Milas 2. Zeytin Hasat Şenliği’ne doğru / 2

  Kaymakam Fuat Gürel başkanlığındaki Zeytin Hasat Şenliği Düzenleme Komitesi bünyesinde oluşturulan Hazırlık Komitesi Üyesi Nevzat Çağlar Tüfekçi tarafından, “Milas 2

Milas Önder Gazetesi
  Kaymakam Fuat Gürel başkanlığındaki Zeytin Hasat Şenliği Düzenleme Komitesi bünyesinde oluşturulan Hazırlık Komitesi Üyesi Nevzat Çağlar Tüfekçi tarafından, “Milas 2. Zeytin Hasat Şenliği’ne doğru” başlığı altında MİTSO Yönetim Kurulu Başkanı Reşit Özer, Milas Ziraat Odası Başkanı İsmail Atıcı, Muğla Üniversitesi Zeytincilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Figen Çukur, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat ve Milas Kaymakamı Fuat Gürel ile etkinliğe dikkati çekme ve kamuoyu ilgisini artırma amacıyla röportajlar yapılıyor. Milas 2. Zeytin Hasat Şenliği Hazırlık Komitesi kararıyla tüm yerel basına gönderilen bu röportajlardan ilki olan ‘MİTSO Yönetim Kurulu Başkanı Reşit Özer’le yapılan söyleşiyi geçtiğimiz hafta yayınlamıştık. Dizinin, Milas Kaymakamı Fuat Gürel’le yapılan ikinci söyleşisini yayınlıyoruz.   Milas 2. Zeytin Hasat Şenliği’ne doğru   Kaymakam Fuat Gürel ile söyleşi ...   Çağlar TÜFEKÇİ- 2013 Ağustos ayında Milas’a atandınız. Bir Mülki İdare Amiri olarak, sahip olduğu potansiyelleri bakımından Milas’ı nasıl değerlendiriyorsunuz? Milas, size göre nasıl bir ilçe? Kaymakam GÜREL- Tabii öncelikle gittiğimiz il ve ilçelerin potansiyeline bakarız. Nesi var, nesi yok, ne yapabiliriz diye. Madem bu ilçeye geldik, görevlendirildik; görevlendirildiğimiz ilçede, neler yapabileceğimizle ilgili bir potansiyel araştırması yaparız önce. Kendi açımdan yaptığım araştırmalarda, Milas’ın potansiyeli yüksek bir ilçe olduğunu tespit ettim. Daha önce Kavaklıdere’de çalışmış olmamdan dolayı da bu bölgeyi zaten biliyordum. Milas’ın zeytincilik konusunda çok ileri düzeyde olduğunu açıkçası fark edememiştim. Şimdi Milas’ın içinde olmak, Milas’ı daha ayrıntılı tanımam için bir fırsat oldu. Bodrum, bizim için bir değer. Böyle bir değerin yanıbaşında Milas’ın olması, çok önemli. Bu durumun avantajlarından yararlanabilecek bir ilçe olmalı Milas. Diğer taraftan uluslararası bir havalimanı var. Bu da çok önemli bir değer. Güllük’te bir ihracat limanımız var. Bunun yanında iki termik santral var ilçemizde. Milas halısını hepimiz duyduk, biliyoruz. Feldspat madenini bu arada öğrenmiş olduk. Milas mermerinin çok önemli olduğunu önceden duymuştum. Ama Milas insanının büyük çoğunluğunun tarımla uğraştığını, bu tarımın da özellikle, zeytin tarımı olduğunu, buraya geldikten sonra öğrendim. Milas’ın 197,5 km’lik bir kıyı şeridi olduğunu öğrendim. Bu da turizm açısından çok önemli bir rakam. Onun ötesinde, onlarca ören yerimiz mevcut. Kazı çalışması yapılan çok önemli merkezlerimiz var. İşte, ‘yüzyılın buluntusu’ denilen Uzunyuva/Hekatomnos anıtı mesela. Buraya her gidişimde büyük bir haz alıyorum. Burada kazılar devam ediyor. Bu da çok önemli bir faaliyet. Beçin Kalesi. Menteşe Beyliğine başkentlik yapmış Beçin beldesinin hemen yanıbaşımızda olması… Labranda, Euromos, İasos, Herakleia gibi tarihi yerlerin varlığı… Bunları çoğaltmak mümkün. Bu kadar güzelliğe, bu kadar değere sahip bir yerde çalışıyor olmak, insanı heyecanlandırıyor doğrusu; çok güzel şeyler yapabilirim gibi. Söylemeyi unuttum. Kültür balıkçılığı ilçemizde çok yaygın yapılıyor. Tarla balıkçılığının Türkiye’de ve dünyada belki başka bir örneği yok. Bu da çok önemli bir ekonomik değer. Bu kadar değerin içinde tabii sorunların