‘Kuş Cenneti’nde Suriyeli Göçmenler!
Ayşegül KAŞKAR / A
Milas Önder Gazetesi
Ayşegül KAŞKAR / A. Kemal KAŞKAR -
Kuş Cenneti, ilçemize bağlı Boğaziçi Köyümüzün dünyanın bildiği, gördüğü sevimli yüzlerinden sadece biri.
Boğaziçi Köyümüzdeki Tuzla Sulak Alanı, göçmen kuşların, uluslarası göç yolları üzerinde çok önemli, olmazsa olmaz bir durak.
Bu nedenle, çevresinde golf turizmi yapılmasının doğru olmadığı söylenegeldi yıllardır. Golf sahalarının o uçsuz bucaksız çimalanları için kullanılacak yapay kimyasalların, sulak alana zarar vereceği söylendi durdu, haklı olarak. Cennet, cehenneme dönmesin diye...
Allı turnalar, pelikanlar, yaban ördekleri ve diğerleri karınlarını doyursun, güç toplasın, dinlensin, mutlu olsun ve günü geldiğinde de uçup gitsin diye...
Çok sevgili doğamız, güzel güzel yaşatsın tüm canlıları, ölmesin-öldürmesin diye...
Tam da ‘ölüm’den söz ettiğimiz bu noktada, ‘ölümlerden dönen’ başka göçmenlerin de Boğaziçi Köyümüzde yaşam mücadelesi vermekte olduğuna getirelim sözü.
Onlar ‘göçmen insanlar’!
Nereden olduğunu söylemesek, tahminde bulunmanız güç olmasa gerek!
Çünkü, kolayca tahmin edebileceğiniz o ülkenin adı: Suriye!
Yahya (42) ve Habir (35) ile, çocukları Abdülmecit (18), Yusuf (16), Dengin (15), Şerife (14) ve Muhammet (3)...
O sevgili insanlar, yaklaşık bir yıl öncesine dek Halepçe’de bir güzel yaşayıp giderlerken, bir anda evleri, işyerleri, okulları başlarına yıkılınca, ayrılmak zorunda kalmışlar ülkelerinden...
Önce Kilis’e, ardından Gaziantep’e ve sonra, adeta göçmen kuşlar gibi; göçmen kuşların, dünyanın ‘uzak uzak diyarları’ndan uçup uçup geldiklerini bilirmiş gibi buralara, doğruca Boğaziçi Köyümüze gelmişler, Tuzla Sulak Alanının kıyısında bir yere...
...
Kendisine ait bir lokantası varmışYahya’nın... "Evimiz yıkıldı bombardumanda. En küçük oğlum dışında çocuklarımın hepsi okuyordu. En büyük oğlum Abdülmecit öğretmen olacaktı ama savaş izin vermedi. Neye uğradığımızı şaşırdık" diyor özetle ve ekliyor, "Bir yılı geçti perişan hallerdeyiz..."
Arapça konuşuyor Yahya.
Boğaziçi Köyü Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı İbrahim Köksal’ın bildirmesi üzerine buluşuyoruz bu ‘zorunlu göçmen’ Kürt ailesiyle...
Yahya, buralarda başka Suriyeli göçmen olup olmadığı yönündeki sorumuza "Hayır yok" yanıtını veriyor ve Gaziantep’te, Kızıltepe’de çok sayıda akrabaları olduğunu söylüyor.
Buraya geldikten sonra Emniyet’e bildirimde bulunmuşlar.
Destek için Kaymakamlığa başvurmuşlar ama şimdiye dek herhangi bir ilgi görmemişler.
Yaklaşık beş aydır yaşadıkları ilçemizde şu ana dek, Boğaziçi’nde, onlara başlarını sokabilecekleri bir baraka yapan yurttaşımız ile Boğaziçi Koruma ve Güzelleştirme Derneği ve Bodrum Lions Kulübünden yiyecek, giyecek, ev eşyası desteği görmüşler. Hepsi bu.
Tek odalı barakada yerde yatıyorlar. Sağı solu çürümüş delik bir sobaları var. Sağlık sorunları yaşıyorlar. Acil ilgiye ihtiyaçları var.
"Bir iş bulabilsem, çocuklarımın karnını doyursam, başka bir şey istemem" diyor Yahya.
Büyük oğlu da iş arıyor, ama bir türlü bulamıyormuş.
"Suriyeli olduğumuz için çekiniyorlar bizden. İş yok. İş olmazsa ne yaparız? Yetkililer yardımcı olmazsa durumumuz günden güne kötüye gidiyor. Bize yardım edin. Hiç böyle bir şey olsun istemedik. Bir anda kendimizi savaşın içinde bulduk. Bize başka hiçbir çare kalmadı. Ya kalıp ölecektik ya da kaçacaktık. Çocuklarım için terkettim Halepçe’yi. Başımıza gelenlere bakın!..."
...
Onlara yardımcı olmak için Kaymakamlık, Belediye, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, Meslek Odaları, Sendikalar, hangi kurum olursa olsun harekete geçsin diye yapıldı bu haber... Onlarla buluştuğumuz andan itibaren çok ağır bir sorumluluğun omuzlarımıza bindiğini eklememize gerek var mı?
Bize nasıl büyük bir umutla baktıklarını görmeliydiniz.
Yahya’nın, bizi uğurlarken elini kalbinin üzerine koyup ‘Teşekkür’ deyişi, her şeye rağmen gülümseyişi, bu umudun en yürek burkan fotoğrafıydı belki..
...
İşte bu haber, sadece onları haberleştirmek için yapmış olduğumuz ziyaret nedeniyle -kaçınılmaz olarak- onlara verdiğimiz umutların boşa çıkmaması için yapılmıştır. En azından biz, bu haberimiz bir işe yarasın ve bu insanlara kocaman bir yardım eli uzatılsın istiyoruz.
Hem de hiç zaman yitirmeden, hemen...