“Hırsız vaaaaar” bağırışlarıyla yürüdüler!

ÖNDER Haber - Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan Termik Santralleri ile Güney Ege ve Yeniköy Linyit İşletmeleri bünyesindeki kömür ocaklarının özelleştirme programına alınmasına tepkiler sürüyor

Milas Önder Gazetesi
ÖNDER Haber - Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan Termik Santralleri ile Güney Ege ve Yeniköy Linyit İşletmeleri bünyesindeki kömür ocaklarının özelleştirme programına alınmasına tepkiler sürüyor. Başbakan Erdoğan'ın önceki gün Muğla'daki mitingi öncesinde enerji ve maden işçileri protesto gösterisinde bulundu. Polisin barikat kurup miting alanına almadığı işçiler de, bu duruma tepkilerini 3 kilometrelik, 'Hırsız Var Yürüyüşü' ile gösterdiler. Başbakan Erdoğan'ın Muğla Eski Garaj Alanındaki mitingi öncesi, yaklaşık 500 enerji ve maden işçisi, Şehit Özden Aşınmaz Caddesinde toplandı. İşçiler, 'Özelleştirme, yağma, talan, soygundur' yazılı pankart açtı ve 'Başbakan istifa', 'Sattırmayacağız', 'Her yer Taksim, her yer direniş', 'Direne direne kazanacağız' sloganları atarak miting alanına yürümek istedi. Polis ekiplerinin, grubun önünde kalkanlarıyla barikat kurup geçişlerine izin vermemesi üzerine, kısa süreli bir arbede yaşandı. Yaşanan gerginlik, Türkiye Maden İşçileri Sendikası Yatağan ve Havalisi Şube Başkanı Süleyman Girgin’in, İl Emniyet Müdür Yardımcıları ile yaptığı görüşmenin ardından sona erdi.   Kararlılığımızı duyurmak istemiştik Süleyman Girgin, bu sırada yaptığı konuşmada, şunları söyledi: "Bundan yaklaşık 3 ay önce Başbakan Muğla'ya gelmiş ve biz de 'Bir elimiz masada olacak, diyalog kapısını açık tutacağız' diyerek kendisiyle görüşme talebinde bulunmuş ve görüşmüştük. O görüşmede Başbakan bize, ‘ihaleler ancak eksik evrak veya yetersiz fiyat teklifiyle iptal edilebilir, diğer türlü iptali imkansızdır' demişti. Ancak aradan geçen süre içinde, 'İmkansız' denilen 'Bu da olmaz' dedirten nice olayları tüm Türkiye olarak hayretle izledik. Bir operasyona engel olabilmek için nasıl 6 bin emniyet müdürü ve personelin yerinin değiştirildiğini, savcıların ellerindeki soruşturma dosyalarının alınarak tayin edildiklerini, yargıyı denetim altına almak için HSYK’nın yapısını düzenleyen kanunun, ifade özgürlüğünü kısıtlayan İnternet Yasasının nasıl meclisten geçtiğini, basın özgürlüğünün, gazetecilere açılan telefonlarla nasıl baskı altına alındığını, yani imkansızların nasıl başarılabileceğini AKP hükümeti çok güzel gösterdi. Hükümet, sadece ve sarece özelleştirmeler konusunda geri adım atmadı. Yalnızca firmaların talebi üzerine, istemeyerek, canları sıkıla sıkıla ihale tarihlerini ertelediklerini söylediler. İşyerimizi sattırmamak için kararlılığımızı enerji ve maden işçileri olarak mitingte, en yüksek perdeden bir kez daha duyurmak istedik..." Yapılan açıklamanın ardından işçiler, yaklaşık 3 kilometre süren 'Hırsız Var Yürüyüşü' yapıp Yağcı Gacar Caddesindeki oturma eyleminin ardından olaysız bir şekilde dağıldı. Kendilerini ikballeri için her şey mümkün oluyor ama.. Tes-İş Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik ve T. Maden-İş Yatağan ve Havalisi Şube Başkanı Süleyman Girgin’in, konuyla ilgili olarak yaptıkları ortak açıklamada hükümet sert bir dille eleştirilirken, "söz konusu kendi ikballeri olunca imkânsızların imkânlı hale dönüştürülebildiği"ne ama işçinin-ülkenin ikbali söz konusu olduğunda "ihalelerin iptalinin imkânsız olduğu"nun söylendiğine dikkat çekildi. Tes-İş ve T. Maden-İş Yatağan ve Havalisi Şubelerinin ortak açıklaması şöyle.. 