Çevreci örgütlerden Bargilya’da ortak açıklama:  “BOĞAZİÇİ-BARGİLYA METRUK-TUZLA SULAK ALANI TEHDİT ALTINDA”

​​​​​​​TMMOB Mimarlar Odası, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Mandalya Çevre Platformu (MÇP), Boğaziçi Koruma ve Güzelleştirme Derneği (BKGD), Karia Kültür ve Sanat Derneği  (KKSD), dün Boğaziçi Bargilya kıyısında ortak bir basın…

Milas Önder Gazetesi

Ortak açıklama metni şöyle:

“Muğla, Milas, Dörttepe ve Boğaziçi köyleri ile Bodrum, Meşelik köyü sınırları içerisinde kalan “Ulusal Öneme Haiz” Boğaziçi-Bargilya Metruk-Tuzla Sulak Alanı bir “lagün” (deniz ile bağlantısı olan göl) çevresindeki çamur düzlükleri, tuzcul çayırlıklar, küçük adacıklar, sazlıklar ve deniz börülcesi habitatlarından oluşan bir doğal yaşam alanıdır.

Tuzla, flamingo, ak pelikan, poyraz, martı, ördek, balıkçıllar, cılıbıtlar, sumrular gibi, kış aylarında sayıları binleri bulan çeşitli kuş türlerine evsahipliği yapmaktadır.

562 hektar büyüklüğündeki Sulak Alan, gerek uluslararası* mevzuat gerekse ulusal* mevzuatlar çerçevesinde “koruma altında”dır ve 26 Haziran 2021 tarihinde de 4167 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile “Kesin Korunacak Hassas Alan” ilan edilmiştir.

*(Ramsar, Bern, Barcelona ve Biyoçeşitlilik Sözleşmeleri, Çevre Kanunu, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği ve Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik)

Bodrum ve Milas’a 25’er km, havaalanına 10 km uzaklıktaki yapılaşma tehdidi altındaki bu habitatın korunması, yaşatılması ve sürdürülebilmesi için yürütülen çevresel adaletsizliklerle mücadelede son durum şöyledir:

1-Akdeniz İnşaat Eğitim Hizmetleri A.Ş. tarafından yapılması planlanan Turizm Kenti Projesinin iptali talebiyle MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, MİMARLAR ODASI ve MUÇEP’in açtığı davalarda Muğla 1. İdare Mahkemesi (12 Mayıs 2023 tarihli) "İKİNCİ Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu kararı” hakkında da “iptal” kararı verdi.

Açılan dava dilekçelerinde özellikle ve önemle özetle şu vurgulamalara yer verildi:

“ÇED olumlu” kararı verilen söz konusu proje, 31 Temmuz 2019 tarihinde “Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan” olarak tescil edilen ve Tarım ve Orman Bakanlığınca 22 Eylül 2021 tarihinde Yönetim Planı ve koruma bölgeleri onaylanan Boğaziçi-Bargilya-Metruk-Tuzla Sulak Alanının tampon bögesinde yapılmak isteniyor.

Proje alanında bulunan Sarımehmet Deresinin önüne betonarme bir set (baraj) yapılmış. Bu sedde “derenin doğal akışı”nı olumsuz yönde etkiliyor ve dolayısı ile flora-fauna dengesinin sürekliliği üzerinde ciddi boyutlarda tehdit oluşturuyor.

Tuzla Sulak Alanına tatlı su girişi hem kalite, hem de miktar olarak büyük önem taşıyor; oysa dere yatağı boyunca “su geçirimsiz malzeme” kullanılarak yapılan 8 gölet, yağmur ve zemin suyunu tutarak Sulak Alana ulaşmasını engelliyor. Tuzlanın çok hassas olan tatlı-tuzlu su dengesini bozan ve aşırı tuzlanmaya neden olan bu göletler, doğal yaşam üzerinde büyük risk oluşturuyor.

İnşaat sürecinde yapılacak hafriyatlar nedeniyle, muhtemelen yüzey suyundaki akışın miktar, kalite ve yönü de değişecek; bu da Sulak Alanı olumsuz yönde etkileyecek.

ÇED Raporunda, bölgede yeraltı ve yerüstü su potansiyeli yetersiz! olduğu için projenin su ihtiyacının denizden su çekilerek karşılanması ve dahi “ters osmoz sisteminden çıkan yoğun tuzlu suyun yeniden denize deşarjı” yöntemiyle çözüleceği belirtiliyor. Ancak derin deniz ortamını olumsuz yönde etkileyecek başlı başına bir ÇED konusu olan bu sistem projelendirilmemiş, deşarj yerleri bile belirlenmemiş.

İşte Muğla 1’inci İdare Mahkemesinin 26 Mart 2025 tarihli kararında yukarıda belirtilen ve dava dilekçelerinde tüm detaylarıyla sunulan iptal gerekçeleri haklı bulundu ve çevreye olumsuz etkileri olacağı anlaşılan ve telafisi güç zararlar doğuracağı açıkça belli olan projenin (ikinci) “ÇED olumlu kararı”nın İPTAL edilmesine karar verildi.

Kaldı ki söz konusu iptal kararında,

●2 Haziran 2021 tarihli “(ilk) ÇED Olumlu kararı”nın da açılan davalar ve sunulan raporlar neticesinde Mugla 2'nci İdare Mahkemesinin 21 Şubat 2023 tarihli kararı ile iptal edildiği;

● Hazırlanan ikinci ÇED Raporunda ise bilgilerin güncellenmesi ve kimi eksikliklerin giderilmesine rağmen Mahkeme kararında yer alan iptal gerekçelerinin ortadan kaldırılmadığı;

●2008 yılında inşaatına başlanan ve 2010 yılında yapımı tamamlanan betonarme setin (baraj) projeye olumsuz etkileri göz önünde bulundurularak daha önce Muğla 2'nci İdare Mahkemesinin iptal kararının yerine getirilmediği ve söz konusu baraj setinin kaldırılmadığı; başlıklarına da vurgu yapıldı.

