“Kongrede konuşamadıklarım”

ÖNDER Haber - CHP Milas İlçe örgütünün 28 Kasım Cumartesi günü yapılan kongresinde İlçe yönetimi için seçenek liste oluşturan, ancak başarılı bir sonuç alamayan Raşit Cengiz, kongre sürecine ilişkin ve…

Milas Önder Gazetesi
ÖNDER Haber - CHP Milas İlçe örgütünün 28 Kasım Cumartesi günü yapılan kongresinde İlçe yönetimi için seçenek liste oluşturan, ancak başarılı bir sonuç alamayan Raşit Cengiz, kongre sürecine ilişkin ve ‘parti içi demokrasi’ eksenindeki eleştirilerini içeren yazılı bir basın açıklaması yaptı. Cengiz’in, “ilçe başkan adayı olarak en sınırsız konuşmayı yapma hakkına sahip olmam gerekirken, iki kez divan başkanınca konuşmam yarım kesilerek kürsüden indirilmemi kınamak ve CHP üyelerine ve seçmenlerine şikayet etmek” sözleriyle özetlediği gerekçeyle ve dolayısıyla kongrede söyleme olanağı bulamadıklarını söylemek için yaptığı açıklama şöyle ...   “Kongrede konuşamadıklarım” Öncelikle 28 Kasım 2015 günü yapılan İlçe kongremizde ilçe başkanlığına yeniden seçilen sayın Suat Özcan ve yeni yönetim kurulu arkadaşlarını kutlar, başarılar dilerim. Çok da adet olmadığı üzere bu basın açıklamasını yapmamın nedeni; ülkemizde, hiç de mecbur olmadıkları halde, çok sesliliği sağlamak üzere, çok partili siyasal hayata geçişi sağlayan Mustafa Kemal ATATÜRK  ve İsmet İNÖNÜ’nün partisine yakışmayan  bir kongre yaşamış olmamızdır. Garip bir şekilde, divan başkanı tarafından konulan, ”doğal ve kongre delegeleri dışında olanların konuşma yapamayacağı” yasağı nedeni ile konuşamayan, sayın Hüseyin Anıl dışında herkesin sınırsız konuştuğu bu garip kongrede, ilçe başkan adayı olarak en sınırsız konuşmayı yapma hakkına sahip olmam gerekirken, iki kez divan başkanınca konuşmam yarım kesilerek kürsüden indirilmemi kınamak ve CHP üyelerine ve seçmenlerine şikayet etmek içindir. Sadece konuşabilmek için aday olmaya çalıştığım ve son anda başarabildiğim bu süreçte, söylemek istediklerimi basın yolu ile açıklayıp seçmenimize, üyelerimize ve yeni yöneticilerimize ışık tutmaktır. Kongrede konuşamadıklarım özetle şunlardır.   Genel siyaset CHP olarak yetmişli yıllarda sınıf eksenli bir siyaset yaparken, 12 eylül ile yok edilen bu ideolojiye tekrar dönemedik, yeni dayatılan etnik ve dini kimlik siyasetini de hazmedemedik. Kitle partisi olmak amacı ile yola çıkıp “kişi için, özgürlük, eşitlik, adalet, dayanışma” isteyen  yeni  ideolojimizi ortak bir söylem haline getirip halka benimsetip tek bir ses olarak söyletemedik. Sıfır sorun diye yola çıkıp “kindar ve dindar bir nesil” eli ile getirildiğimiz savaş ortamı, başka bir ülkede yalnız başına ana muhalefeti iktidar yapması gerekirken, biz beceremedik. 79 yılda toplam sadece 43 milyar dolar çari açık vermiş bir ülkenin, son 13 yılda ortalama 60 milyar dolar cari açığı bir yılda verir hale gelmesi, Soma da 301 işçinin göz göre göre katledilmesi, ülkenin en zengin % 1’lik kesimi 2002 yılında ülke zenginliklerinin % 30’una sahipken, son 13 yılada % 55’ine sahip hale gelmesi, batık kredi toplamının son 8 yılda 55 milyar liraya çıkması, karşılıksız çeklerdeki tutarın son bir yılda yaklaşık bir kat daha artması, eğitim ve sağlıktaki rezillikler, son 13 yılda ülkemizin herkes tarafından aldatılan bir kadro tarafından yönetilmesi gibi iç siyaset etmenleri, ana muhalefet partisini her ülkede iktidar yapması gerekirken bizim partimiz oyunu arttıramadı. Ülkemizde 10 milyon emekli, 6 milyon köylü, 6.2 milyon işsiz, 1.2 milyon taşeron işçisi, 350 bin atanamayan öğretmen, 