“Bu yolun devamı, iktidardır!”
A
Milas Önder Gazetesi
A. Kemal KAŞKAR -
24-31 Ocak Adalet ve Demokrasi Haftası dolayısıyla, Milas Belediyesi ve Atatürkçü Düşünce Derneği Milas Şubesi’nce birlikte düzenlenen etkinliğinin konuğu, CHP İzmir Milletvekili, Gazeteci-Yazar Mustafa Balbay’dı.
Önceki akşam, yoğun Muğla programının son durağı olarak ilçemize gelen Balbay’ın Konferans ve İmza etkinliği, Belediye Toplantı ve Düğün Salonunda saat 21:15’te başladı.
Belediye Toplantı ve Düğün Salonu, hizmete gireli beri böylesi bir toplantı (ve bir bakıma da ‘düğün’) görmemişti. Sözcüğün tam anlamında salonun tıklım tıklım dolduğu ve taştığı etkinlik, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşımızın okunmasının ardından ADD Milas Şube Başkanı Süleyman Koç ve Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın sunuş konuşmalarıyla sürdü.
Ve Balbay sahneye davet edildiğinde, salona girdiği anda yaşandığı gibi uzun süre çok coşkulu bir alkış rüzgarı esti Belediye Toplantı ve Düğün Salonunda. Bu sırada Onuncu Yıl Marşı da alkışlara eşlik ediyordu.
Merhaba özgürlük
Mustafa Balbay, sözlerine, şu selamlama sözcükleriyle başladı: "Merhaba sevgili Milaslı kardeşlerim, Merhaba aydınlık yüzlü insanlar, Merhaba özgürlük."
Ve şöyle sürdürdü: "Kendimi, aydınlık yüzleriniz ve gözlerinizle birlikte bir güneş tarlasındaymış gibi hissediyorum. Siz benim sosyal aşkımsınız."
‘5 yıl bir saat’ gecikme
Daha sonra, sabah saat 06:30’da İzmir’den Muğla’ya doğru yola çıkışla başlayan programının ayrıntılarını dile getirip özgürlüğe kavuşmasının 50’nci gününde 86’ncı konuşmasını yaptığını söyleyen, Muğla E Tipi Cezaevindeki Gazeteci Merdan Yanardağ’ın ve Akyaka’da ziyaret ettiği Oktay Akbal’ın selamlarını ileten ve Yatağan’dan geçerken direnişteki maden ve enerji işçilerine uğramadan geçemediği için, 20:30’da başlaması planlanan konferansa gecikerek başladığını belirten Balbay, "Şu anda, 5 yıl bir saat gecikmiş durumdayım" dedi ve ekledi: "Bizler artık salonlara sığmayacak kadar büyüdük, bazıları da ayakkabı kutusuna sığacak kadar küçüldü. Bu yolun devamı iktidardır arkadaşlar."
Özgürlüğüm ‘yarım’dır
Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy’un katlediliş tarihleri olan 24 Ocak (1993) ile 31 Ocak (1990) tarihleri arasının Adalet ve Demokrasi Haftası olarak yaşandığını, yıllardır bu hafta boyunca Uğur Mumcuları, Ahmet Taner Kışlalıları, Muammer Aksoyları, Bahriye Üçokları unutturmamak için çaba sarfedildiğini söyleyen Balbay, daha sonra şu görüşleri dile getirdi:
"Onların fikirlerini iktidara taşıdığımız gün, onlara borcumuzu ödemiş olacağız. Ben böyle bir borcu ödemek için yola çıktım. Son kullanma tarihi dolmuş AKP iktidarı yerine halkın iktidarını kurmak için yola çıktım. Baktılar ki onları katlettikleri halde öldüremiyorlar, bu kez bizleri hapsettiler. Bedenlerimiz dayanamasın, vazgeçelim, pişman olalım, böylece bizlere gönül verenlerde hayal kırıklığı oluşsun diye, ruhlarımızın katili olalım diye hapsettiler. Ama başaramadılar, başaramayacaklar. Ben buradayım ama özgürlüğüm yarımdır. Toplum vicdanında kabul görmemiş davalar nedeniyle cezaevlerinde olanlar da özgür olduğunda, Fatih Hilmioğlu ile Tuncay Özkan’la ve diğerleriyle buluştuğumuz gün kendimi tam anlamda özgür hissedeceğim..."