“Şimdilik” bir kez daha durdurulabilen projenin Tuzlaya/çevreye/doğal yaşama şimdiye kadar vermiş olduğu zararların giderilmesini bekliyor, bu yöndeki mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna beyan ediyoruz.

2-Boğaziçi-Bargilya Tuzlasının güneyinde, Tuzla gölünü besleyen başlıca iki tatlı su kaynağından biri olan Kavaklarboğazı (Mazı) deresinin göle döküldüğü noktada yapılmak istenen “Vita Park Golf Tesisi ve Turizm Kompleksi” projesinin “üçüncü ÇED olumlu kararları”na karşı açılan üçüncü davada da Muğla 2’nci İdare mahkemesince İPTAL KARARI VERİLMİŞ olmasına rağmen;

temyiz neticesinde Danıştay 4’üncü Mahkemesi’nin 16 Ocak 2025 tarihli kararı ile BOZULARAK dava reddedildi! Dahası, verilen karar “kesinleştirilerek hukukî mücadele yolları tümüyle kapatıldı!

Oysa yine Tuzla Sulak Alanı Tampon Bölgesi içerisinde yapılmak istenen 160 konut, 154 müstakil villa, 165 odalı otel, 2 adet 18 delikli golf alanı, 3 sosyal, 4 ticari tesis için 2 bin 200 hektarlık kısmı orman alanı olmak üzere yaklaşık 1 milyon 912 bin m²lik alanda 20 yılık bir süreçte açılan üç dava, üç bilirkişi inceleme raporu ve üç İPTAL kararı vardı…

şöyle ki:

Tuzla Gölünün 2004 yılında Ulusal Sulak Alan Komisyonunca “Sulak Alan Koruma kapsamına” alınmasıyla başlayan serüven 2005’te Milas Belediyesince “ruhsat olmaksızın verilen hafriyat izni” de dâhil olmak üzere, Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği tarafından 2005’de açılan bir dizi davanın ardından 2011’de sonuçlanmış; hem “ÇED Olumlu” kararı hem de “hafriyat izni” İPTAL edilmişti. Ancak aynı tarihlerde ikinci “ÇED Olumlu” kararı ilan edildi.

Mimarlar Odası Muğla Şubesince 2014’te ikinci rapora açılan davalar 2015’de “ÇED Olumlu” kararının, 2016’da da “hafriyat izninin” ikinci kez İPTALİ ile sonuçlandı.

2017’de ise 1/25.000 ölçekli planın ilgili bölümü için “Plan Notu Değişikliği” yapılarak “Golf ve Turizm Kompleksi Alanı” olarak tanımlanınca Muğla Büyükşehir Belediyesi “plan notu değişikliği”ne karşı dava açmıştı.

2018’de “plan değişikliği İPTAL” edilmiş ve karar Bakanlıkça istinafa taşınmış ve 2019’da İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesince reddedilmişti.

Ardından 2019’da Tuzla Lagünü ULUSAL ÖNEME HAİZ SULAK ALAN ilan edildi.

2021’de Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Tuzla Dogal Sit Alanı ve ÇEVRESİ KESİN KORUNMASI GEREKLİ HASSAS ALAN olarak belirlendi.

2021’de Yönetim Planı yapıldı ve onaylandı.

Geçen yıllar içinde sertleşen iklim krizi etkileri, kuraklık, yok olmaya başlayan sulak alanlar etrafında artarak devam eden yapılaşma baskısı vb sayısız nedenler gözetilerek mahkemelerce verilen iptal kararları neticesinde projeden vaz geçildiği düşünülürken proje ve arazi satıldı!

Yeni mülk sahibi şirketin başvurusu üzerine, kazanılmış onca dava, mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarına rağmen, üstelik daha önce aynı nedenlerle sonlandırılan projeye, ısrarla! 2023 Haziranında hukuka tamamen aykırı olarak yeniden-üçüncü kez “ÇED olumlu kararı” verildi.

Yine yeniden üçüncü kez Mimarlar Odası Muğla Şubesi ve Milas Belediyesi tarafından “ÇED olumlu kararı”na İPTAL davası açıldı.

21 Kasım 2023 tarihinde (üçüncü kez) keşif yapıldı ve 17 Eylül 2024 tarihinde yeniden “ÇED olumlu kararının İPTALİNE OY BİRLİĞİ” karar verildi.

Yani 20 yıllık bir süreçte tekrar durdurmayı başarmıştık, MAHKEME VİTA PARK’A BİR KEZ DAHA “DUR!” demişti…

ANCAK karar temyiz edildi ve

DANIŞTAY 4’üncü MAHKEMESİNCE KARAR BOZULARAK davanın reddine kararı verildi; dahası “kesinleştirilerek” hukuki yolların tümü kapatıldı.

Biz de “artık” kararların “böyle” çıkmaya başlaması ve Oda’nın yaklaşık 20 yıllık mücadelesinden vazgeçmemek adına konuyu ANAYASA MAHKEMESİNE taşıdık.

16 Mart’ta yapılan başvurumuzun 28 Martta (2025) incelemeye alındığı bildirildi.

Her koşulda çevresel adaletsizliklerle mücadelemiz sürecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”