“Bir orduda 400 casus olur mu?”

ÖNDER Haber - CHP’nin Cezaevlerini İnceleme ve İzleme Komisyonu Üyesi Muğla Milletvekili Prof

Milas Önder Gazetesi
ÖNDER Haber - CHP’nin Cezaevlerini İnceleme ve İzleme Komisyonu Üyesi Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir; Balyoz, Ergenekon, Oda TV ve askeri casusluk gibi davalarda özel bir operasyon yapıldığının açıkça ortaya çıktığını, bu duruma, şu anda devletin en yetkili ağızlarından, Türk Silahlı Kuvvetlerine kadar kimsenin ‘hayır’ diyemediğini belirterek, "Bu kararları veren, uygulamaları gerçekleştiren hâkim ve savcılar apoletlerini çıkarmalıdır. Çünkü onlar, artık saygıdeğer bir yargı mensubu değil, birer operasyon elemanı gibi çalışmaktadırlar" dedi. Komisyonun diğer üyeleriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında, özellikle 17 Aralık Yolsuzluk Operasyonu sonrası dönemde ülkemizin gündemine adeta bomba gibi düşen ve her geçen gün etkisini artırarak hissettiren tartışmalar içinde ‘yargı’nın içine düşürüldüğü durumun vehametine değinen Prof. Demir, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:   "Bir diğer üst yargı karar merci Yargıtay da, ne yazık ki güven kaybetmiş ve bu tür kararları onamıştır. Türk ordusuna, aydınlarına, geleceğimiz gençlerimize elbirliğiyle bir operasyon yapılmıştır. Açıkça bir tuzak kurulmuştur. Kumpas yapılmıştır. Yargı kılığına bürünmüş bu operasyondan uzun süre adalet beklemek gafletine düşülmesini tarih affetmeyecektir. Tarih, kimilerinin ihmalini, kimilerinin umursamazlığını, kimilerinin korkaklığını, kimilerinin de ihanetini yazacaktır. Adil yargılanma hakkı görmezden gelinerek, boğazlanan bu insanlara karşı bir şey yapılmaması büyük bir utançtır. Bu hukuksuzluk, bu insanlara yaşatılanlar, vicdanlarda onulmaz bir yara olarak sonsuza kadar kalacaktır."   ‘Askeri Casusluk Davası’ CHP’nin Cezaevlerini İnceleme ve İzleme Komisyonu Üyeleri Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel, Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir ve Erzincan Milletvekili Muharrem Işık, yaptıkları ortak açıklamada, "Askeri Casusluk Davası’nda yargılananların evinden ‘ayakkabı kutusu, para sayma makinesi veya Para Kasası çıkmadı. Ama bu davadan çıka çıka pandora veritabanı çıktı. Pandora’nın Kutusu çıktı. Bu kutunun içinde trajikomik bir Türk filmindeki gibi aşk var, nefret var, intikam var, acı var, gözyaşı var, mezhep var, ırkçılık var, kin var, acizlik var. Bir Binbaşının eşine olan sevgisi var. Genç Bir subayın nişanlısıyla olan fotoğrafı var. Küçük bir asker çocuğunun, cezaevindeki babasını beklerken döktüğü gözyaşı var. AKP Hükümetinin Türk Silahlı Kuvvetlerine olan nefreti var. TSK’nın kendi içinden ihanet var. Mezhebe göre fişleme var. Doğum yerine göre fişleme var. Eşine göre fişleme var. İsme göre fişleme var. Üç kara poşet içinden çıkan olan hard diskler var. Sahte dijital deliller var. Hazine, İçişleri, Maliye, SGK kendi personeline sahip çıktı. Ama bu kutunun içinde kendi personeline sahip çıkamayan aciz bir Genelkurmay var. Bu kutunun içinden her türlü kumpas, komplo, şeytanlık çıktı" dediler.   Bu davada yargılanan askerlerin; dava sürerken, yani suçlu oldukları kesinleşmemişken, Başbakanın şu sıralar dilinden hiç düşürmediği ‘masumiyet karinesi’ halen işlemekteyken, ordudan res’en emekli edildiklerine, emekli olmaya zorlandılarına, 14 yaşında girdikleri ordudan atıldıklarına dikkat çeken CHP’li vekiller, açıklamalarını şu sorularla sürdürdüler: "‘Casusluk, fuhuş, şantaj, tehdit’ çetesinin üyesi olmakla suçlanan tertemiz askerlere kurulan kumpastan kim sorumlu? Bir orduda 400 casus olur mu? Eğer içinde 400 casus varsa o ordunun komutanı o koltukta oturur mu?.."   "Türk Silahlı Kuvvetleri itibarsızlaştırılmıştır" Açıklamada daha sonra söz alan vekiller, casusluk davasının da ‘kumpas’ olduğuna, ortalıkta tutarsız, saçma sapan ve sahte delillerin, iddiaların uçuştuğuna dikkat çektiler. Bu arada, Komisyon Üyesi, Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir, şunları söyledi:   Bu davada tek bir kanıt vardır. Tek bir kanıtla insanlar arasında ayrımcılık yapılmıştır. Bir grup insan bu kanıtla yargılanırken, hatta iddianamedeki üzerlerine atılı suçların yatar süresinin bile fazlasını çekerken, bir grup insan da açıkça aklanıyor. Hatta içlerinde öyle birisi var ki adeta ödüllendirilir gibi Bakan oluveriyor. Bu kişi şimdiki İçişleri Bakanı Efkan Ala’dır. Ayrıca iddianamede bazı bürokratların da ismi geçmekte, ancak bu kişiler hakkında yapılan idari kovuşturma dört duvarla sonuçlanmamaktadır. Davada öyle isimler var ki; Vali Yardımcısı, Kaymakam, Daire Başkanı, Baş Denetçi, Müsteşar Yardımcısı, Hukuk Müşaviri, Genel Müdür, Başmüfettiş vardır. Hatay Valisi Celalettin Lekesiz, Artvin Valisi Kemal Cirit ‘in ismi de bu listede yer almaktadır. Bu kişiler aklandılar, ancak genç subaylar halâ içeride. Yani Maliye Bakanlığı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu, İçişleri Bakanlığı her bir bürokratına ve personeline sahip çıkmış, ancak Türk Silahlı Kuvvetleri bir personeline dahi sahip çıkamamıştır. Ordunun geleceği, nitelikli personeli ellerinde kelepçelerle dört duvar arasına gönderilerken Türk Silahlı Kuvvetlerinin sesi çıkmamıştır. Dört duvar arasına gönderilen bu insanların itibarları ellerinden alınmış, dolayısıyla yapılan bu operasyonla Türk Silahlı Kuvvetleri itibarsızlaştırılmıştır."