Kültür Varlıklarımız olarak Arı Kovanlıkları

Ali Osman ARAL / Türbe-Ortaköy Benim yaşadığım Türbe Ortaköy ve Labranda civarlarında, gerek çobanlık ve gerekse avlanmak için dolaştığım ve bu yerlerde gördüğüm çok eskilere dayanan pek çok arı kovanlığı…

Milas Önder Gazetesi
Ali Osman ARAL / Türbe-Ortaköy Benim yaşadığım Türbe Ortaköy ve Labranda civarlarında, gerek çobanlık ve gerekse avlanmak için dolaştığım ve bu yerlerde gördüğüm çok eskilere dayanan pek çok arı kovanlığı var. Her ne kadar bir çoğu inşaatlarda kullanılmak için tahrip edilmiş olsa da, halâ daha ayakta duran yüzlerce arı kovanlığı var. Ki arıları vahşi hayvanlardan korumak için yüksek kayaların üzerlerine yapmışlar. Demek ki arıcılık, çok eskilere dayanan ve çok değer verdiğimiz bir kültürümüz bizim. Elime bir dergi geçti, 1934 yılına ait. Onda şöyle bir yazı okudum, diyor ki; "Muğla vilayetinin ürettiği bal Türkiye’ye yetiyor. Eğer Avrupa gibi fenni kovanla üretim yapsak dünyaya yeter" diyor. Şimdi fenni kovana geçildi, tamam ama eski kovanlıklar bomboş duruyor. Acaba bu kovanlıklarda yine arı üretilemez mi? Şimdiki arılarımız göçebe kuşlar gibi; yazın İç Anadolu’ya, kışın sahillere gidip geliyorlar. Benim buralarda gördüğüm arıcılar yol kenarlarına arılarını koyarlar. Bu arılar gelip geçen insan ve hayvanlara saldırırlar. Acaba Orman Bakanlığı orman içinde öyle düz ve arıları rahatsız etmeyecek yerler ve yollar yapamaz mı? Hele bu fikrimi nazara alsalar, arıcılar için çok faydalı olur diyorum. Baştan da anlattığım kovanlıkların pek çoğu ormanlık arazilerde. Onların da tahrip edilmemesi için bir çalışma yapılamaz mı? Çünkü onlar bizim kültür varlıklarımızdır. Hiç olmazsa tarihi bir anıt gibi dokuları bozulmamalıdır.