da olduğunu görüyorsunuz. Milas zeytin potansiyeli bakımından, Türkiye’de çok önemli bir yere sahip. Fakat Milas zeytin ekonomisinde bu kadar üne sahip mi, verimli bir ağaç potansiyeli var mı? Yok… Geçen gün Karacahisar’dan Gökçeler’e kadar bir doğa yürüyüşü yaptık; o kadar mesafe içinde zeytin ağaçlarının tepesinde maalesef zeytin yoktu. Böyle de bir gerçeğimiz var. Milas’taki insanların çoğunluğu zeytin tarımıyla uğraştığı için bunun üzerinde durulması gerektiğine kanaat getirdik. Ticaret ve Sanayi Odası, Ziraat Odası, Belediye başkanlarımız, bu işlere kafa yoran kişilerle bir araya geldik ve bu işe yoğunlaştık.   Bugüne kadar birçok yerde görev yaptınız. Milas’ın o yerlere göre farkı ne? Önceki Kaymakamlarımızdan Hulusi Doğan, Milas için, ‘il gibi ilçe’ derdi. Milas gerçekten öyle bir yer mi? Ben aynı zamanda Mardin ve Rize’de vali yardımcılığı da yaptım. Tabiî ki ilin kendine özgü farklılıkları, kendine özgü bazı avantajları var. Milas bu avantajlardan yoksun. Ama Milas’ı şu anda il yapın, aynı avantajlara sahip olacaktır. Milas öyle bir yer. Milas aslında bölgenin de merkezi. Muğla’da iki merkez var; biri Fethiye diğeri Milas. Turizm açısından Bodrum, Marmaris, Datça ve Fethiye önemli merkezlerimiz ama geçmiş tarihiyle birlikte bakıldığında, Milas’ın Muğla’nın en önemli şehirlerinden, en önemli cazibe merkezlerinden biri olduğu ortaya çıkıyor. Dediğim gibi bu bölgede Milas, Sakar altında da Fethiye… Aslında Milaslıların silkinmesi lazım. Bodrum’un gölgesinde kaldık gibi bir duyguya sahipler. Bunu üzerlerinden atmaları gerekir. Evet Bodrum bizim için önemli bir marka, önemli bir turizm merkezi… Onu küçümsemek mümkün değil. Onu yüceltmek gerekir. Çünkü biz ondan da faydalanıyoruz aynı zamanda. Ama onun ötesinde Milas, burada yaşayan uygarlıklara başkentlik yapmış, çeşitli topluluklara yurt olmuş bir şehir. Turizm bazı dönemler gelir değerini kaybedebilir ama Milas, üzerinde barındırdığı mevcut değerlerinden dolayı hiçbir zaman değerini kaybetmeyecektir.   Milas’ta turizm gelişecekse bunu Bodrum’la birlikte mi ele almak gerekir? Kesinlikle. Bodrum’u bir kenara bırakarak turizmde gelişeceğiz dememiz mümkün değil. Bodrum önemli bir merkez. Ülkemiz adına bir değerdir. Bodrum’dan yararlanacağız ama Milas’ın kendine has özellikleri olduğunu da unutmayacağız. Daha önce saydığım Uzunyuva, diğer tarihi yerlerimizi canlandırdığımız zaman; Milas, 197 km’lik kıyı şeridiyle, kitle turizmine açık bir yerleşim yeri, diğer yandan, üzerindeki ören yerleriyle de bir kültür merkezi. Bodrum’da bu özellikler var ama Milas kadar değil. Milas’ın bu özellikleri öne çıkarılarak, üstünde durularak, önümüzdeki süreçte Milas’ı, bu kapsamda ileriye doğru, itici güç olarak bunları kullanıp Milasımızın önünü açmamız lazım. Milas birçok şeyi hak ediyor.   Uzunyuva ne zaman ziyarete açılacak, şu anda orada bir çalışma var mı? Uzunyuva belki de kendi alanında en hızlı kazı yapılan bir yer oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı burada kazı yaptı. Burada harcanan kaynağın büyük bir kısmı Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından sağlandı. TKİ’nin 17 milyonluk bir kaynağı ile burada çok hızlı bir kazı çalışması gerçekleştirildi. Bu kazı bizim hocalarımızın koordinatörlüğünde oldu. Kazı alanı çevresinde bulunan 8 tescilli bina restore ettirildi. Ufak-tefek eksiklerimiz var. 2016 yılında bu binalardan bazılarının işlevsel olarak hizmete girmesini amaçlıyoruz. Bunlardan Halı ve Etnografya Müzesinin açılmasını bekliyoruz. Halılar toplandı. Müze Müdürlüğü’nün kendi çapında çalışmaları var. Halı Müzesi, Milas için büyük bir değer olacak. Etnografik malzemelerin toplanma çalışmaları da devam ediyor. Bu iki müzeyi 2016 turizm sezonuna yetiştirmek istiyoruz. Şu anda orada yapılması gereken çevre düzenleme çalışması var. O çok önemli. Buraları ziyarete açılacak ama diğer yandan da kazı çalışması devam edecek. Diğer binaların tefrişi olacak. 