“Medya, Demokrat Parti döneminden daha ağır bir baskı altında”

ÖNDER Haber - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), medyanın siyaset ile ilişkisinin değerlendirildiği bir toplantı düzenledi

Milas Önder Gazetesi
ÖNDER Haber - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), medyanın siyaset ile ilişkisinin değerlendirildiği bir toplantı düzenledi. Toplantıda basının bugün Demokrat Parti döneminden daha ağır bir iktidar baskısı altında olduğuna dikkat çekildi. DP döneminde gazetecilerin yargılama bitmeden tutuklanmadığı ve medya kuruluşlarına kapanmalarına neden olabilecek ağır vergi cezalarının verilmediği vurgulandı.   Türkiye’nin en yaygın meslek örgütü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), düzenlendiği "Yakın Tarihimizde Medya Siyaset İlişkileri" başlıklı toplantıda, Türkiye’deki ve dünyadaki medya, siyaset ve sermaye ilişkileri ele alındı. Basın Müzesi’nde gerçekleştirilen toplantıya; TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC önceki Başkanı Orhan Erinç, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Ergezer Güver, TGC Genel Sekreter Yardımcıları Niyazi Dalyancı ve  Ahmet Özdemir,  TGC Balotaj Kurulu Başkanı Muammer Tuncer ve Sekreteri Haşmet Yavuz, Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı Sekreteri Engin Köklüçınar’ın da  aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. TGC Başkanı Turgay Olcayto’nun ülkemizde medya-siyaset ilişkisinin ‘hep sorunlu’ olduğuna dikkat çektiği açılış konuşmasının ardından sözü, moderatörlüğünü TGC Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı’nın yaptığı panelde konuşmacılar Gazeteci Yazar Altan Öymen ile Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Orhan Erinç’e bıraktı.   Altan Öymen: "Gazeteciler, yargılama bitmeden tutuklanmazdı" Gazeteci-Yazar Altan Öymen, konuşmasında, Demokrat Parti döneminde basına uygulanan ağır baskılardan örnekler vererek başladığı konuşmasında şu noktalara dikkat çekti: "Demokrat Parti döneminde de gazeteciler yargılanırdı. Ancak yargılama bitmeden gazetecilerin tutuklanması söz konusu değildi. Gazeteciler yargılama bitince tutuklanacaklarını bilir, evde bavullarını hazırlar, sonra da cezaevine giderlerdi. Vergi müfettişlerinin gazetelere gönderilmesi de uygulanan bir baskı yöntemiydi. Benim kurduğum ANKA Ajansı’na da vergi müfettişleri gönderilmişti. Denetleme yapıldı ufak bir kusur bulundu, ancak ceza verilmedi. Sonradan dönemin iktidarını eleştirdiğimiz için Bakan tarafından müfettişlerin gönderildiğini öğrendik. Ancak müfettişler Bakanın dediğine göre değil vicdanlarına göre hareket etmişti. Demokrat Parti döneminde bugünkü gibi medya kuruluşlarını batırabilecek ağır cezalar uygulanmazdı. Türkiye’de hem demokrasi hem de basın özgürlüğü açısından ağır sorunlar yaşadık. Tecrübemiz çok, ama bu tecrübelerden yararlanılmıyor. Hatalar tekrarlanıyor."   Rhan Erinç: "İktidarlar hep övülmek ister" TGC önceki Başkanı, Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Orhan Erinç ise yaptığı konuşmada; "Demokrat Parti döneminde ‘besleme basın’ vardı. SEKA’dan alınan kağıtlar iktidara yakın kuruluşlara verilirdi. Muhalif basına verilmesinde zorluk yaratılırdı. Kamu reklamları iktidara muhalif basına verilmezdi. 1960 sonrasında ilanların dağıtımını dengelemek ve hakkaniyet sağlamak için Basın İlan Kurumu kuruldu. Tüm çabalara rağmen resmi ilan dağıtımını etkileyemediler. Şu anda resmi  reklamlar iktidar eliyle dağıtılıyor. Resmi reklamları hangi kuruluşların aldığını ve onların tirajlarının ne olduğunu bilemiyoruz. Demokrat Parti ile bugünkü iktidarın en önemli benzerliği, basına uyguladıkları baskılar. İktidarlar, bildik bileli her yaptıklarının övülmesini ister, eksiklerin dile getirilmesinden rahatsız olurlar. DP döneminde de, daha sonraki dönemlerde de iktidarlar bu tutumlarını sürdürdüler. Bugünkü iktidar döneminde ise bu tutum tavan yapmış durumda. Ne yazık ki, bugün medya kuruluşlarında da gazetecilik; siyaset, sermaye, tarikat üçgeninden sonra dördüncü gelmeye başladı" dedi.