İzmir’den
Umur ÖZLÜER / Marmaris İhsan Uludağ ile son görüşmemizdeki sohbetimizin konusu, yine gençlere taş çıkartma üzerineydi
Milas Önder Gazetesi
Umur ÖZLÜER / Marmaris
İhsan Uludağ ile son görüşmemizdeki sohbetimizin konusu, yine gençlere taş çıkartma üzerineydi. Gençlerin enerjisini doğru yönlendirememesi, edindikleri kötü alışkanlıklar ve işlerine saygısızlık derecesindeki tembellikleri onu çok üzer, üstüne üstlük yeterli bilgi sahibi olmadan, fikir beyan etmeleri, ahkâm kesmeleri deli ederdi.
Sırf onlara örnek olmak için haberlerini numaralamaya başlamıştı.
İzmir’de bulunduğum sırada üzücü haber bana ulaştı.
İhsan Uludağ, 7492 numaralı haberinin ardından 15 Ekim Perşembe Günü Ahmet Hür’ün "Milli Mücadelede Kahramanlar ve Hainler" adlı kitabının imza gününe katılmış, 7493 numaralı haberini internete koyamadan, gençlere taş çıkartan bu rekorunun performansına dayanamayan kalbi pes etmiş, ardında birçok güzel anı bırakarak hayata veda etmiş.
İhsan Uludağ’a 1950’li yıllardan itibaren uğraş verdiği basın hayatındaki anılarını yazarak bir kitap oluşturmasını önerdiğimde "Açıklanmayacak sırlara sahibim, bildiklerim benimle mezara gidecek" derdi. Aynen dediği gibi oldu.
Cenaze töreninde tabutunu saygı ile omuzlayanlar ise, taş çıkarttığı üzüntülü gençlerdi.
Sevenlerinin, sayanlarının başı sağ olsun, anıldıkça yaşasın.
Bu haberi aldığım sırada Konak Belediyesi Demokrasi ve Radyo Müzesi’ni geziyordum.
Hayatımıza damga vuran Radyo yayıncılığının tarihi ve birlikte büyüdüğümüz cihazların büyüleyici sesini işittiğim bu müze, dijital teknoloji ile yapılan yayıncılığın adeta bir teneke gürültüsünden ibaret olduğunu kanıtlıyordu.
Bu müzede, her bir cihazı açıp bir müddet bekledikten sonra yayının sesini duyabildiğiniz antika radyolar, demokrasi tarihinde yer alan nutuklar, haberler, röportajlar ve canlı yayın kayıtları ile adeta sizi o yıllara götürerek bugünü sağlıklı değerlendirmenizi sağlıyor.
Bu müzeden çıktıktan sonra Basmane Pazarında buluyorsunuz kendinizi. Türkiye’deki Suriye olmuş burası. Onca kötü haber, ölümle biten umuda yolculuk görüntülerine rağmen, her köşe başı can yelekleri satanlar, onları giyerek prova yapanlarla dolu. Can pazarında ticaret kesintisiz devam etmekte, bu insanları göçe zorlayan şartları ortadan kaldırmak için bütün ülkelerin işbirliği yapıp, kendi ülkelerinde uzlaşma sağlanmasından başka kalıcı çare yok aslında. Çünkü ulaşmaya çalıştıkları ülkelerdeki insanlar kendi ülkelerindekinden acımasız ve tehlikeli.
İzmir Konak Belediyesi Karikatür Müzesi’nde gezdiğim "Sınırlar ve Mülteciler Sergisi" bu konuyu olanca açıklığı ile işlemiş.
Marmaris’teki berberimde tıraş olurken kulak misafiri oldum. Suriyeli mültecileri sezonda kaçak işçi olarak çalıştıran restoranların sahipleri, işyerlerini kapatıp bu insanların emeklerinin karşılığını ödemeden çekip gitmişler. Suriyeliler aç biilaç ortada kalmışlar. Şu sıra birkaç yardımseverin katkısı ile ancak karınlarını doyurabiliyorlarmış. Aynen turizm sezonu bittiğinde terk edilen evcil hayvanlar gibi. Umarım evcil hayvanlara duyarlılık gösterildiği kadar bu insanlara da sahip çıkılır.
Bu ortamda umuda yolculuk onlar için ölümle bitse bile bir kurtuluş. Bu insanlık dramının sorumluluğundan hiç birimiz kaçamayız.
Hoşça kalın, dostça, barıştan yana kalın.
1 Kasım günü ülkemizde yapılacak genel seçimde doğru tercih yaparak, savaş yanlılarının insanlık suçuna ortak olmayın.
Hoşça kalın, dostça kalın.
20 Ekim 2015 / Marmaris