“Kadınız! Kadın Bakanlığı istiyoruz!”

ÖNDER Haber - 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi için Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla, Eğitim-Sen Milas Temsilciliği’nden Kadın Sekreteri Çiğdem Çetin Bozkurt imzasıyla yapılan açıklamada, kadına yönelik şiddet ve…

Milas Önder Gazetesi
ÖNDER Haber - 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi için Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla, Eğitim-Sen Milas Temsilciliği’nden Kadın Sekreteri Çiğdem Çetin Bozkurt imzasıyla yapılan açıklamada, kadına yönelik şiddet ve kadının bedeni, kimliği ve emeği üzerindeki baskının her geçen gün arttığı, bu yılın başından bu yana ülkemizde 240 kadının erkek şiddeti ile öldürüldüğü, çok sayıda kadının işyerlerinde, evlerinde, sokaklarda erkek şiddetinin farklı biçimlerine maruz kaldığı ve çocuk istismarının son derece korkunç boyutlara ulaştığı ve nefret cinayetlerinin yaygınlaştığına dikkat çekilerek, özetle şöyle denildi ...   Yaşasın Kadınların Örgütlü Mücadelesi Kadına yönelik şiddete ilişkin rakamlar ve her gün beş kadının hayatını kaybediyor olması ülkede kadına yönelik sistematik bir şiddete, çok önemli, ihmale gelmez bir sorunun varlığına işaret ediyor. Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini ifade ediyor. Ancak siyasi iktidar, bu cinayetleri ve şiddeti önlemeye yönelik bir çaba içinde olmamayı sürdürüyor. Şiddeti sıradanlaştırmaya çalışıyor. "Namus" diyor; "ahlak", "edep" diyor, kadın çocuk doğursun, daha fazla çocuk doğursun, kocasının ya da babasının himayesinde yaşasın diyor. Kadın erkek eşitliğinin nasıl sağlanacağına, kadın üzerindeki baskıların nasıl azaltılacağına, nitelikli kadın istihdamını nasıl artıracağına ve nefret cinayetleri ve kadına yönelik her türlü şiddeti nasıl ortadan kaldıracağına değil de kürtajı nasıl önleyeceğine ve boşanma oranlarını nasıl azaltacağına, aileyi nasıl koruyacağına kafa yoruyor. Kendisi gibi düşünmeyen, yaşamayan herkese saldırıyor, diğerlerini de kendi gibi olmayanlara karşı aynı tutum içinde olmaya teşvik ediyor ... 2011’de "Biz muhafazakâr demokrat bir partiyiz. Bizim için aile önemli" diyerek Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın isminden ‘kadın’ kelimesi silindi ve bu bakanlık var olanın da gerisine düşen bir biçime Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na dönüştürüldü. Bizler biliyoruz ki, kadınlar en çok eşleri, eski eşleri, babaları, ağabeyleri ve yakın akrabaları tarafından öldürülüyor. İktidar tarafından her gün yeniden üretilen bu ‘kutsal aile’ miti biz kadınların hayatını tehdit etmeye devam ediyor. Biz, kadını aileden azade ele alabilen, adında Kadın olan, kadın için ve kadın erkek eşitliğini güçlendirmek konusunda politika üretmekle görevli olan bir Bakanlığımız olsun istiyoruz. Toplumda kadınlıkların var olduğu düşüncesini dışarıda bırakmayan, kadınlardan gelen taleplerin politikasını oluşturup bunların devlet politikasına dönüşmesini sağlayacak resmi mekanizmaların oluşturulmasını talep ediyoruz. Ama kadının ismine dahi tahammülsüzlüğe işaret eden ve muhafazakâr demokratlığın bir gereği olarak düzenlendiği ifade edilen bu bakanlık sadece kadınları yok saymakla kalmıyor, aynı zamanda Bakanlığın adında kalan "sosyal politika" meselesini de sorunlu hale geliyor. Aile politikalarıyla sosyal politikaların aynı bakanlık çatısı altına toplanması sadece kadının değil, aynı zamanda çocukların, yaşlıların, engellilerin ve yoksulların da ailenin sorumluluk alanına atıldığının bir göstergesi.   Yaşasın Kadın Dayanışması Biz KESK’li kadınlar olarak; şiddetsiz bir toplum, eşitlik ve adalet taleplerimize sahip çıkarak; şiddetin her türlüsüne; savaşa, tacizlere, tecavüzlere, istismarlara ve katliamlara sessiz kalmayarak; yaşamın her alanını dönüştürme çabamızla, bugün bir kez daha birilerinin bize bahşetmesini beklemeden, haklarımızı almak için buradayız. Bir kadın bakanlığı istiyoruz. Bizi gören, bizim taleplerimizi esas alan politikalar yapılsın ve hayata geçirilsin istiyoruz. Toplumsal  cinsiyet eşitliğine dayanan bir bütçe oluşturulmasını talep ediyoruz. Erkek adalet değil, gerçek adalet istiyoruz. KESK'li kadınlar olarak bizi eğitim, sağlık, hukuk ve istihdam politikaları ile geleneksel kutsal aile mitleriyle kuşatma çabasında olanların emeğimiz ve bedenimiz üzerinde kurmaya çalıştığı denetimine karşı çıkmaya; örgütlenmeye, değiştirmeye, mücadele etmeye devam edeceğiz.