Helvadan put yapanlar ve ???

Metin SALMAN / Sanayi Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Emekli Başkanı İnsanların tarih sahnesine çıktığı günden bu tarafa, Ademoğulları dini inançlarını ve kutsal saydıklarına saygılarını ve ibadetlerini çeşitli yöntemlerle…

Milas Önder Gazetesi
Metin SALMAN / Sanayi Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Emekli Başkanı İnsanların tarih sahnesine çıktığı günden bu tarafa, Ademoğulları dini inançlarını ve kutsal saydıklarına saygılarını ve ibadetlerini çeşitli yöntemlerle göstermişlerdir. Kimi toplumlar toprağı kutsal saymışlar bereket analara, kimi toplumlar ateşi kutsal saymışlar ateşe, kimi toplumlar güneşi kutsal sayıp güneşe, kimileri ise ağacı kutsal sayıp ağaca tapınmışlardır. İnsanoğlu bu ibadetlerini bazen yanan bir ateş etrafında, bazen doğan güneşe karşı, bazen bir ulu ağaç etrafında, bazen ise kutsallık izafe ettiği bir taş etrafında ya da bir dağda, bazı hallerde ise kendi yaptıkları totem ve putlara taparak gerçekleştirmişlerdir. İnsanlığın çağlar içinde gösterdiği gelişmeler sonucunda çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere bir geçiş olmuştur. İslåmiyette önce Mekke’de yaşayanlar da tapınma ve lat, menat, uzza isimlerini verdikleri tanrılarına bağlılıklarını ve saygılarını gösterme ihtiyaçlarını bazen kendi yaptıkları helvayı put şekline getirerek karşılamışlar ve tapınma işlemi bittikten sonra bu putları afiyetle yemişler. (R.T.Erdoğan’ın ifadesine göre.) Cumhurbaşkanı (Yoksa Cumhurbaşkanı mı, Başbakan mı, AKP Genel Başkanı mı ya da hepsi mi desek?) son yapılan Din Şurası’nda cahiliye devrinde Arabistan’da yapılan bu uygulamayı (Helvadan put yapıp tapındıktan sonra onu yeme olayını) hatırlatarak, hemen her konuşmasında yaptığı gibi yine Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra dinì konularda yapılan bazı uygulamaları dile getirmiştir. Cumhuriyet döneminde hiç kimse HELVADAN PUT YAPIP, ONA TAPINIP, SONRA DA ONU YEMEMİŞTİR!… Bu, CUMHURİYETİ ve ONU KURANLARA ÇOK BÜYÜK BİR BÜHTANDIR!.. Tıpkı "CAMİLERİ AHIR YAPTILAR" bühtanı gibi… Camilerin "AHIR YAPILMADIĞI" defalarca ispatlanmasına rağmen takılmış plak gibi halâ bu yalanı söylemeye devam etmek, bir maksada yönelik olmalıdır. Cumhuriyet döneminde camiler kapatılmamış, minareler yıkılmamış ve ezan susturulmamıştır. Sadece dinì ve inancı, din tüccarları ve istismarcıların elinden kurtarmak, KURAN-I KERİM’de gösterilen gerçek dini anlatabilmek için tedbirler alınmıştır. Ellerinde İMAN ÖLÇER METRE varmış gibi, insanların dini inançlarını değerlendirme yetkisi Allah tarafından sanki kendilerine verilmiş gibi konuşup, herkesin inancını değerlendiriyor ve KİMİN NE KADAR MÜSLÜMAN OLDUĞUNA karar veriyorlar… Elbette herkesin kendine göre bir dinì inancı vardır. (Ataistlerin bile.) Kimsenin inancını değerlendirmek, ölçmek, tartmak ve bunun sonucunda o kişiye BELGE VERMEK yetkisi, Allah tarafından kimseye VERİLMEMİŞTİR!.. İnsanların inancını YÜCE ALLAH değerlendirir. Son zamanlarda kendi taraftarlarından bazı kişiler Cumhurbaşkanı’na KUTSALLIK izafe edecek sözler söylemektedirler. (Kimisi O’na dokunmanın İBADET OLDUĞUNU, kimisi de bilmem neyinin kılı olabileceğini söylüyor.) Bu sözlere kendisi tarafından herhangi bir itiraz gelmediğine göre, bu sözler kendisi tarafından kabul edilmiş demektir. Büyük şairimizi Mehmet Akif’in: "Elbet put olur öpülen eller, etekler. Elbet öpen oldukça olur öptürecekler" demiş, Birileri elinin ve eteğinin öpülmesinden çok çok hoşlanıyorsa, bundan büyük haz alıyorsa, burada PUT kimdir, PUT-PEREST kimlerdir? Sormak gerektir. Ayrıca Arabistan’daki cahiliye devrinde olduğu gibi HELVADAN PUT YAPILARAK ONA TAPIP SONRA DA ONU YEMİYORLAR artık. Zamanımızın PUTLARI: Kutular içinde saklanan, Para sayma makinalarında sayılan, Yandaşlarca havuzlara doldurulan, Bütün uğraşılara rağmen bir türlü sıfırlanamayan DOLAR ve AVRO’larla yapılıyor. Bu yapılan PUTLARA TAPTIKTAN sonra ne yaptıkları ise malûm!.. Kendilerini İslåm dininin hakiki temsilcisi sayıp, diğer insanların İslåmì inançlarını değerlendirebilme haklarını kendilerinde kolaylıkla bulabiliyorlar. Her fırsatta TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİMin hakkını koruduklarını yüksek perdeden söylüyorlar. Evet TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİMİN hakkını korudukları(!) belki doğru! Peki, TÜYÜ BİTMİŞ YETİMLERİN HAKKI NE OLACAK?..   Kendilerine (Velevki Cumhurbaşkanı olsun) insanların inançlarını yargılama hak ve yetkisini kim vermiş? Bu durumda kendilerini ne yerine koyuyorlar? Şimdi ismini hatırlayamadığım bir şair dörtlüklerinden birinde: "Bize kåfir demiş Mütfü Efendi! Tutayım ben de O’na diyeyim müselman. Varıldıkta yarın ruz-u cezaya. İkimiz de çıkarız anda yalan" diyor. O bakımdan kendilerine fazla güvenmesinler, hırsızlık, yolsuzluk, adam kayırma (Kendi oğul, kardeş ve yandaş ve candaşlarını torpille işe yerleştirme), iftira, gıybet İSLÅM DİNİNDE YOK!..