Fabrika Sokak’ta sabrın sonuna doğru!
A
Milas Önder Gazetesi
A. Kemal KAŞKAR -
‘İyi olacak hastanın ayağına doktor gelir’ diye bir güzel deyimimiz vardır.
Bu deyimden esinlenip ‘Çözümü bulunacak bir sorunun haberi habercinin ayağına gelir’ gibi bir "deyim" uydurmuş bulunuyorum. ‘Keşke öyle olsa’ deyip, gerçek anlamda ‘ayağımın dibinde’ yaşanan sorunu haberleştireyim istiyorum…
Milas Büyük Altyapı projesi kapsamında adım adım sürdürülmekte olan çalışmaların, günlük yaşama rahatsızlık vereceği biliniyor ve yetkililer de zaten bu nedenle çalışmaların başından beri yurttaşlara ‘sabır’ çağrısı yapıyorlardı.
Büyük Altyapı projesinin Nisan ayının ilk haftasında Fabrika Sokak’ta ve İnönü Caddesinde sürdürülen çalışmaları sırasında ‘tarih’e tesadüf edilmesinin ardından geçtiğimiz hafta da Cemil Menteşe Caddesinde, Milas Müzesinin yanıbaşında, bu kez de ‘tarihi bir köprü’ çıktı ortaya... Daha önce de pek çok kez yaşandığı gibi, ilçemizde toprağı biraz derince kazdığınızda benzer görüntülerin ortaya çıkması hiç de şaşırtıcı değil(di). Yine öyle oldu…
Ve Nisan ayının son haftasına girdiğimiz şu güne dek, ayın ilk haftasından bu yana belirttiğimiz nedenlerle durdurulan çalışmalar halâ daha başlatılabilmiş değil.
Çünkü, ortaya çıkan ‘tarihi eser’lerin değerlendirmesini yapacak olan uzmanlar, bir türlü işbaşı yapmadılar.
Bu durum, örneğin, evimin kapısının önünden geçen Fabrika Sokak’ta yaşayan benim, eşimin ve tüm komşularımızın, giderek, ‘sabrın sonu selamet olmayabilir’ endişesi yaşamamıza yol açıyor.
Üstelik, seyrek de olsa zaman zaman kullanma ihtiyacı duyduğum sevgili arabam da, garaj kapısının önüne kocaman kocaman künkler konduğu için mahsur kalmış durumda. Böylece, acil bir durumda, kendimizi kendi imkanlarımızla kurtaramayacak duruma getirilmiş olduk!.. (İnşallah acil-kötü bir şey olmaz!..)
Geçen haftanın sonuna doğru, bu künk esaretinden kurtulabilmek için sevgili belediyemizden yardım istedim ama başarılı olamadım. İnsan gücüyle yerinden kıpırdatabilmenin mümkün olmadığı künkler, Fabrika Sokak boyunca haftalar önce kepçeyle konulduğu yerlerde öylece durup duruyorlar halå...
Unutulmuş, terkedilmiş gibiyiz Fabrika Sokakta, künklerle birlikte...
Sokak sakinleri olarak bizlere açıklama yapmak gibi bir demokratik/katılımcı yatırım-yönetim alışkanlığına da -ne yazık ki- sahip olunamadığı için, ne olacağı-ne zaman olabileceği belirsiz, sessiz sedasız öylece bekliyoruz ve günler-haftalar hızla geçip gidiyor...
Üç hafta, ‘sabrın sonuna gelmek’ için yetersiz bir süre midir, dolayısıyla bu haber, bir ‘sabırsızlık’ örneği midir, ne dersiniz?
Yoksa, bu sorunla biraz yakından ilgilenebilir misiniz?
Ya da en azından, az-biraz da olsa bir açıklama yapabilir misiniz?
Mümkünse!.