“Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et, mecbur kalırsan kır, sakın satma!”
ÖNDER Haber - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Kurucu Başkanı Sedat Simavi adına 38 yıldan bu yana gazetecilik, radyo, televizyon, edebiyat, sosyal bilimler, fen bilimleri, sağlık bilimleri, görsel sanatlar ve spor…
Milas Önder Gazetesi
ÖNDER Haber -
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Kurucu Başkanı Sedat Simavi adına 38 yıldan bu yana gazetecilik, radyo, televizyon, edebiyat, sosyal bilimler, fen bilimleri, sağlık bilimleri, görsel sanatlar ve spor alanları olmak üzere 9 dalda sanatçı, gazeteci ve bilim insanlarına verilen ‘Sedat Simavi Ödülleri’ törenle sahiplerine verildi.
TGC Başkanı Turgay Olcayto, The Marmara Taksim Oteli’nde gerçekleştirilen ödül töreninde yaptığı konuşmada, Toplumun üzerinde bir korku iklimi yaratılıyor. Basın üzerinde işsizlik, sansür, akreditasyon, yayın yasakları, can güvenliği olmaması ve davalarla tutuklamalar ağır bir baskı yaratmaktadır. Sosyal medyada gazeteciler tutuklanacak diye bir korku iklimi yaratılması da demokrasi adına üzücüdür" diye konuştu.
Olcayto’nun, içinde yaşatıldığımız koşullarda büyük anlam ve önem taşıyan konuşması şöyle:
"Kurucu Başkanımız Sedat Simavi Türkiye’de gazeteciliğin ve dergiciliğin gelişmesi yolunda büyük çabalar harcamış, basınımıza Hürriyet gibi yüksek tirajlara ulaşan öncü bir gazeteyi kazandırmış değerli bir gazeteciydi. Çok yönlüydü Sedat Simavi. Gazeteciliğin yanı sıra usta bir karikatür sanatçısıydı. Sedat Simavi, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin en sıkıntılı günlerinde ülkenin bağımsızlığını savunan ve bu uğurda çaba harcayan bir yurtsever olarak görülür. Onun gazeteciliğe, bilime, sanata olan çağdaş tutumuyla bugüne getirdiğimiz 9 daldaki Sedat Simavi Ödülleri’nin örtüştüğünü görmek bizleri mutlu ediyor.
Gazeteciler
güvenceden yoksun
Basın üzerinde işsizlik, sansür, akreditasyon, yayın yasakları, davalar ve tutuklamalar ağır bir baskı yaratmaktadır. Günümüz gazeteciliği basın tarihinin en zorlu dönemlerinden geçiyor. Bu yıl basın sektörü için daha olumlu sözler söylemek isterdim; ama görünen o ki basın sektörünün üzerindeki sorunlar çözüme kavuşacağına giderek daha da karmaşıklaşıyor. Gazetecilerin önündeki en büyük engellerden biri sahada çalışan arkadaşların güvenceden yoksun görev yapmalarıdır. Bütün dünyada gazetecilerin can güvenliği korunamazken bölgesel çatışmaların en yoğun olduğu ülkemizde gazetecilerin önüne kolluk güçlerinden kaynaklanan çeşitli engeller çıkarılmaktadır.
Yasaklamalar,
ayıplanacak bir boyuta
ulaştı
Basın üzerinde işsizlik, sansür, akreditasyon, yayın yasakları, davalar ve tutuklamalar ağır bir baskı yaratmaktadır. Kamuoyunu bilgilendirmek, halkın habere ulaşma kanallarını açık tutmak için uğraş veren gazeteciler, izledikleri olaylara sık sık konulan yasaklarla bu görevlerini yapabilme fırsatını bulamamaktadırlar. Ne yazık ki 21. yüzyılda Türkiye’de haberlere getirilen yasaklamalar çağdaş bir demokraside ayıplanacak bir boyuta ulaşmıştır. Adli mercilerin kimi bakanlıkların kimi bürokratların taleplerine uyarak çok sık yasaklama kararları alması halkın habere ulaşma, doğruları öğrenme hakkını da engellemektedir.
Yasaklara son verme
çağrısı
Roboski’den bu yana Reyhanlı’da, Bingöl’de, 17 Aralık operasyonunda, IŞİD’in MİT tırlarına baskın olaylarında basın yasakları konulmuştur. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bu yasakların bazıları için üst mahkemelere başvurarak yasakların kaldırılması yolunda çaba harcamıştır. Düşüncemize göre yasakların devlet erkine bir yararı olmamaktadır. Tersine doğru haber alamayan kamuoyu bu kez yanlış, abartılı haberlerle çalkalanmaktadır. Dolayısıyla iktidarı, bürokratları ve adli mercileri haber yasaklamalarına son vermeye çağırıyoruz. Yurttaşına güvenmek olayları açık ve seçik biçimde yurttaşlarıyla paylaşmak demokrasiyi bütün kurum ve kuramlarıyla ilke edinmiş iktidarlar için en önemli görevdir diye düşünüyoruz.
Korku iklimi yaratılıyor
Toplumun üzerinde "Bugün şu kadar insan alınacak, şu kadar gazeteci alınacak, çok yakında bu gerçekleşecek’ şeklinde bir korku iklimi yaratılıyor. Olabilir de, olmayabilir de. Ama önemli olan bu korku ikliminin toplumun üzerinde devamlı estirilmesidir, bu demokrasi adına üzücüdür.