Uzak diyarlarda
büyükelçilikler açmak
marifet değil
Konuşmasını, ‘eskiden’ derin ve sığ olmak üzere iki tip devletin olduğunu, ancak şimdilerde devlet tiplerinin artarak çeşitlendiğine dikkat çekerek sürdüren ve yeni dönemdeki devlet tiplerini, -geometrinin alanından- "paralel, eşkenar, yamuk, yuvarlak, silindir" gibi ön adlarla anan Balbay, "Aslında bunlar, paralel devletin ‘para’ kısmıyla ilgililer. Böyle böyle ortada devlet bırakmadılar. Dünyaya rezil olduğumuz bir tabloyla karşı karşıyayız" dedi ve "Düşişleri Bakanı" diye hitabettiği ve soyadının ilk harfini silip Ahmet (D)avutoğlu olarak andığı bakanın, uzak diyarlarda büyükelçilikler açmayı marifet sayıp dört komşu ülkede büyükelçisizleşmemize yolaçtığına değinerek; "Kendisine avutoğlu diye hitap ettiğim için ‘seviye düştü’ diyen bakana şöyle sesleniyorum: O, seviye değil harf düşüklüğüdür. Siz esas, bu dış politikaların ülkemizin seviyesini ne hale getirdiğine bakın" dedi.
Biz ‘halkın iktidarı’nın
tarafındayız
"AKP ile cemaat arasındaki kavgada hangi tarafı tutmalı?" şeklindeki soruya, "Bunların tutulacak bir tarafı yok! Biz ‘halkın iktidarı’nın tarafındayız. Önümüzdeki 16 ay içinde 3 sandık gelecek önümüze. 30 Mart’ta yerel, Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı ve 2015 yılı Haziranında da genel seçimler yapılacak. Bu 3 seçimde de, bu ülkeyi daha iyi yöneteceğimizi halka anlatıp ikna ederek başarılı olmalıyız. Halk iktidarı için, sadece AKP’nin kötü yönetmesi, iktidarın olumsuzluklarının anlatılması yetmez" yanıtını verdiğini belirten Mustafa Balbay, "Bizi hapiste çürütmek istediler ama biz hapiste büyüdük" dedi ve sözü Başbakan Erdoğan’ın ‘4 aylık mahpusluğu’na getirip konuşmasını şöyle sürdürdü: "Cezaevi deyip duruyorum ama, biri 4 ay yattı 14 yıldır anlatıyor. Ben 5 yıl yattım, ne kadar anlatayım bilemiyorum."
"Baba seni 10’a kadar
seviyorum"
Cezaevi günlerinde, haftada yaklaşık bin sayfa kitap okuduğuna dikkat çekip bu çerçevede Firdevsi’nin Şahname, Mevlana’nın Mesnevi, Yunus Emre’nin Büyük Divan ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin Vilayetname eserlerini okuma fırsatı bulduğunu belirten Balbay, bu dört eserin, Anadolu’nun özü olan ‘insan’a dair ortak eksenine dikkat çekerek; "Sadece kendi sesimizin büyüsü ile varabileceğimiz yer çok sınırlı. CHP kucağı, geniş bir yelpazede, özümüzü koruyup Anadolunun seslerine açılmalı" dedi.