3 ay önce Başbakan Muğla’ya gelmiş ve kendisiyle sendika başkanları olarak Marmaris’te görüşmüştük. O görüşmede Başbakan bize "Santral ihalelerinin ancak Otoyollar ve köprülerin satışında olduğu gibi değerinde teklif verilmediği zaman iptal edebileceğini ya da ertelenebileceğini belirtmişti. Devletin ekonomiden çekilmesine yönelik bir politika uyguladıklarını bundan geri dönüşün imkânsız olduğunu" söylemişti. Ancak aradan geçen süre içinde imkânsız denilen nice olayları AKP iktidarının gerçekleştirdiğini gördük. Bir operasyonu engel olabilmek için 9000 emniyet mensubunun yerinin nasıl değiştirildiğini, 262 savcı ve hakimin nasıl sürgün edildiğini, HSYK yasasının nasıl geçirilip bir günde 700 kişinin görevden alındığını, İfade özgürlüğünü kısıtlayan internet yasasının nasıl çıkarıldığını, Basına, gazetecilere açılan telefonlarla nasıl ayar verildiğini, kısacası söz konusu kendi ikballeri olunca imkânsızların imkânlı hale dönüştürülebileceğini göstermiştir AKP hükümeti. Ama söz konusu işçinin ikbali, ülkemizin ikbali olduğunda ihalelerin iptalinin imkânsız olduğunu söylüyorlar. Biz yıllardır Özelleştirmelerin vatana ihanet olduğunu ve kamu mallarının peşkeşi olduğunu söyledik durduk. Son zamanlarda ortaya çıkan ses kayıtları hangi kirli ittifakların yapıldığını, ne gibi kirli pazarlıkların döndüğünü, kimlerin komisyon alıp ayakkabı kutularını doldurduklarını gözler önüne sererek bizi haklı çıkarmıştır. Bir yere dikkatinizi çekmek istiyoruz; İnternete düşen ses kayıtlarından biri de SKY TÜRK ve Akşam gazetesi satışları ile ilgili işadamları Mehmet Cengiz ve Enerji devi AKSA Holding patronu Şaban Cemil Kazancı arasında geçen görüşmedir. Buradan Mehmet Cengiz’in kim olduğunu söyleyelim size hemen, AKP iktidarı döneminde diğer 3 şirket LİMAK, KOLİN ve MAPA ile birlikte Enerji ihalelerinin gözdesi haline gelmiş olan Cengiz İnşaat’ın sahibidir. Bu konsorsiyumlar aynı zamanda bizim işyerlerimize de talip durumdadırlar, hatta daha önce işyerlerimizi incelemek için de gelmişlerdi hatırlayacağınız gibi. Bu ses kayıtlarından anlaşıldığı üzere Başbakan Mehmet Cengiz’den SKYTÜRK ile AKŞAM gazetesini almasını istemiş ve Mehmet Cengiz’i de bunu kamuoyuna duyurduğu için fırçalamıştır. Aynı olaylar atv-Sabah grubunun satın alınması konusunda da cereyan etmiş ve başbakan, bir grup işadamına bu konuda talimatlar vermiştir. Bir Başbakan, işadamlarına nasıl bir hakla telefon açıp medya gruplarını satın almaları talimatını verebiliyor sorusunun cevabı, bu şirketlere sağlanan "ihale imtiyazlarında" gizlidir. Buradan sormak istiyoruz; acaba bizim işyerlerimiz de bu firmalara, sadakatlerinin ve itaatlerinin karşılığı olarak mı ikram edilecek? Bu satıştan; kimler nemalanacak? Kimlerin ayakkabı kutuları dolacak? Kimler kazanacak? Kimler kaybedecek? Kazanacak olanlar hangi yandaşlar olur onu bilmiyoruz ama, kaybedecek olanları çok iyi biliyoruz: Halk kaybedecek, biz kaybedeceğiz, çocuklarımız kaybedecek. Bu yüzden, "çekin kirli ellerinizi işyerlerimizden" diyoruz.