“İş cinayetleri, ne kader ne de fıtrat!”

ÖNDER Haber - TMMOB Muğla İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Alifer Atasever, ‘işçi sağlığı ve iş güvenliği’ konusunda yazılı bir açıklama yaptı

Milas Önder Gazetesi
ÖNDER Haber - TMMOB Muğla İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Alifer Atasever, ‘işçi sağlığı ve iş güvenliği’ konusunda yazılı bir açıklama yaptı. İş cinayetlerinin son bulmasının, ancak ve ancak işçilerin, emekçilerin ve tüm halkımızın kendilerini ilgilendiren tüm konularda söz, yetki ve karar hakkının olduğu eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye ile mümkün olduğunu belirtip ülkemizin tüm emekçilerini, yoksullarını, işsizlerini, kadınlarını, erkeklerini, gençlerini, yaşlılarını, örgütlü örgütsüz tüm insanlarımızı ortak mücadele için "İş Cinayetlerini, İşçi Katliamlarını Durduralım Platformu"na davet eden Atasever, iş cinayetlerine ve işçi katliamlarına dur demek için dün, ülkemizin 40 noktasında yapılan yürüyüşlerle, kitlesel basın açıklamaları ile seslerini yükselttiklerini, önümüzdeki günlerde de imza kampanyalarıyla, kitlesel açıklamalarla, meşaleli yürüyüşlerle kampanyayı büyüteceklerini, bu arada, 16 Mayıs 2015’de tarihimizin en büyük işçi katliamının yaşandığı yer olan Soma’da buluşacaklarını sözlerine ekledi.   3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü Açıklamasına, TMMOB’nin, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği facianın yıldönümünü, "İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü" olarak ilan ettiğini ve 2013 yılından bu yana her yıl 3 Mart’ta konuya bir kez daha dikkat çekmeye çalıştıklarını belirterek başlayan Atasever, "Kimi zaman ‘ölçülmeyen karbon monoksit oranı’, kimi zaman ‘bakımı yapılmayan cephe asansörü’, bazen ‘kapatılmayan inşaat boşluğu’, bazen de ‘çadırdaki elektrik kaçağı’ olarak karşımıza çıkan, oysa asıl nedeni yıllardır uygulanan neoliberal politikalar olan iş cinayetlerinde her yıl yüzlerce emekçi yaşamını kaybediyor, yüzlercesi de sakat kalıyor. Her yıl yüzlerce emekçinin alın terine gözyaşı ve kan karışıyor. Yalvaç’ta tarım işçisi kadınlar; Soma’da, Ermenek’te maden emekçileri; Davutpaşa ve Ostim’de imalathane işçileri, Mecidiyeköy’de, Esenyurt’ta inşaat işçileri iş cinayetlerinde, işçi katliamlarında canlarını veriyor. Öncelikle iş cinayetlerinde, işçi katliamlarında kaybettiğimiz canlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyor, başta aileleri olmak üzere hepimize başsağlığı diliyoruz" dedi. Açıklamasında daha sonra, AKP iktidarı ile çalışma yaşamının tüm kurallarının değiştirilip dönüştürüldüğüne, "esnekleştirilen" çalışma yaşamında geçici istihdam, taşeronluk, kısmi süreli çalışma, telafi çalışması, çağrı üzerine çalışma, serbest zaman uygulaması, denkleştirme süresi gibi yeni yeni çalıştırma uygulamalarına geçilip iş güvencesin kaldırıldığına, işlerin taşeronlara verilmesinin kolaylaştırılıp işçilerin adeta kölelik koşullarında çalıştırıldığına dikkat çeken Atasever, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün işçiyi her türlü korumadan uzak bırakan, mühendis ve hekimi iş kazaları tazminatlarından sorumlu tutan, işvereni ve iş yaşamını denetlemekten sorumlu olan devleti ise her türlü sorumluluktan arındıran bir politika ile karşı karşıyayız. Yapılan araştırmalara göre iş kazalarının % 98’i, meslek hastalıklarının % 100’ü önlenebilir iken; gerekli önlemler alınmadığı için maalesef her yıl iş kazaları ve meslek hastalarından dolayı birçok insan hayatını kaybetmektedir. İş cinayetlerinde ölümleri, yaralanmaları ve meslek hastalıklarını "işçinin kaderi", "işin fıtratı" şeklinde ifade etmek ise bilinçli olarak gerçeğin üstünü örten, art niyetli bir yaklaşımdır. Cinayetlerin sorumluları işyerinde gerekli tedbirleri almayan işverenler, yasal düzenlemeleri ve ikincil mevzuatları olması gerektiği gibi hazırlamayanlar ve gerekli denetimleri yapmayan ilgili bakanlıktır."   Öneriler Açıklamasının son bölümünde, ülkemizde 2003 yılında günde ortalama 3 işçi yaşamını yitirmekte iken, bugün bunun 5-7 işçiye çıktığını belirten Atasever, bu olumsuz tabloyu değiştirmek için daha önce de dile-gündeme getirdikleri önerilerini şöyle yineledi: - Özelleştirmeler iptal edilmeli, madencilik sektörü başta olmak üzere taşeronluk ve rödevans ile her türlü güvencesiz çalışma uygulamaları kaldırılmalıdır. -   İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin ayrımsız tüm çalışanlar için bir hizmet değil,  bir hak olduğu ve çalışanların bu hakkına karşı tek muhatabın devlet olduğu kabul edilmelidir. -  Sendikalaşmanın önünde ILO standartlarıyla çelişen engeller kaldırılmalı ve örgütlenme teşvik edilmelidir. - Toplu iş sözleşmesi hakkının önündeki başta çifte baraj uygulaması olmak üzere tüm engeller kaldırılmalıdır. - İşçi sağlığı ile iş güvenliğinin birbirini tamamladığı gerçeğinden hareketle, tüm çalışanlar insana yakışır norm ve standartta bir sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalıdır. Sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenmeli, kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalıdır. - Bağımsız denetim mekanizmaları oluşturulmalı, işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının iş güvenceleri mutlaka sağlanmalı, ücretleri oluşturulacak bir fondan karşılanmalıdır. Bu meslek gruplarının eğitiminde TTB ve TMMOB yetkili kılınmalıdır. İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının ilgili meslek odalarına üye olmadan çalışmalarına izin verilmemelidir. - Denetim raporları; şeffaf olmalı ve ilgili sendikalara, meslek odalarına iletilmelidir. - Yıllardır ihmal edilen meslek hastalıklarının önlenmesi, gerekli taramaların yapılması, hastalıkların tespiti için yasal düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir. - Koruyucu sağlık hizmetleri yerine tedavi edici sağlık hizmetlerine öncelik verilen uygulamalardan vazgeçilmeli, koruyucu sağlık hizmetleri geliştirilmelidir. -  Sendikaların, meslek odalarının, üniversitelerin karar süreçlerinde ve yönetiminde etkin katılımının olduğu idari ve mali yönden bağımsız, demokratik bir işleyişe sahip Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurumu oluşturulmalıdır.   İş cinayetleri engellenebilir Alifer Atasever, açıklamasını şu sözlerle noktaladı: "İş cinayetleri ne kader ne de fıtrat! İş cinayetleri engellenebilir, yeter ki bilimin ve tekniğin gereği yapılsın! Yeter ki taşeron düzeni, güvencesiz çalıştırma son bulsun, sendikal haklar tanınsın! Yeter ki; her çalışmanın öznesi insan ve yaşam olsun!"