2016’da yavaş yavaş insanlar artık Uzunyuva’ya girmeye başlayacak. Fakat şunu da söylemek lazım. Uzunyuva’nın tek başına Milas’ı kalkındırması mümkün değil. Geçen gün belediye başkanımızla da görüştük. Bir kere buraya gelen insanlar, tur kapsamında otobüslerle gelecek, ilçemizin belirli yerlerinde, bu otobüslerin park yerlerinin ayrılması gerekiyor. Belli bir güzergâhta bu insanlar gezdirilmeli. Belediye başkanının bu kapsamda projeleri var. Baltalıkapı meydanı ve çevre düzenlemesi projesi, Hacı İlyas Meydanı projesi var. Bunlar gerçekleştiğinde, bir tur hattı oluşacak. İnsanlar bu tur güzergâhını gezerek ondan sonra ilçemizden ayrılacak. Buraya gelen insanların bir şeyler de satın almaları gerekiyor. Bunun için bir altyapı hazırlanması gerekiyor. Bu projelerin içinde bunlar da var. Arasta’nın 1. Etap restorasyonu tamamlandı. Oralarda satış yerleri oluşturulup misafirlere bir şeyler satabilmemiz lazım. Diğer taraftan ve en önemlisi, ilçemize gelen turistlerin konaklattırılması gerekir. Asıl yapılması gereken iş bu. Bu anlamda, sivil toplum kuruluşlarının, Odaların, ekonomik olarak güçlü insanların Milas’ta yatırım yapmaları gerekir, bunu sağlamak lazım. Butik otellere ihtiyacımız var; eski Milas dediğimiz yerde, çevrede. Çünkü Milas’a gelen insanlar o havayı teneffüs etmek isteyeceklerdir. Örneğin Çeşme’de Alaçatı diye bir bölge var. Taş binalar yapılmış. Gittiğinizde bakıyorsunuz, burada kalınır mı? Kalıyor insanlar. Orayı teneffüs ediyorlar. Odalar çok yüksek fiyatlara satılabiliyor ve insanlar gidip kalıyorlar. Milas’a turist gelsin, gezip gitsinler dediğimiz zaman, aslında kaybederiz. Turisti Milas’ta konaklattırmamız gerekiyor. Günübirlik turizm Milas’a çok bir şey kazandırmayacaktır.  Uzunyuva hareket noktası olmak üzere, Gümüşkesen de dahil belli bir güzergahta turisti gezdirip Milas’ta konaklattırmamız lazım. Bu şart.   Milas’ın sahip olduğu değerlere göre nasıl bir vizyon belirlenmeli, nasıl bir gelecek planlaması yapılmalı? Sohbetimizde ortaya çıkan şu diye düşünüyorum. Milas bir kültür şehri ve bölgemizin en önemli kültür merkezi. Bir kere Milas’ın kültürünü öne çıkarmak gerekiyor. Sadece bina kültürünü kastetmiyorum. Milas’ın geçmişinden kaynaklı, burada yaşayan insanların hoşgörüsüyle beraber, bir kültürel altyapı da var. Bu bölgede geçmişte Yahudiler, Rumlar yaşamış ama barış içinde, huzur içinde yaşamışlar. Milasımızın böyle bir geçmişi var. Bu nedenle kültürel altyapımızın ön plana çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Sadece bununla yetinmek mi gerekiyor? Hayır. Milas’ın tarımı da çok önemli. Milas’ın tüm değerlerinin harmanlanarak devam ettirilmesi gerekir. Herkesi turizme yönlendirdiğiniz zaman bu da yeterli olmuyor. Köylerde yaşayan insanlarımız var. Nüfusun büyük bir çoğunluğu köylerde… Bunlar turizmle uğraşmıyor, başka işlerle uğraşıyor. Mihenk taşımız turizm ama tarıma da ağırlık vereceğiz, balık yetiştiriciliğine, madene de ağırlık vereceğiz. Ama bunları uyum içinde götürmemiz gerekir. Örneğin kültür balıkçılığı yapıyoruz ama diğer yanda insanlar denizden turizm olarak yararlanıyorlar. Bunlar birbirine zarar vermeden, bir çevre kirliliği yaratmadan bu işlerin götürülmesinde yarar var. Balıkçılık yapanlar denizi doğayı kirletmeyecek; başkaları da balıkçılığa zarar vermeyecek. Karşılıklı anlayış içinde bunları götürebilmeliyiz.   