100 bin yaş engeline takılan varken, tüm bunlara hitap eden kendi mantığı içinde çok dolu, tutarlı ve en güzel seçim bildirgemiz, yalnız başına bizi iktidar yapması gerekirken, bizim partimiz bunu başaramadı. Acaba neden? Bana göre iki nedene bağlı. Kurumsallaşamamak ve bozuk örgüt yapısı. Kurumsallaşmak için kuralların olması yetmez. Var olan kuralların uygulanması gerekir. Partinin kuralları tüzük ve yönetmeliklerde yazılıdır. İddia ediyorum ki; partimizde tüzük ve kurallara hiç kimse uymuyor. Hele güçlüler hiç uymuyor. Kurallara uymayanlara hesabı sorulmuyor. Partide işler muktedirlerin keyfiyeti ile yürütülüyor. Sonuç olarak, yerelde Osmanlının Mısır valisi Mehmet Ali Paşalar türüyör. Osmanlının sonu belli. Partimizin örgütü yok. Örgüt adı altında “yakın arkadaş grupları” var. Oysa örgüt işlevsel bir yapıdır. Herkes kendine verilen işi yapsın diye yapılandırılmıştır. Doğru yapmak için tartışsınlar diye tartışabilen kişilerden kurulmalıdır. Oysa partimizde örgütler “uyum” adı altında özellikle belediye başkanlarından başlayarak sıralı biatta kusur etmesinler diye dizayn edilmektedir.   Neden ve nasıl aday oldum? 42 ay 13 gün önce ilçe yönetim kuruluna seçildim. İlk toplantımızda ilk sorularıma yanıt alamayınca doğru bir yapılanma olmadığımızı anladım. İsteğimle Eğitim Sekreterliğine seçildim ve 2014 yerel seçimlerine kadar sadece kendi işimle ilgilenerek, partimizin en çok ve en farklı üreten eğitim sekreteri ve eğitmenlerinden biri haline geldim. 8 Kasım 2014 tarihi için planladığımız parti yemeğini gerçekleştirmek üzere bir grup arkadaşımla komisyon olarak görevlendirildim. Partide oluşan bölünmüşlüğü önlemek, seçimde en yüksek oy oranına ulaşmak üzere tüm belediye başkan adaylarına konuşma yaptırmak, 65 belediye meclis aday adaylarımızı yemekte partililerimize tanıtmak ve alkışlatmak isteğimizi karar altına alınca, belediye başkanımızın isteği üzerine görevimden alındım. Sonuç olarak partimiz alabileceğinden 2600 oy daha az aldı. 16 Mart 2014 günü İlçe yönetim kurulumuz dış katılımlı bir toplantı yaptı. Konu belediye meclis üyelerinin sıralaması idi. Çok adil, onurlu ve gerçekçi bir yöntem önerdim. Oyladık. Büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Belediye başkanımızın sitemli itirazı üzerine oylama geçersiz sayıldı ve yeniden oylandı. Önerim reddedildi. Ve, aldığı kararların arkasında duramayan ilçe yönetim kurulu ile gönül ve organik bağım koptu. O güne kadar yürüttüğüm eğitim sekreterliği görevlerimi de hem yapmakta zorlandığım, hem de sonuçlarını alamadığım için durdurdum. Yönetim kurulu toplantılarına pek çok arkadaşım gibi katılmadım. Sadece seçimlerde kimse istemeden, görevim de olmamasına rağmen, kurduğum ve eğittiğim bir ekiple sandık güvenliğini sağladım. İçinde bulunduğum bu süreçte, ilçe örgütü işleyişinin aksayan yönlerini görmüş ve çözümlerini üretmiştim. 9 Haziran günü en olumlu düşüncelerle, başarmam durumunda birlikte çalışacağım sayın belediye başkanımıza  ilçe başkanı adayı olacağımı, yardım isteme talebim olmadığını da özellikle belirterek, üçüncü bir kişinin yanında bildirdim. Amacım, etik yollardan yürüyerek, başarmam durumunda ilçe başkanlığı yapmaktı.   Kongre sürecinde neler oldu? Delege seçimlerinde doğru düşünülüp yanlış kurgulanan ve uygulanan yöntemi sözlü olarak önerdim. Seçimlerde görev alacağımı, hem de fazlasıyla alacağımı söyledim. Tarih vererek il dışında olacağım günleri de söyledim. İl dışında olduğum ilk gün toplantı yapılarak seçim yapacak komisyonlar oluşturuldu ve toplantıda olmadığım için bana görev verilmedi. 