Dünyada neler oluyor?

Sedat Atay / Eğitimci -

Milas Önder Gazetesi
Sedat Atay / Eğitimci - msedatatay@gmail.com Dünyanın haline önce ülkemizden bakarak başlayalım. Ülkemizde, yıllardır iktidarda olan bir AKP hükümeti ve bu hükümetin yorgun bir başbakanı R.T. Erdoğan var. Başbakan yoruldukça kontrolünü de kaybediyor. Parti ve ülke üzerindeki otoritesi güçlü iken espriler yapan hoşgörülü görünmeye çalışan bir liderken, işler tersine dönmeye başlayınca, agresifleşmeye, giderek ölçüsüz davranışlar sergilemeye başladı. Güçlü bir lidere ve başbakana yakışmayan sertlikte hakaretleri önüne gelene saymaya başladı. Bu hakaret ve sertliğe paralel, anti demokratik yasaları milletvekili çokluğu ile meclisten süratle geçiriyor. Bu yasalar marifeti ile ülkede otoriter bir yapı giderek yükseliyor. Her kim başbakana azıcık muhalefet etse, anında en kaba sözlerle yanıtını alıyor. Burada teker teker saymaya gerek yok. Fakat bir başka konu var, sanırım her sabah kalktığında kimlere hakaret ederek karşıma almadım diyerek geriye kalanların listesine bakıyor. O gün de onlara veriştiriyor. En sonunda çocuğu olmayanlara da verdi veriştirdi. Niyetinde MHP lideri Devlet Bahçeli ve de kafasının ardında ATATÜRK vardı, ama tüm çocuksuzlar da nasibini aldı. Yarın bu başbakan bu çocuksuz insanlardan, nasıl oy isteyecek? Daha da önemlisi çocuğu olmayanlar bu liderin partisine nasıl oy verecekler? 23 Şubat 2014 Pazar günü Afyonkarahisar’da düzenlenen AKP mitinginde, Said-i Nursi’nin 1940lı yıllarda Afyonkarahisar cezaevinde donarak ölmesi için yatırıldığını ve bu nedenle CHP’ye oy verilmemesi gerektiğini söyledi. Bu kadar güncel konu varken, bir liderin yaklaşık 70 yıl önce olmuş bir konuyu gündeme getirmesi bir tükenmişliğin tescilidir. Ne yazık ki bu konuşma alkış alıyor. Bu da işin bir başka boyutu. Ülkemizde bunlar olurken, Ukrayna’da direnen halk iktidarı devirdi. İtalya’da ise daha güzel bir şey oldu. Merkez sol partide seçimle yönetime gelen gençler, iktidarın büyük ortağı olup başbakanlığı ele aldılar. İtalya’da yıllardır parti içinde örgütlenen gençler, önce yerel yönetim seçimlerini kazandılar. Buralarda yaptıkları başarılı çalışmalarla partililerin güvenini kazanarak parti yönetimini ele aldılar. Ardından da hantal kadroların yerine, yarısı kadınlardan oluşan genç bir yönetimi işbaşına getirdiler. İtalya’da Başbakanlığa atanan Matteo Renzi (39) Avrupa’nın en genç başbakanı oldu. Renzi’nin kabinesinde yedi tane kadın bakan var. Milli Savunma ve Dışişleri bakanları da kadın. Böylece Avrupa’da beş kadın savunma bakanı oldu. Dilerim bu kadın bakanlar sayesinde dünyamız daha az savaş görür. Floransa’da bir okulda öğretmen olan başbakanın eşi Roma’ya taşınmayacağını ve görevini sürdüreceğini söyledi. Başbakan da, kot pantolon giymesi ve bisikletle işine gitmesi ile tanınıyor. Ayrıca Renzi, kendisine ‘SEN’ denmesini istiyor. On yıllardır, Venezuela üzerinde operasyonlar düzenleyen ABD, Hugo Chavez’in ölmesi üzerine yine ülkeyi karıştırmaya başladı. Çünkü dünyada halâ petrol, önemini ve de kârlılığını koruyor. Brezilya ve Venezuela, Güney Amerika ülkelerini, özellikle ucuz petrol vererek koruyorlar. Dünya petrol fiyatlarını tek başına belirlemeye çalışan ABD bu nedenle ortalığı karıştırıyor. Demokrasinin olduğu ülkelerde işler sakin bir şekilde yürürken, despotizmin olduğu veya emperyal güçlerin iştahını kabartan çıkarların olduğu geri ülkelerde işler hiç de kolay değil. Uzak-Doğu’da da Tayland, yıllardır demokrasiye geçiş sancıları yaşıyor. Ülkede bir kral ve ABD’ye çok bağlı olan bir de ordu var. Yoksullardan oy alan fakat zenginleri savunan bir iktidar partisi arasına sıkışmış aydınlar sürekli kan dökülüyor. Sürekli huzursuzluk sürüp gidiyor. Afrika’da, özellikle Hıristiyan ve Müslüman nüfusun birlikte yaşadığı ülkelerde kan gövdeyi götürüyor. Açlık, yokluk ve katliamlar hemen hemen her gün yaşanıyor. Buralardan devşirilen cahil bıraktırılmış Müslümanlar, Pakistan, Afganistan, Irak ve Suriye gibi ülkelerde emperyal güçlerin silah tacirlerine hizmet ediyorlar. ABD ve Çin başta olmak üzere doğayı o kadar kötü kullanıyoruz ki; telafisi olanaklı olmayan tahribatlar yaparak evrenin dengesini bozuyoruz. Hemen hemen dünyanın her ülkesinde anormal mevsim özellikleri yaşanıyor. Bir taraf kuraklıktan kırılırken öte yanda seller can almayı sürdürüyor. Kısaca, dünyamızın hal-i pür melali böyle.