Fukushima’yı bilir misiniz?

Atilla Kurmuş / Emekli Orman Y

Milas Önder Gazetesi
Atilla Kurmuş / Emekli Orman Y. Mühendisi "Amasra’da termik santral", "Milas’ta mevcutlar yetmedi yeni bir termik santral daha", "Sinop ve Mersin Taşucu’nda nükleer santral" ... Bu haberlerini duyduğumda hep yüreğim sızlar. Söz konusu olan yerler Türkiye’nin en güzel ve özellikli köşeleri. Bu gibi tesisler hep böyle yerler seçilerek yapılıyor. Var olan güzellikler yok edilerek bacalar yükseliyor. Siz ne derseniz deyin, konunun uzmanı olun, bilimsel verileri ortaya dökün, dünyadaki tüm kötü örnekleri tek tek sıralayın, yararı yok. Birileri herkesten daha zeki ve daha uzman. Mutlaka onların dediği olacak. Kabak daha sonra o yöredeki insanların, belki de tüm insanlığın başına patlayacak. Çernobil kazası hafızalarımızdaki yerini taptaze korurken, insanlık 2,5 yılı aşkın bir süredir yeni bir nükleer felaketle karşı karşıya. Ancak ne gariptir ki, dünya ve Türkiye basınında yeterli derecede ele alınmayan bu kaza Japonya’da meydana gelmiş, süreç halâ devam etmekte, daha uzun yıllar devam edeceğe benzemektedir. Japonya; 2003 yılı Ekim-Kasım aylarında bir ‘havza rehabilitasyon projesi’ çalışması için üç hafta süreli bir görev gezisi için gittiğim, gördüğüm, tanıdığım, takip etmeye çalıştığım bir ülke. Teknoloji alanında ne kadar gelişmiş olduğunu hepimiz biliyoruz. Bilimsel alanda da çok önemli çalışmalar var. Geçen yılın Nobel Tıp Ödülü’nü bir Japon Profesör kazandı. O yıllarda dünyanın ikinci büyük ekonomisiydi. Bu sırayı günümüzde Çin’e kaptırdı. Bu görev gezisinden sonra Japonya’yı takip etmeye çalışırım. Özellikle bizim TV Kanallarındaki haberlerden, politikacılardan sıkıldığımda NHK World adında bir Japon TV Kanalı var, sık sık onu izlerim. Peki Fukushima’yı bilir misiniz? Fukushima, Japonya’nın doğusunda yer alan bir şehir. Burada Pasifik Okyanusu’nun kıyısında Fukushima Daicii adında bir nükleer santral bulunuyor. Japonya, 11 Mart 2011 günü, tarihindeki en büyük felaketlerden biri ile karşılaştı. Bu tarihte okyanus tabanında meydana gelen 9 şiddetindeki bir deprem ve sonrasında oluşan tsunami, Japonya’nın doğu kıyısı boyunca hemen hemen tüm yerleşim yerlerini yerle bir etti, binlerce insan öldü, kayboldu, yerleşim yerleri haritadan silindi. Buraya kadar olanlar Japonya’nın başına sık sık gelen olaylardı ve bununla başa çıkmayı biliyorlardı. Yaralarını çok çabuk sarabilirlerdi. Bu doğal felaket bir yerde sonlanmış olurdu. Ama öyle olmadı. Deprem sonucu Pasifik Okyanusu’nda oluşan boyu 10 metreyi aşan dev dalgalar denize inşa edilmiş koruma duvarlarını aşarak Fukushima Daicii Nükleer Santrali’nin soğutma pompalarının bulunduğu bölümü bastı. Soğutma sistemi çöktü, aşırı ısınma sonucu reaktörlerden birisi havaya uçtu. Radyasyon etrafa yayılmaya başladı. Radyasyon yüklü bulutlar birkaç gün içinde Amerika’nın, bir hafta sonrasında da Avrupa’nın üzerinden geçti. Bu arada büyük bir olasılıkla bizi de etkiledi. Ama kimse, hiçbir yetkili bir açıklama yapmadı. Japonya’da santralin 30 kilometre çevresindeki tüm yerleşim yerleri boşaltıldı. Bu uygulama halen sürdürülüyor. Geçen hafta ve ondan önceki hafta meydana gelen tayfun sonucu radyasyonlu suların depolandığı tanklar taştı. Radyasyonun etrafa yayılması, toprağa sızması, oradan okyanusa bulaşmasını önlemek için çeşitli formüller düşünülüyor. Ama buna engel olunamıyor. Bir gerilim filmi gibi olan süreç sona ermiş değil. Arıza devam ediyor. Fukushima Daicii Nükleer Santralı’ndan radyasyon halâ atmosfere, suya, toprağa, okyanusa bulaşmaya, yayılmaya, tüm dünyayı etkilemeye, zehirlemeye devam ediyor. Japonya’da önümüzdeki süreçte bu nedenle 3 milyon insanın troid kanseri olacağı hesap ediliyor. Sözünü ettiğim NHK Word kanalını izlerseniz, onarım çalışmalarının çok yavaş ve zorlukla ilerlediğini, ya da aciz kalındığını zaman zaman verilen haberlerden anlarsınız. Çünkü nükleer reaksiyon devam ediyor. Bunun birden durdurulması olanağı yok. Reaktörün soğuması için en az 30-40 yıl süreye ihtiyaç olduğu ilgililerce belirtiliyor. Bu süre içinde tesis radyasyon yaymaya devam edecek. Umalım ve dileyelim ki, dünyanın bir başka yerinde bu sıralarda böyle bir nükleer kaza daha olmasın. Çünkü her an herhangi bir santralde nükleer bir kaza olabilir. Japonlar da bu santrali yaparlarken her türlü riski hesap ettiklerini, ona göre önlemlerini aldıklarını düşünüyorlardı. Okyanus kıyısındaki tüm yerleşim yerlerinde olduğu gibi bu nükleer santralda da yüksek duvarlarla tsunamilere karşı önlem alınmıştı. Ama o ana kadar işlevini başarıyla yerine getiren bu duvarlar son tsunamide yetersiz kaldı ve bu felaket meydana geldi. Görüldüğü üzere dünya çok küçük. Uzak dediğimiz bir köşesinde meydana gelen bir nükleer kaza tüm yeryüzünü etkileyebiliyor. Bu arada Marmaray açılışı için Türkiye’ye gelen Japonya Başbakanı ile nükleer santral yapımı için anlaşma imzalanıyor…