“Bölge, adım adım felakete sürüklenmektedir”
ÖNDER Haber - Türk Eğitim-Sen Muğla Şube Başkanı ve Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsilcisi Mürsel Özata, Irak’ta, ülkemizi de çok yakından ilgilendiren olaylar üzerine bir basın açıklaması yaparak, "Yolsuzlukları ortaya…
Milas Önder Gazetesi
ÖNDER Haber -
Türk Eğitim-Sen Muğla Şube Başkanı ve Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsilcisi Mürsel Özata, Irak’ta, ülkemizi de çok yakından ilgilendiren olaylar üzerine bir basın açıklaması yaparak, "Yolsuzlukları ortaya çıkarmak için operasyon yapan savcıya, askere, polise, kamu görevlisine; hakkını aramak için bir araya gelen vatandaşlarımıza terörist diyen ama yüzlerce insanı çukurlara doldurup, toplu katliam yapanlara, kör bıçakla kelle kesen katillere terörist diyemeyen yetkililer var.
Anlaşılan odur ki, birilerinin efeliği ancak ellerinde Türk bayraklarıyla hak arayan vatandaşlarımıza, memurlarımıza söküyor. Ülkenin Batısında Ali kıran-baş kesenler, Sivas’ın doğusunda, sınırlarımızın dışında, süt dökmüş kediye dönüyor.
İşte bu yüzden, yıllardır yurt dışında yaşayan soydaşlarımız büyük bir ihmalin ve dışlanmışlığın kurbanı olmaktadır" dedi.
"Dicle kenarında bir koyun kaybolsa" diyenler
Kerkük, Musul, Telafer, Tuzhurmatu gibi Türkmen nüfusunun yoğun olarak yaşadığı kentlerde peş peşe yaşanan olayların, "Bu coğrafya’da Türk isminin silinmesi için çabalayan şer odaklarının bir planı" olduğuna dikkat çekilen açıklamada "İçimizi yakan ise, bu hain plana seyirci kalan ve hatta payanda olan idarecilerdir" denildi ve daha sonra şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Ne yazık ki, bölgedeki kardeşlerimiz tam bir ateş çemberinin ortasında bırakılmıştır.
Tüm bunların karşısında Türkiye Cumhuriyetini yöneten siyasi irade ise kınama mesajları ile yetinmekte, olan biteni sineye çekmektedir.
Türkmenler üzerinde uygulanan bu katliama ne Hükümetin ne de dünya devletlerinin seyirci kalması asla kabul edilemez. Dicle kenarında bir koyun kaybolsa hesabının kendilerinden sorulacağını ifade edenler, acaba Türkmen elindeki soydaşlarımızı ne olarak görmektedirler?
Telafer’de katledilen soydaşımız, Musul’da esir tutulan 8 aylık bebeğimiz, Tuzhurmatu’da ayaklar altına alınan ırzımız, namusumuz; Mısır’dakinden, Filistin’dekinden daha mı değersizdir?"
Stratejik sığlıktır
Açıklamasında daha sonra "Adana’da durdurulan TIR’larda Türkmenlere yardım yapıldığı söylenmişti. Bu yardımlar nerededir?" diye soran Özata, "IŞİD terör örgütünün elemanlarının Türkiye’de tedavi edildiğine dair iddiaların doğru olup olmadığı"nı da sorarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne acıdır ki, ülkemizi yönetenler bölgeyi kan gölüne çeviren, toplu katliamlar yapan terör örgütü IŞİD’i hala "Terörist" olarak değil "IŞİD UNSURLARI" olarak tanımlamaktadırlar.
Bugün bayrağımız yerlere indirilmiş, konsolosluk topraklarımız işgal edilmiş, vatandaşlarımız, askerlerimiz, memurlarımız esir alınmış, soydaşlarımız ise sürgün yollarına düşürülmüştür.
Acı her geçen gün artarak devam etmekte, bölge adım adım felakete sürüklenmektedir.
Basına sansür uygulayarak felaketi yok saymak, stratejik derinlikten öteye, stratejik sığlıktır.
Yaşanan drama, vahşete, katliama; mezhepçilik gibi dar bir pencereden bakarak, bölgede hain emellere hizmet edecek sözde bir devlet kurulmasına göz yummak, Türkmen kardeşlerimizi bu zor günlerinde kaderine terk etmek affedilmeyecek tarihi bir hata olacaktır.
Yolsuzluk operasyonları sırasında kefen giyip miting yapanlar, nerdesiniz!?
Açıklamasının son bölümünde, siyasi iktidarın, teröristleri muhatap alıp, devletin içeride ve dışarıda teröristlerle pazarlık masasına oturmak zorunda bırakıldığını öne süren ve "Bu iktidar, teröristlerle pazarlık yapmayı alışkanlık haline getirmiştir" dedi ve özetle şunları söyledi:
"Kime ne sözler verdiniz? Kimlerle neyin pazarlığını yapıyorsunuz? Kimden korkuyor; neden susuyorsunuz? Açıklayın, özür dileyin, tövbe edin, gereğini yapın! Türk milleti arkanızda olacaktır. Bu vatanın gönlümüzdeki sınırları, Türk’ün yaşadığı en uzak yerden başlar.
Dünyanın neresinde bir Türk’ün burnu kanasa, bizim yüreğimize kan damlar.
Hiç kimsenin bu milletin içini yakmaya, soydaşlarımızı yalnız ve çaresiz bırakmaya ve bir terör örgütünün insafına terk etmeye hakkı yoktur.
Türk devleti, büyük olacaksa sınırlarımız dışındaki kardeşlerimizle büyüyecektir.
Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun, bütün soydaşlarımıza sahip çıkmak zorundadır.
Tarih bu sorumluluğu Türkiye Cumhuriyeti’nin omuzlarına yüklemiştir.
Bu nedenle bu devletin politikası değerli yalnızlığı kaldırmaz; milliyetçi bir bakış, onurlu bir duruş, ilkeli bir yaklaşım ister.
Bölgede yaşananlara, başta Türk Hükümeti olmak üzere tüm dünya devletleri kısa zamanda müdahale etmeli ve Irak’ın toprak bütünlüğü derhal sağlanmalıdır.
Türkiye Kamu-Sen olarak Mısır’da iç çatışmada ölen bir çocuk için aylarca eylem yapıp, mitinglerde gözyaşı döküp; Türkmen katliamına sessiz kalanları şiddetle ve nefretle kınıyoruz.
Yolsuzluk operasyonunu sonlandırmak için "ölümü göze aldık" diyerek, kefen giyip miting yapanları, bir kerecik olsun bir Türk için de eylem yapmaya davet ediyoruz.
Soy birliğimiz, dil birliğimiz, kültür birliğimiz, tarih birliğimiz, kader birliğimiz olan; kısacası biz olan Türkmenleri sözde stratejik derinliğin girdaplarına teslim eden anlayışı protesto ediyoruz ..." (18/06/2014)