Kanmak-Kandırılmak / Aldanmak-Aldatılmak
Metin SALMAN / Sanayi Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Emekli Başkanı 17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde ayakkabı kutularında para saklama, evlerde yatak üstlerinde bulunan para sayma makinaları, para…
Milas Önder Gazetesi
Metin SALMAN / Sanayi Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Emekli Başkanı
17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde ayakkabı kutularında para saklama, evlerde yatak üstlerinde bulunan para sayma makinaları, para sıfırlama, rüşvet, yolsuzluk, binlerce liralık hediye saat, çikolata gondollarında hediye(!) para iddiaları ve benzerleri ortaya dökülünce hükümet kanadında büyük bir telâş doğdu. Sonuçta, bu yolsuzluk iddialarını örtmek için büyük bir gayret içine girip, bu işlere bakan polis, savcı ve hakimleri görevden alarak, yerlerine kendi istedikleri yönde karar verecek polis, savcı ve hakimleri getirmek suretiyle kendilerince istedikleri sonuca ulaştılar!…
Bu olayların ortaya çıkmasından sonra özellikle o dönemde Başbakan R.T.Erdoğan kendilerinin ALDATILDIĞINI ve KANDIRILDIKLARINI sık sık gündeme getirdi.
Peki! Nedir KANMAK ve KANDIRILMAK veya ALDANMAK ve ALDATILMAK?
Dil Derneği’nin 9 nolu yayını olan "TÜRKÇE SÖZLÜK" kitabının 2005 yılında basımı yapılan 2. Baskısında:
KANMAK: 1) Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak. 2) Aldanmak v.d.
KANDIRILMAK: Kandırmak eylemi yapılmak.
ALDANMAK: 1) Görünüşe kapılarak yanlış bir yargıya varmak. 2) Bir hileye, bir yalana kanmak. 3) Düşkırıklığına uiğramak.
ALDATILMAK: 1) Aldanmak eylemine konu olmak. 2) Tuzağa düşürülmek, ihanete uğramak, olarak tanımlanmıştır.
Başbakanın (17-25 Aralık 2013 tarihlerindeki) kendilerini kandırdıklarını, aldattıklarını söyledikleri o tarihlere kadar birlikte hareket ettikleri, bu ülkenin vatansever evlâtları ile Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne beraber kumpas kurdukları artık ortaya çıkmış, şimdi kendilerini PARALEL YAPI olarak tanımladıkları, iktidar yolunda ve iktidarda o tarihlere kadar BERABER YÜRÜDÜKLERİ, BERABER ISLANDIKLARI yapılardır. Hani diyorlardı ya: "Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda." KENDİLERİNİ ALDATANLAR ve KANDIRANLAR meğerse onlarmış! Yani YOL ARKADAŞLARI ve BÜTÜN KUMPASLARI, BÜTÜN YASA DIŞI DİNLEME ve TUZAKLARI BİRLİKTE KURDUKLARI!
17 ve 25 Aralık 2013 tarihinde yolsuzluk iddiaları ortaya dökülmeden önce bu birliktelik gayet uyumlu bir şekilde devam ediyordu ve AL GÜLÜM - VER GÜLÜM bu birliktelik çok güzel yürüyordu. Bu birliktelik sayesinde masum insanların telefonlarına hiç alakası olmayan numaralar yükleniyor, düzmece CD’ler hazırlanıyor, dün kendileri tarafından gömülen mühimmat bugün yine kendileri tarafından GÜYA BULUNUYOR ve suçsuz insanların başına çoraplar örülüyordu. O zamanlar bu PARALEL YAPI dediklerinden hiç şikâyet edilmiyor ve kendilerine istedikleri her şey veriliyordu. (Başbakan’ın ifadesi: "Ne istediniz de vermedik?")
Ne zaman ki 17 ve 25 Aralık 2013’te olaylar patlak verdi, işte o zaman KENDİLERİNİN KANDIRILDIĞINI ve ALDATILDIKLARINI bağırmaya başladılar.
İnsanın makamı, mevkii, ünvanı ne olursa olsun her konuda bilgi sahibi olması düşünülemez. Hal böyle olunca her konuda bir şeyler söylemesi de -velev ki konuşmaları danışmanları tarafından hazırlanmış olsun- gerekmez.
Bütün dünyevi ve uhrevi ilimlerin hepsine ileri decede vakıf olan Cumhurbaşkanı (Gerçi kendisine ne diye hitap etsek bilemiyorum? Cumhurbaşkanı mı, Başbakan mı, ya da AKP Genel Başkanı mı, yoksa hepsi birden mi?) R.T.Erdoğan’ın derin bilgi sahibi (!) danışmanları tarafından hazırlanan ve kendisinin önündeki promterden büyük bir belâgatle okuduğu metinlere inandığı sürece çeşitli açmazlara düşmesi kaçınılmazdır.
Hayatta her insan yanılabilir. Aldatılabilir, kandırılabilir. Ama bu yanılma, aldatılma, kandırılma fiili on yıldan fazla bir süredir devam etmişse, o insanın kavrayışında bir sorun olup olmadığı irdelenmelidir ...