“İş cinayetleri kader değildir!”

ÖNDER Haber - Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) il ve ilçe koordinasyon kurulları (İKK), 3 Mart Pazartesi günü ülkemiz genelinde, ortak bir basın açıklaması yaparak iş cinayetlerinin durdurulmasını…

Milas Önder Gazetesi
ÖNDER Haber - Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) il ve ilçe koordinasyon kurulları (İKK), 3 Mart Pazartesi günü ülkemiz genelinde, ortak bir basın açıklaması yaparak iş cinayetlerinin durdurulmasını istediler. Milas’taki TMMOB üyesi Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin ortak basın açıklaması, TMMOB – Milas İKK Sekreteri ve Milas Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Temsilcisi Enver Tuna tarafından okundu. Basın açıklamasında, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşamını yitirdiği facianın yıldönümünün "İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü" olarak kabul edildiği belirtilerek, iş cinayetlerinin kader olmadığı ve bilimin, tekniğin gereği yapılırsa iş cinayetlerinin engellenebileceği bildirildi. TMMOB – İKK’ları tarafından tüm Türkiye’de aynı gün yapılan basın açıklamasıyla iş cinayetlerinin önlenebileceği bildirildi. TMMOB Milas İKK tarafından da yapılan basın açıklamasında, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası’nı temsilen Enver Tuna, Makine Mühendisleri Odası’nı temsilen Onur Onay ve Mustafa Koban, Mimarlar Odası’nı temsilen Rauf Alagün, Elektrik Mühendisleri Odası’nı temsilen Emrullah Tuna, İnşaat Mühendisleri Odası’nı temsilen Mustafa Birgili ve Gökhan Uçar, Maden Mühendisleri Odası’nı temsilen Haluk Onaran ve Mehmet Ali Demirören, Jeoloji Mühendisleri Odası’nı temsilen Erkin Altunay ve Azmi Peker hazır bulundular. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin bütün çalışanları ilgilendiren, çalışma yaşamının en temel unsurlarından biri olduğuna; işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin göstergelerin, temel insan hakları, çalışma yaşamı ve ülkelerin gelişmişliklerine ilişkin önemli göstergeler sunduğuna dikkat çekilen açıklamada, özetle şu görüşlere yer verildi... Ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sıradayız ILO rakamlarına göre; bugünün dünyasında her 15 saniyede bir işçi, iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Her gün yaklaşık 6 bin 300 kişi iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını kaybetmektedir. Her yıl yaklaşık olarak 360 bin kişi iş kazası, 1 milyon 950 bin kişi ise meslek hastalıklarından dolayı yaşamını yitirmektedir. Her yıl 270 milyon iş kazası meydana gelmekte ve 160 milyon kişi meslek hastalıklarına yakalanmaktadır. Her yıl, çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde, zehirli maddelerden dolayı 651 bin işçi yaşamını yitirmektedir. Ülkemiz açısından durum oldukça vahimdir. Ülkemizde her gün ortalama 176 iş kazası olmakta, 3 emekçi yaşamını kaybetmekte ve 5 emekçi iş kazası sonucu iş göremez hale gelmektedir. Bu nedenle ülkemiz iş kazalarında Avrupa ve dünyada ilk sıralarda; ölümlü iş kazalarında ise Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada yer almaktadır." Özel sektöre pazar alanı açıldı 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun, sorunun kaynağına inen ve ona göre çözümler üreten bir yasa olmadığının belirtildiği açıklamanın son bölümünde ise şöyle denildi: Bu yasa ve yönetmeliklerle işyerlerinde çalışan insanların sağlık ve güvenliğini koruyacak, devamlı ve devlet gözetiminde bir denetleme olması beklenirken AKP, Devletin elini bu alandan çekerek özel sektöre bir pazar alanı açmıştır. Eğitimli mühendis ve hekimi eğitme adı altında özel eğitim kurumları açtırarak, burada bir sektör yaratmıştır. OSGB’ler adı altında özel kurumlar oluşturarak mühendis ve hekimleri kiralık işçi konumuna getirmiş, iş yerlerini denetleyecek mühendis ve hekimlerin bağımsız çalışmasını engellemiştir. Kendisi güvencesiz, kiralık işçi olan mühendis ve hekimler kendini koruyamazken, diğer işçilerin güvenliğini ve sağlığını nasıl koruyacaklardır? Bugün işçiyi her türlü korumadan uzak bırakan, mühendis ve hekimi iş kazaları tazminatlarından sorumlu tutan, işvereni ve iş yaşamını denetlemekten sorumlu olan devleti ise her türlü sorumluluktan arındıran bir politika ile karşı karşıyayız. Oysa her zaman söylediğimiz gibi; iş cinayetlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için işyerlerinde "önce insan, önce sağlık, önce iş güvenliği" anlayışı yerleştirilmelidir. Cinayetlerin sorumluları işyerlerinde gereli tedbirleri almayan işverenler, yasal düzenlemeleri ve ikincil mevzuatları olması gerektiği gibi hazırlamayanlar ve gerekli denetimleri yapmayan ilgili bakanlıklardır. Çalışma hayatının yeniden düzenlenmesi, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, işçi ölümlerinin durdurulması için mücadele etmek, kendini emekten yana konumlandıran TMMOB’nin tarihi görevidir. Bu görevi yerine getirme bilinciyle TMMOB; iş cinayetleri ve işçi ölümlerini ülkemizin sosyo-ekonomik ve demokrasi sorunları ile birlikte bir bütün olarak ele almakta, insanca çalışma koşullarının oluşturulmasını insanca yaşama hakkı ve talepleri ile birleştirerek sorunun çözümü için yapılabilir, gerçekçi önermelerde bulunmaktadır. Siyasi iktidar TMMOB’nin ve bağlı odaların sözünü dinlemek, algılamak ve daha önemlisi hayata geçirmek zorundadır. İş cinayetleri kader değildir! İş cinayetleri engellenebilir, yeter ki bilimin ve tekniğin gereği yapılsın! Yeter ki; her çalışmanın öznesi insan ve yaşam olsun!