Kültür turizmi derken, bunun içinde kırsal turizmi veya gastro turizmi de katabilir miyiz? Kültür turizmi deyince aslında bunlar kastettim. Burası, kültürü çok derinlere giden bir bölge. Bunun kendine özgü gelenekleri, güzel giyinişleri, güzel yemekleri var. Çomakdağı’na giden insan sadece yemek için gitmiyor, Çomakdağı’ndaki o kadınların giyiniş tarzı, düğünleri vb. bir bütün olarak insanların ilgisini çekiyor. Bu bölgede özellikle ot yemekleri çok önemli. Pazarlamak için çok ideal yemekler yöre yemekleri. Örneğin Alaçatı’da ot yemekleriyle ilgili festival yapıyorlar. Bunun da buralarda yapılması ve aynı zamanda pazarlanması gerekir. Kültür turizmi içinde alternatif turizm değerleri de var. Örneğin bir mağara ile ilgileniyoruz şimdi. Gökçeler’de Uyku Vadisi denilen bölgede, bir İncirli Mağara var, harika bir şey. Gökçeler kanyonu. Orası çok güzel bir kanyon aslında. O kanyon içinde çok sayıda mağara var ama en iyisini, en büyüğünü turizme kazandırdık. 2016 yılı içinde inşallah burası da faaliyete geçecek. Kitle turizmi, deniz-kum-güneş önemli ama bunun yanında başka şeylere de merak salacak insanlar. Buraya gelen insanlar farklı etkinlikler içinde yer alabilmeli. Bölgemize gelen insan, denizine girsin, güneşlesin ama bölgemizin diğer aktivitelerinden de yararlanabilsin; bu sağlanmalı. Buraya gelen turist, iki gün butik otelde konaklayacak, daha sonra köye gidecek, organik tarımı görecek, köylüyle birlikte hasadını yapacak, salçasını yapacak, sonra da Uyku Vadisi’ne gidip bu mağarayı gezecek… Dibekdere’de örneğin zurnacılarımız var, onlar da bizim için büyük bir değer. Davul-zurnacılarımızın da kültür turizmi kapsamında değerlendirilmeleri gerekir diye düşünüyorum. Bunların hepsi bir bütün. Kültür deyince, sadece tarihi eserlerimizi anlamamak gerekir. Deniz-kum-güneş turizmi dışında, alternatif turizm kapsamındaki değerlerin hepsi Milas’ta mevcut.   Şimdi asıl söyleşi konumuza gelelim. Milas zeytinciliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Aslında Allah vermiş. Bu yönden Milaslılar çok şanslı. Yani denizi dedik, madenleri, havalimanı, santral dedik… Ama bunların yanında 800-900 yıldır, belki daha eskilerde insanlar zeytincilikle uğraşmışlar, geçimlerini sağlamışlar. Zeytin aynı zamanda barış dilidir, barışın sembolüdür. Böyle bir yerde, güzel bir ürünle haşır-neşir olmuş insanlar. Evet bölgemiz Memecik zeytinine sahip ve ülkemizde % 10 ağaç potansiyeline sahip. Bu yüzden Milas, önemli bir orana sahip bulunmakta. Milas’ta zeytin ağacının olmadığı yer yok. Böyle bir yerde zeytinin ve yağının çok kaliteli olması gerekir. Milas’a geldikten sonraki gözlemlerim bu manada değil. Zeytinle ilgili bir kısım arkadaşlarımız, zeytinle ilgili bu işe öncülük eden insanların çok büyük emekleri var. İşte Ali Osman Menteşe gibi isimler çok güzel yağ üretmişler, Milas zeytinyağının uluslararası kataloglarda yer almasını, uluslararası yarışmalarda derece almasını sağlamışlar. Böyle üreticilerimize teşekkür ediyorum. Sonra Zeynep-Cem Çelikoğlu’nun markaları da Osman Bey gibi uluslararası katalogda yer almış. Sağolsunlar. Ama bu örnek üreticilerimizin sayısı çok az. Bunun herkes tarafından benimsenmesi, uygulanması lazım. Zeytinin üretiminden-yetirştirilmesinden-hasadından-sıkılmasından