Hasta zeytinlerimiziiyileştirmeyle ilgili önerilerim

Mehmet SARI - Emekli İlköğretim Müfettişi Ben, 85 yaşında bir zeytinciyim ve zeytinci çocuğuyum

Milas Önder Gazetesi
Mehmet SARI - Emekli İlköğretim Müfettişi Ben, 85 yaşında bir zeytinciyim ve zeytinci çocuğuyum. Zeytinci çocuğu olarak Kırcağız köyünde dünyaya gelmişim. Bebekken ve zeytinin ne olduğunu bilmezken, annemin kucağında günlerimi zeytinliklerde geçirmişim. Annemin kokusundan sonra ilk defa zeytinin kokusunu almışım. Bu kokuyu, annem zeytinlikten dönerken, beni kucağında ve sırtında zeytin sepeti taşırken, almışım. Bunu annem, ben küçük yaşlarda iken bana söylerdi. Yani sen kucağımda ve zeytin sırtımda iken, yanımızda ve soğukta ağlamazdın. Demek zeytin kokusuna alışmış ve zeytin kokusunu seviyordun diye, biraz büyüdüğümde bana böyle söylerlerdi ve severdi. İşte ben de zeytine sevgiyi ana sevgisi ile kazanmışım ki, zeytinlerimizin hastalanması, bakımsızlığı beni öfkelendiriyor. Bu belirttiklerimin de 10 yıldır sürmesi beni devletin kuruluş ve yetkililerine küstürmüştür. Ayrıca bu sözlerim aç bırakılan zeytinciler adına ve bakımsızlığa düşmüş ve hastalıklar yüzünden mahsul vermez olan zeytinlerimiz için girişimler ve öneriler yapılması biz zeytincileri biraz sevindirdi. Bu nedenle kendilerine teşekkür ediyoruz. Ama esas teşekkürümüz, zeytincilerimizin uğradığı beladan tam kurtulduğumuz zaman olacaktır, saygılarımla. Çünkü Milas ve Selimiye ovalarındaki tüm zeytinler bu halkalı leke, sarılık ve kanser hastalıklarına yenilmiş durumdadırlar. Ayrıca zeytinyağımızın yüksek asitli olmasını oluşturan ve ayrıca zeytin tanesinde yağ yapan çekirdek etrafındaki etli yerini yiyerek yağının az olmasına neden olan zeytin kurtlarının kaynağı Akdeniz sinekleri, ilaçlama noksanlığından çoğalmıştır. Şenköylü bir zeytincimizin “Bu saydıklarınız, bizim köylerde de var” demesi beni şaşırttı. Demek ki böyle giderse önümüzdeki yıllarda zeytinlerimizin mahsulü daha da azalıp bu sorunların çok daha geniş sahalara yayılacağa benziyor. Yani gelecek yıllarda da zeytinlerimiz için felaket çanları çalıyor. Bu felaketin artacağını, bu yayılma bize anlatıyor. İşte bu çanı susturmak için, yetkililere ve Ziraat Odamıza bazı önerilerim var. Ben yıllardır zeytinlerime ilçe tarım müdürlerimizin belirttiği gibi ilaçlamayı, sırt tulumbasıyla yapıyor ve fakat halkalı leke hastalığını bir türlü yok edemiyordum. Son denememde büyük ölçüde başarılı oldum. Bunu da traktör arkasında 400 kütlelik depoya bordo bulamacı ilaç koyarak traktörle püskürtmeyle ağaçlarımı tam yıkatarak yaptırdım. Zeytin yapraklarımız arttı ve üstünde yıkanmayan bir yer kalmadı. Böylece hastalığı azalttım. Neden tam bitmedi, çünkü çevremdekiler benim gibi yapmıyor. Buralardaki hastalık benim zeytinlerime de yayılıyor, geliyor. İşte bunun için Ziraat Odamız ve ilgili devlet kuruluşlarımız, bu hastalıkla mücadeleyi traktörle halkına yaptırmalarını ve ayrıca daha geniş alanda bunun uygulanmasını öneriyor ve bekliyorum. Bilmem bu yıl çok kuvvetli yağmur yağması ve zeytinlerimizi iyi yıkaması, bu baş belamız halkalı leke hastalığını yapan bakterileri yok etmiş midir? İnşallah gelecek yıl zeytin mahsulümüz iyi olur diye düşünüyorum. Ama işi Allah’a bırakmayalım, aklın ve bilimin gereğini yapan çalışmaları daha sıkı ve yaygın yapalım istiyorum. Bu zeytin hastalıkları eskiden bu kadar yoktu ama, gün geçtikçe ve özellikle son 10 yıldır çoğalıyor, sanki gizli düşman gibi, zeytinlerimizi istila edip hasta ederek mahsul verdirmiyor. Biz zeytincileri ve çocuklarımızı aç bırakıyor. Zeytincinin bu ekonomik geriliği, şehirlerimizdeki esnafımıza da yansıyor. Zeytincinin parası olmayınca alışveriş yapamıyor. İşte bu nedenlerle, zeytincinin derdine artık çare bulunsun, bunun için daha geniş eğitim ve mücadele çalışması yapılmalıdır, diyorum. Bu anlamda, resmi kuruluşlarımız ile Ziraat Odamıza, iş için seferberlik ilan edip zeytincileri harekete geçirmelerini öneriyorum. Nasıl ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde vatan kurtarmada birlikte çalışmış ve başarmışsak, bunu da başaracağımıza inanıyorum.