Gazeteler ‘küçülme
dönemi’ne girdi
Yalnızca son 4 yıl içinde çeşitli olaylar nedeniyle gazete ve dergiler için 156 yasaklama kararı verildiğini dikkate alırsanız bu konunun ciddiyetini anlamış olursunuz. Elbette gazetecilerin sorunları bunlarla bitmiyor. Günümüzde dijital gazeteciliğin öne çıktığı iddia edilerek yüksek tirajlı gazeteler küçülme dönemine girdiler. Bu yüzden gazete çalışanlarının büyük bölümü işten çıkarılmaya başlandı. Sektörde işsizlik büyük boyutlara ulaştı.
Gazetecilere eşit
davranılmıyor
Sosyalist eğilimli gazeteler, paralel diye nitelendirilen gazete ve televizyonların muhabirleri iktidarın düzenlediği toplantıları izleyememektedirler. Çok sesli bir toplumda halkı bilgilendirmekle yükümlü gazetelere eşit davranılması esastır. Zamanında akreditasyon nedeniyle askerleri kınayan günümüz yöneticilerinin şimdi aynı çizgiye gelmeleri, demokrasimizin geleceği açısından da düşündürücüdür.
Sendikalı olamıyorlar
Meslektaşlarımızın bir başka sorunu da sendikalı olmalarının önündeki engellerdir. 1952’de çıkmış 5953 sayılı yasa 1961’de çalışanlar lehine bazı maddeleri düzenlenerek 212 olarak adlandırılan yasa haline gelmiştir. O günden bugüne gazetecilerin en büyük dayanağı olan bu yasa üzerinde şimdi çeşitli spekülasyonlar yapılmaktadır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olarak bu yasanın değiştirilmesi bir yana tersine bu yasada basın çalışanları için yeterli olmayan kimi durumların da iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Uygulamada zaten yasal çalışmaya gönüllü olmayan işverenlerin 5953 sayılı yasayı kimi gereklerle kullandıklarını düşünürsek bu yasanın değiştirilmesi yolundaki çabalara Türkiye Gazeteciler Sendikası ile beraber karşı durmanın görevimiz olduğunu düşünüyoruz.
Basın Özgürlüğü nasıl
gerçekleşecek?
İktidar, 17 Aralık operasyonu ile ilgili haber yapan gazetecileri dava etmekte, eleştirel haber yapan gazeteler üzerindeki baskılarını her gün biraz daha arttırmaktadır. Haberciliği halâ savunmakta ısrarlı kimi gazetelerin patronlarına ise mali baskılar devam etmektedir. Böyle bir ortamda gazeteciliğin nasıl yapılacağını, halkın habere ulaşma ve bilgilenme hakkı demek olan basın özgürlüğünün ülkede nasıl yerleşeceğini anlamakta doğrusu zorlanıyoruz.
Halk odaklı, hak odaklı
gazetecilik
Sedat Simavi’nin çok kez yinelediğimiz ünlü sözünü bir kez daha anımsayalım. Şöyle seslenir gazetecilere "Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et, mecbur kalırsan kır, sakın satma" Bu özlü deyişten günümüz gazeteciliği için çıkarılacak pek çok ders var. İlkeli, dürüst, halk odaklı, hak odaklı bir gazeteciliğin zamanı olmalı şimdi. Gazeteciler arasında hedef gösterme ve muhbirliğin değil dayanışmanın büyüdüğü bir ortam yaratılmalı. Eğer biz gazeteciler yaygında, yerelde bölünme, küçük çıkarlar için birbirine düşme tuzağına gelirsek, gelecek yıllarda belki bugünden daha ağır koşullar altında bulabiliriz kendimizi. Umarım bu onurlu mesleğin gerçek gazetecileri, genç meslektaşlarım Sedat Simavi’nin sözünden pek çok ders çıkaracaklardır. Biz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak yine de geleceğe umutla bakıyoruz ve gazetecilerin sorunlarının çözümleri için her türlü mücadeleye hazır olduğumuzu bir kez daha anımsatıyoruz."
Ödüller
Törende daha sonra ‘Sedat Simavi Ödülleri’nin verilmesine geçildi.
Gazetecilik Ödülü Güngör Uras’a (Milliyet), Radyoculuk Ödülü Ercan Taner ve Mert Aydın’a (NTV Radyo), Televizyonculuk Ödülü Kenan Şener ve Serdar Ekeyılmaz (CNN TÜRK), Görsel Sanatlar Ödülü Onay Akbaş’a, Edebiyat Ödülü Murat Gülsoy’a, Sosyal Bilimler Ödülü Prof. Dr. Cem Behar’a, Fen Bilimleri Ödülü Doç. Dr. Hamza Yeşilyurt’a, Sağlık Bilimleri Ödülü Doç. Dr. Devrim Gözüaçık’a ve Spor Ödülü ise Galatasaray Odeabank Kadın Basketbol Takımı’na verildi.
Törende, Sedat Simavi Ödüllerine katkılarından dolayı ana sponsor Ekol Lojistik Şirketi’ne plaket verilmesinin ardından düzenlenen yemekle son buldu.