saklanmasına ve pazarlanmasına kadar bu zeytin ve yağının iyi bir şekilde ortaya konulması gerekir. Herkesin de bunu benimsemesi gerekir. Bununla ilgili güzel çalışmalar ortaya konulmuş ama yeterli değil. Yaptığımız toplantılarda bununla ilgili daha fazla çalışmalar yapılmasına kanaat getirdik. Bu nedenle Milas’ın, zeytin ve zeytinyağı üretimi konusunda daha yapacağımız çok iş olduğunu düşünüyorum. Her şeyden önce bir Körfez bölgesi gibi değiliz. Bunu biliyoruz. Milas zeytinciliği konusunda gidecek daha çok yolumuz var ve ev ödevimiz çok fazla…   Siz Iğdır doğumlusunuz. Doğu’nun yemek kültürüne alışkın bir insansınız. Zeytinyağı ile ne zaman tanıştınız, evinizde şu anda zeytinyağlı yemekler yapılıyor mu, Milas yemek kültürüne alışabildiniz mi? Evet benim doğum yerim Iğdır, Doğu’nun en ücra köşesi… Haritayı şöyle bir katlasan Muğla ile Iğdır birbirine çakışır. Böyle bir yerden geldim ama yıllardır Türkiye’yi geziyoruz. Ortaokulu Kars’ta okuduktan sonra Ankara, Ankara’dan sonra Türkiye’nin değişik yerlerini dolaştım. Kaymakam olarak ilk görev yerim Muğla-Kavaklıdere. Yıl, 1997. Zeytinle şöyle tanışıklığımız var. Babam bakkaldı. Bakkalda teneke kutularda zeytin satılırdı. Eve misafir geldiğinde, ancak zeytin yerdik. Kahvaltıda onlara ikram ederdik. Zeytinle tanışıklığımız bu şekilde oldu. Bunun dışında zeytin yemezdik. Zeytinyağı ile hiç tanışmamıştık. Vita yağı dediğimiz margarin yağları kullanırdık. Yıllar geçtikçe zeytin ve zeytinyağı ile ilgili bir kültür oluşmaya başladı ama yine insanda oturmuyor bu. Aileden gelmesi, damak tadınızın bu şekilde oluşması lazım. Tabii evde yemeği yapan kimse, kadının bu işe yönelmesi, eğilim göstermesi gerekiyor. Sizi alıştıran nihayetinde onlar. Uzun yıllar, zeytini kahvaltıda yenen, zeytinyağını salataya dökülen bir şey olarak tanıdık, bunun dışında zeytin ve zeytinyağı ile ilgili bir kültürümüz oluşmadı. Sonraki yıllarda, zaman içinde evde zeytinyağı kullanılmaya başlanıldı. Şimdi bir kısım yemeklerimizde zeytinyağı kullanıyoruz ama bu anlamda daha katedilecek, gidilecek çok yolumuz olduğunu düşünüyorum. Bütün yemeklerde zeytinyağı kullanmıyoruz. Bunu üzülerek söylüyorum.   Milas’ın yemeklik otları meşhurdur. Örneğin ebegümeci kavurması, turp otu ekşilemesi gibi. Bunlar yapılıyor mu evde? Halâ ona da alışamadık. Biz et kültüründen gelen insanlarız. Çocukluktan bazı şeylerin insana yerleşmesi lazım. Etli yemeklerle ilgili bir geçmişimiz var. Etsiz yemek mesela, bize yemek gibi gelmiyor. Bir yemek yapılıyorsa, içinde mutlaka et olmalıdır… Yıllar önce Kavaklıdere’de çalışırken, öğrenciler için etli yemek (kuru fasulye veya nohutlu) ihalesi yapmıştık. Bir gün gittim baktım, yemeklerde et yok. Dedim, neden böyle? Bana, “bu bölgede çocuklar yemeği etli yemez” dediler. Şaşırdım.  Ben, bir yemekte et yoksa o yemeğin bir manası yok diye düşünürüm. Sonra çocuklarla konuştum, dediler ki, “biz onu yiyemeyiz…” Sonra başka bir gün gittim. Yemek etli. Çocuklar etleri bir köşeye ayırmışlar, yemeğin kuru fasulyesini yemişler. Bizim kültürümüzde de o yemekler etli olur ve etleri yeriz. Otlu yemek kültürünün ve zeytinyağının çok sağlıklı olduğu artık hepimiz tarafından biliniyor. Damak tadımızı da yavaş yavaş buna yönlendirmeye çalışıyoruz. Bu bir süreç... Hemen olmuyor. Eskiye göre bizim evimizde zeytinyağı çok daha fazla kullanılıyor.   Çocuklarınız alışabildi mi? Çocuklarımız da alışıyor.  Onlar ne görürse onu yiyecekler. Bizim gibi değiller. Çocuklarımız buna alışık… Bunda bir sıkıntı yok.   