Korku eşiği..
Bir Yurttaş Spiker, Eskişehir’de sivil kıyafetli dört beş kişi tarafından cop ve sopalarla dövülerek öldürüldüğü bildirilen Ali İsmail Korkmaz’ın haberini okurken ekrana bazı kamera görüntüleri yansıyor
Milas Önder Gazetesi
Bir Yurttaş
Spiker, Eskişehir’de sivil kıyafetli dört beş kişi tarafından cop ve sopalarla dövülerek öldürüldüğü bildirilen Ali İsmail Korkmaz’ın haberini okurken ekrana bazı kamera görüntüleri yansıyor..
Önce elinde sopayla bir genci kovalayan bir kişi. Genç tökezliyor. Adam sopayı sallıyor. Genç toparlanıp kaçmayı başarıyor. Adam bir süre genci kovalayıp geri dönüyor. Bir genci daha kovaladıktan sonra tekrar sokağın ortasında beklemeye başlıyor. Görüntüye bir genç daha giriyor. Adam genci yakalıyor. Fırsat buldukça vuruyor. Eli sopalı başka bir adam daha görüntüye giriyor. Gencin öteki kolundan tutuyor vuruyorlar. Daha sonra bir sopalı daha beliriyor. İki adamın kollarından tutup, dövdükleri gencin başının olduğu tarafa geçip elindeki sopayı kaldırıyor. İlginçtir, hemen vurmuyor. İyi bir pozisyon kolluyor olacak ki, bir vuruşta gencin kafasını patlatsın.. Vuruyor. Çok şükür itiş kakış esnasında hedefi tutturamıyor. Sopa, gencin omzuna doğru isabet ediyor. Biraz daha dayak ve itiş kakıştan sonra genç, kaçmayı başarıyor. Eli sopalı ekip avına devam ediyor..
Neden bu kadar hırs ve hınç dolu? Özellikle insanların kafasını hedefleyerek vuruyorlar diye düşünüyorum. Gözümün önüne Suriye’de devlet memurlarını postane binasının beşinci katından aşağıya atan, diz çöktürüp insanların beynine kurşun sıkan, yatırıp kafalarını kesen, kalbini yiyen, sözüm ona Özgür Suriye Ordusu mensupları, son Mısır olaylarında gençleri çatıdan aşağıya atan Mursi taraftarları, Afganistan’daki benzer kafa kesme ve kurşuna dizme görüntüleri geliyor.
Zaman 21. yüzyılın ilk çeyreğine doğru hızla akıyor. Türkiye’de de sokaklarda eli palalı, döner bıçaklı, sopalı, karanlık yüzlü kimseler dolaşıyor. İnsanlara saldırıyorlar.
Bunlar, aşıldığı söylenilen korku eşiğinin biraz daha yükseltilerek yeniden inşa edilmesi çalışmalıdır. Bir yandan bunu yaparken, bir yandan sabaha karşı insanların evini basar, gözaltına alırsınız. M. Ali Alabora, Levent Kırca vb. sanatçıları basın yoluyla tehdit edersiniz. Gezi Parkı olayları sırasında NTV’yi protesto eden basketbolcu Cenk Akyol’u Milli Takım Kampına çağırtmazsınız. İstemediğiniz gazetecileri işten attırırsınız. Devlet memurlarını cezalandırır, sürgüne gönderirsiniz. Yani, boşluk bırakmadan adam adama markaj taktiğiyle yeni ve daha yüksek bir korku eşiği oluşturursunuz.
Şunu belirtmekte fayda var. 90 kuşağı olarak isimlendirilen gençlik Türkiye’nin hazinesidir. Şu anda yetişkin çağı gelmiş, okuyan, çalışan, üreten, düşünen, dünyayı tanıyan nüfusumuzdur. Çok zeki ve yaratıcı oldukları anlaşılmaktadır.
Bundan 20-30 yıl sonra şu anda görev yapan genç polisler ya emekli olmuş ya da emeklilikleri yaklaşmış çevik kuvvetlikleri kalmamış, birer devlet memuru olarak yaşamlarına devam edeceklerdir. Günümüzün politikacıları ise çoktan politika sahnesinden çekilmiş, belki de ecelleriyle ölmüş olacaklardır.. Ama kim ne derse desin, bu gençlik, tam olgun çağında Türkiye’yi yönetecek kadroları oluşturacak. Ülkemizi çağdaş ilerici hedeflere taşıyacaklardır.
Bir kesimin moda söylemine benzetmek gerekirse, "68 Kuşağını astınız, 78 Kuşağını ezdiniz, 80 Kuşağını yok ettiniz, 90 Kuşağını yedirmeyiz.."