Konuşmasının bu bölümünde sözü çocuklarına getiren ve "çocuklarla büyümenin insana çok şey öğrettiği"ni belirten Balbay, "Kızım, 10’a kadar saymayı öğrendiğinde ‘Baba seni ona kadar seviyorum’ demişti. Yüze kadar saymaya başlayınca da ‘Seni 100’e kadar seviyorum’ demişti bana. Demek ki biz öğrendikçe daha çok seviyoruz. Kızımdan öğrendiğim bir başka şey de, ‘isteklerin sınırsızlığı’dır. Bir gün, kızımın istediği 20 şeyi yaptım. Ama birini yapmayınca bana, ‘Baba, bir dediğimi de yap’ demişti. Bu öğrenme sürecini oğlumla da yaşamak isterdim. O hüzün içimde hep kalacak" sözleriyle, cezaevi günlerinde okuduğu 4 kitapla, Anadolu’nun özünün ‘insan’ olduğunu daha bir farketmesinin yanısıra, Anadolu insanına olan sevgisinin, ona ait bilgisi arttıkça artığına dikkat çekti.
‘Bizim için aslolan
iktidardır, bunun
dışındaki her yol dardır’
Cezaevine, ‘toplumun sorunlarını dile getiren Mustafa Balbay’ olarak girip cezaevinden, ‘toplumun sorunlarına çözüm arayan Mustafa Balbay’ olarak çıktığını, Milas’a da, toplumun sorunlarına çözüm bulma yolunda ne gerekiyorsa yapacağı sözünü vermek, bunu haykırmak için geldiğini belirten Balbay, "CHP, gerçekleştirdiği kuruluş, çok partili demokrasi ve sosyal demokrasi devrimlerinin ardından, Demokrasi ve Özgürlükler devrimini de gerçekleştirecek başlıca güçtür. Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’na, ‘Bizim için aslolan iktidardır, bunun dışındaki her yol dardır’ diyerek, bu tarihsel görev ve sorumluluğumuzu ifade ettim. Buraları çok daha güçlü kılarak ülkemizin diğer coğrafyalarını da etkileriz arkadaşlar. Bakın, orta Anadoluda bir kentin varoşlarında makarnayı AKP’nin icat ettiğini düşünen insanlarımız olduğu söylendi bana. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Sakin ve toparlayıcı bir güç gerekiyor. Biz de sakin ve toparlayıcı bir güç olmalıyız. Çok güzel bir söz vardır: ‘Bir toplumu aydınlatmak, onu yönetmekten zordur’ diye. Atatürk’ün bize bıraktığı üç temel mirastan, ‘Akıl, Bilim ve Değişim’den hareketle güzel günlere ulaşacağız, güzel günler göreceğiz. Bu, bir şarkı sözü olarak kalmayacak" dedi.
Köy Enstitüleri
Konferansın sonunda kendisine bir yazısını veren Gazetemiz Yazarlarından Mehmet Sarı’nın yazısından hareketle Köy Enstitülerine değinerek; "Köy Enstitüleri bir kuşak daha devam etseydi Türkiye böyle olmazdı arkadaşlar" diyen Balbay, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yine buluşacağız. Bu yolculukta, milletvekilliğini hep sizlerle birlikte yapacağım. Kapalı kapılar ardında değil. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, ‘Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla yorulmazlar’. Bana, bu güzel kucaklaşmayı, bu güzel buluşmayı verdiğiniz için teşekkür ediyorum."
Çiçek ve plaket
Etkinliğin ‘imza’ bölümüne geçmeden önce ADD Milas Şube Başkanı Dr. Süleyman Koç ve Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, Mustafa Balbay’a çiçek ve plaket sundular ve etkinlik; Balbay’ın, aralarında, yeni çıkan "Geçmişten Geleceğe TÜRKİYE/Kendimle Söyleşi" adlı kitabının da bulunduğu kitaplarını imzalamasının yanısıra, başta Tuncay Özkan’ın kitapları olmak üzere, son dönemde cezaevlerinde üretilmiş kitapları da ‘vekaleten imzalaması’yla, gece saat 24’e kadar sürdü...