Milas’ta Zeytin Hasat Şenliği ilk defa Kaymakamlığın kurumsal önderliği ile gerçekleşti. Geçen yılki hasat şenliğini nasıl değerlendiriyorsunuz, bu seneki hasat şenliği nasıl olacak? Geçen yılki hasat şenliği arkadaşlarımızın bu işin yapılmasıyla ilgili önerileri doğrultusunda, sizlerin de katıldığı, ön toplantılar vardı. Bu toplantılar sonrasında bir şeyler yapılması gerektiğine kanaat getirdik. Sadece toplanıp konuşmakla olmaz bu işler. Bu iş sadece Tarım İlçe Müdürlüğünün çalışmasıyla da olmuyor. Ali Osman Menteşe, bu anlamda, büyük bir üstat; O’nun ferdi çalışmalarıyla olacak şey değil. Bu hasat şenlikleri başka il ve ilçelerde yapılıyor. Daha fazla kitleye ulaşıp, daha iyi zeytin nasıl yetiştirilir, daha kaliteli zeytinyağı nasıl üretilir, nasıl saklanır, nasıl pazarlanır; bunun alt yapısını oluşturmak için bir bilinç oluşturmaktı amacımız. Geçen sene bu şenliği düzenledik. Geçen seneki şenlikte çok başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Şenliği; Belediye, MİTSO, Ziraat Odası, Şoförler Odası, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Kooperatifi, İlçe Tarım Müdürlüğü bu oluşumun içinde yer aldı. Milas Meslek Yüksek Okulu, birçok sivil toplum örgütü, üreticiler; birçok kurum ve kişinin desteğiyle çok güzel bir etkinlik yaptığımızı düşünüyorum. En azından kendi aramızda çok güzel bir ahenk içindeydik. Çok geniş katılımlı bir yelpazeyle yapınca, ortaya çok güzel sonuçlar çıktı. Şimdi ikincisini yapıyoruz. Bu sene daha iyisini yapacağımızı ümit ediyorum. Son zamanlarda ülkemizde yaşanan, hepimizi üzüntüye boğan olayların meydana gelmesi, şehitlerimizin olması, Ankara’daki o olayda çok sayıda vatandaşımızın hayatını kaybetmesi nedeniyle; şenliğin eğlence kısmını iptal ettik, kapsamını daralttık. Şenliğin bilinçlendirmeye yönelik etkinlikleri devam edecek. Organik zeytin ve zeytinyağı üretimi ve pazarlama stratejileri konulu bir panel düzenlenecek. Tanıtım amaçlı olarak ülke çapında ün yapmış gazetecileri davet edeceğiz. Yemek şeflerinin-gurmelerin, yemek yarışmalarında bizlere desteği olacak. Şenköy’de hasat etkinliği yapılacak. Bu sene orayı seçtik. Değişik değişik aktivitelerimiz olacak. Amacımız, üretici bilinçlenmesini gerçekleştirmek ve herkesin bilinçli bir şekilde zeytin üretimi yapmasını sağlamak.   Milas’ta bu sene Gıda-Tarım ve Hayvancılık Fuarı’nın yedincisi olacak. Bir de zeytin hasat şenliği düzenleniyor. Bu etkinliklerin, sizin gözünüzle, Milas açısından önemi nedir? Bu tip etkinlikler üreticinin ufkunu açıyor. Zeytin hasat şenliğinde makineli hasat ön plana çıkmıştı. Fuarda da şunu gördük; ağaca çok fazla zarar vermeden yapılan makineli hasadın çok önemli olduğu, çeşitli görsellerle insanlara anlatıldı ve bu konuda bir bilinç oluştu. Fuarda o makinelerin çok satıldığını gördük. Aynı zamanda fuarın böyle bir özelliği de var. Fuar ilçemizin tanıtımı adına da çok önemli. Zeytin hasat şenliği de önemli ama bu etkinlik dar kapsamlı ve bir ürüne endeksli yani ürün bazlıdır. Milas Fuarı ise, bölgemizin en önemli fuarlarından bir tanesi ve bu sene 7’ncisi yapılıyor. Yedi yıldır bu fuar ziyaretçi ve katılımcı sayısı artarak devam ediyor ve çok büyük ilgi görmeye başladı. Belki ileride güzel bir fuar alanı yapabilirsek, Milas adına çok büyük bir kazanım olacaktır.   