15 Ağustos günü başlayacak delege seçimleri öncesinde yönetmelik gereği  olarak 1 Ağustos günü askıya çıkması gereken mahallelerin seçim takvimi, 13 Ağustos günü halâ askıya çıkarılmamıştı. Bu kongrenin hukuksuzluğunun ilk gerekçesiydi. Seçim yapacak komisyonlarda ilçe yönetim kurulu üyesi olarak görev alamamama rağmen, mesai saatleri içinde seçim yapmak üzere belediye çalışanı parti üyeleri görevlendirilmişti. Bütün bu yanlışlara itirazımı ilçe başkanlığına yazılı olarak bildirdim. Yanıt veya sonuç alamadım. Bazı muhtarlık delege seçimlerine gözlemci olarak katıldım. Etik, tüzük ve yönetmelik maddelerine hiç uyulmadı. Bafa beldesinde seçim yapmak üzere sandık başına gelen üyelerin yarıdan fazlasının neden oy kullanmadığı hiç dikkate alınmamış. Milas merkezde bulunan 13 mahallenin delege seçiminde kullanılan oy pusulalarının aynı renk, aynı formatta hazırlanmış olması, ayrıca kullanılmayanların da ilçe binasında uzun süre saklanması, delegelerin ilçe başkanlığınca hazırlanmış olması demektir. Özetle daha sonra aday olmayı düşünen ilçe başkanı, ”önce delegeleri kendi seçmiş, sonra da seçtiği delegelere kendini seçtirmek istemiştir” diye düşünmeden edemiyorum. “Ne var bunda? “diyenler olacaktır ama, ben buna demokrasi diyemiyorum. 3 Kasım günü hazırlanan delege listeleri parti binasında iki saatliğine askıya çıkarıldı. İlçe yönetim kurulu üyesi olarak listeyi alma isteğim reddedildi. Böylece üyeye açık olan bilgi, yönetim kurulu üyesine verilmedi. 18 Kasım günü delege listelerini alabildiğimde, diğer bir ilçe başkan adayı olan mevcut ilçe başkanı için imzalar daha önceden toplanmaya başlanmıştı. Benim için gerekli olan 42 imzayı almak için delegelere ulaştığımda, imzalarının daha önceden, açıklama da yapılmadan, gereklilik olduğu için alındığı söylenerek toplandığını gördüm. Buna rağmen çalışmalarıma devam ettim. Fakat yarı yaşımdan daha küçük belediye çalışanlarının aynı mekanlarda diğer aday için imza topladığını görünce, mücadelemi belediye çalışanlarının, belediyede yakını olanların, belediye ile iş ilişkisi olanların, hatta muhtarların olmadığı yerlerde yürüttüm. Bu özelliklere sahip olmayan da çok az delege kalmıştı. Gerekli  imza sayısına son anda ulaştım. Gerekli olanın çok üzerinde imza toplamış olan diğer aday arkadaşım için, halen daha her yol denenerek imza toplanıyor olmasının, aday olarak konuşma hakkını kazanmamın engellenmeye çalışılması olduğunu düşündüğüm için, kurallara aykırı olarak yönetim kurulunun bilgisi ve katkısı dışında hazırlanan faaliyet raporuna (o faaliyet raporu da süresi içinde askıya çıkmamıştır) noter kanalı ile aykırı oy dilekçesi göndererek, kongrede konuşma hakkımı güvence altına almaya çalıştım. Artık ilçe başkanlığı yapmak için iyi niyetle çıktığım yolda, tek amacım “kongrede konuşabilmek ve kralın çıplak olduğunu, herkesin doğru olanı değil, gerekli olanı konuştuğunu” söyleyebilmekti. Konuşabilmek adına bunca eziyete katlandıktan sonra, konuşmamın ustaca yöntemlerle iki kez engellenmiş olmasını, ancak benim  parti büyüklerimin engin siyasi tecrübeleri ile mümkün olduğunu öğrenmiş ve taktir etmiş bulunmaktayım. Ancak, her isteyenin istediği kadar konuşup sadece aday olanın konuşamadığı, divan başkanının verdiği sözü tutamadığı, adayın meramını anlatmadan oylamanın yaptırıldığı bir kongreye neden olduğumuz için de, ekibim adına övüç duyuyor, olanları partimin örgüt, üye ve seçmeninin bilgisine sunuyorum. Saygılarımla.