Burada şunu sormak istiyorum. Milas’ta, fuar olgusu tuttu. Milas’a sabit bir fuar alanı gerekiyor; yıl 12 ay fuar etkinlikleri düzenleyebilmek için… Bu konuda Kaymakamlık öncülüğünde Milas’a sabit bir fuar alanı kazandırmak için bir çalışma, bir girişim başlatılabilir mi? Şimdiye kadar böyle bir çalışma yapabildik mi? Hayır ama bunun görüşmelerini yapıyoruz. Kim yapabilir, nasıl olabilir, nerede yapabiliriz? Her şeyden önce bunun için bir alan, bir arazi lazım. Bir de bunu kim yapabilir, hangi kuruluş buna öncülük edebilir? Bizim gibi kamu kuruluşlarında kaynak yok. Kimler yapabilir? Belediyeler yapabilir. Ticaret ve Sanayi Odası yapabilir, Ziraat Odası yapabilir ya da bunların tümü yapabilir. Bir şirket kurulur, belli ortaklıklar olur. Bunların öncülüğünde burada bir fuar ve kongre merkezi oluşturulabilir… Kongre turizmini de buna eklemek gerekir. İlçemizde kış turizmi yok diyoruz. Neden yok? İşte bunun gibi bir merkez olmadığı için yok. Bölgemizdeki faaliyetleri artırma anlamında bu şekilde bir çalışmanın içine girmek gerekir diye düşünüyorum. Milas’ın sabit bir fuar alanına ihtiyacı olduğu ortaya çıktı artık. Bunu belki Büyükşehir’le birlikte yapabiliriz, Belki Milas Belediyesi yapabilir veya bir bütün olarak şirket bünyesinde biraraya gelinerek bu çalışma yapılabilir.   Kurumsal olarak bu konuda sizin önderliğinize ihtiyaç olabilir… Ben her konuda Milas’ın önünün açılması gerektiğini savunuyorum. Benim üzerime düşen ne görev olursa ben bunu yaparım. Burada bir sorun yok. Şunu da söyleyeyim; Milas’ta kurumlar arasında ahenk var. Bu sadece bize bağlı resmi kurumlar arasında değil, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, Odalar; bütün kurumlar arasında güzel bir uyum var. Milas için ne yapılması gerekiyorsa, diğer arkadaşlarla görüşüp planlamak, bizim boynumuzun borcu… İnşallah hep beraber bunları yaparız.   Yaptıkları çalışmalarla Milas’ta iz bırakan Kaymakamlar var. Döneminizde yapılacak iyi çalışmalarla, sizin de iz bırakan Kaymakamlar listesine yer almanızı istiyoruz… Bu anlamda iz bırakan çalışmaların yapılması bizim için önemli! Bütün geçmiş Kaymakamlarımıza teşekkür ediyorum. Her gelen Kaymakamımız, her gelen yöneticimiz mutlaka iyi şeyler, kalıcı hizmetler yapmak ister. Kaymakam aynı zamanda bir orkestra şefidir. Bu bölgede yapılması gereken işlerin organizesi, hayata geçirilmesiyle ilgili bir şeyler yapılabilir. Önümüzdeki süreçte bazı ilklerin yapılması konusunda bazı şeylere öncülük etmiş olacağız. Ama bu sadece bir Kaymakamla olacak iş değil; bu bir birliktelikle olur. Herkesin çalışmasıyla olur. Ben şunu isterim tabii. Buradan gittikten sonra, 10 sene, 20 sene sonra ismimiz anılsın. Şimdi nasıl bazı Kaymakamlarımızın ismi, saygı-şükran ve minnetle anılıyorsa, bizim de ismimiz anılsın. Bu beni mutlu eder. Bir yönetici için en güzel şey budur. Belki bizim için dua yerine de geçer. Gelecekte Milas’ın kaderinde rol oynayacak, Milas’ın önünü açacak bir kısım projelerde benim de adım geçer, ben de burada güzel şeylerin yapımıyla ilgili bir şeyler yapmış olurum. Kendi çapımızda ufak-tefek çalışmalar yapıyoruz, ama asıl şunu görebilirsem çok mutlu olacağım. Milas’ta sokaklarda, caddelerde turistlerin gezdiğini, alışveriş yaptıklarını görebilirsem bu beni çok mutlu eder. Milas’a turist geliyor ama çok yetersiz. Bir-iki arabayla olmaz. Milas öyle bir yer ki, Milas turist kaynamalı. Bazı yerlere gidiyoruz örneğin, turistten geçilmiyor. Her türlü imkanına rağmen Milas niye böyle olmasın? Diyebilirim ki Milas bu konuda çok geç kalmış… Ama hiçbir şey için geç değildir. Elele verip bazı şeyleri yapmamız gerekiyor. Örneğin geçen sene Labranda’yı 1500 kişi ziyaret etmiş. Bu az bir sayı. Daha fazla olması lazım. Bizim gibi potansiyeli yüksek bir yerin, 1500-2000 turistle yetinmesi mümkün değil. O nedenle Milas’ın kaderini değiştirecek bir takım atılımlara katkımın olmasını isterim…   Zeytinyağında tağşiş olayı var, yani zeytinyağına kanolayağı-çiçekyağı-pamukyağı karıştırılması durumu… Tağşişe karşı mücadele etmek, denetim yapmak gerekiyor. Kaymakamlık olarak bu konuda bir çalışmanız var mı? Bu tür şikâyetleri alıyoruz zaman zaman. Özellikle Salı pazarında bir kısım satıcılarımız tarafından bunun yapıldığı söyleniyor. İlçe Tarım Müdürlüğümüzün denetim yetkisi var. Denetimlerin yapılması ve bu şekilde yapanlar için tahkikatın, gerekli işlemlerin yapılması gerekiyor. Bu denetim görevi bazı zamanlar oldu. Tabii biz insanların denetlenerek, ceza verilerek hizaya gelmesi arzusunda değiliz. Aslında insanlarımızın bilinçli olması gerekir. Üç-beş kuruş para kazanacağız diye Milas’ın, Milas zeytinyağının ismiyle oynanmasının bir anlamı yok, Milas’a zarar veriyoruz. Milas’ı seven her insanın, bunun bilincinde olması gerekir. Bununla ilgili olarak da vatandaşlarımızın aslında fahri müfettiş gibi çalışması gerekir. Kamunun her işyerini 24 saat denetlemesi mümkün değil ama her alıcı aynı zamanda iyi bir denetleyicidir. Evet bizim bu konuda denetleyici birimlerimiz var, belli zamanlarda, Milas pazaryerinde, başka satış yerlerinde denetim görevini yapıyorlar… Her satıcının bir Milas milliyetçisi olması gerekir. Yani Milas’ın adının kötüye çıkmaması, Milas’ın değerlerinin kötü şekilde anılmaması adına herkesin duyarlı olması gerektiğine inanıyorum. Milas zeytinyağının kötü kaderi aslında burada yatıyor; bunun önüne geçtiğimiz zaman, Milas’ta ne kadar güzel ve kaliteli yağ olduğunu insanlar görecekler… Belki onlara ürün yetiştiremeyeceğiz. Önümüzdeki süreçte bilinçlendirme çalışmalarını yaparken, denetim faaliyetlerini de artıracağız ki insanlar gerçekten Milas’ta damak tadı yüksek o güzel yağın satıldığını görecekler ve zeytinyağımız da bu şekilde hak ettiği yere ulaşmış olacaktır diye düşünüyorum.   Milas’ta çok güzel ambalajlı, kaliteli markalı ürünler var ama bu ürünlerin pazarlama sıkıntısı var. Milas ürünlerinin markalaşması ve pazarlama sorunlarının aşılması için neler yapılabilir? Pazarlama işi, teknik bir iş. Pazarlama farklı, profesyonel bir iş. Benim senin veya başkasının üstesinden gelebileceği bir iş değil. Örneğin sizin de, Milas yöresi ürünlerinin internet üzerinden pazarlamasıyla ilgili bir e-ticaret girişiminiz olduğunu biliyoruz, alvegari.com isminde. Aslında çok güzel bir çalışma, tebrik ediyorum. Yani bu bir çalışmadır, başarılı bir faaliyettir. Bu anlamda ilçemizde bu işi (pazarlama) yapan insanların profesyonel destek almaları lazım. Bu şart. Kaliteli zeytinyağının pazarlamasının yapılması gerekir. Kalite çok önemli… Kalitesiz bir malı belki bir sefer satarsınız ama bir daha satamazsınız. Markalaşma yolunda uygun adımlarla, belli stratejilerle hareket edilmeli, önce iç pazara sonra Dünya pazarına girmek önemlidir. Pazarlama konusu, profesyonel destek alınması gereken bir alan. Bu konuda çalışmalar yapılmalı. Yapacağımız şenliklerde bununla ilgili bilgiler verilecek, üreticilerimizin ufku açılacaktır…   Milas’ta yakın zamanda Muğla Üniversitesi tarafından “Zeytincilik Uygulama ve Araştırma Merkezi” kuruldu. Bu merkezin Milas açısından önemi nedir, yer sorununun çözümü konusunda çalışmalar var mı? Muğla Üniversitesi bünyesinde zeytinle ilgili bir bölüm yok. Ziraat Fakültesi Fethiye’de kurulacak. Bizde de Veterinerlik Fakültesi kurulacak. Ziraat Fakültesi bizde kurulmadı ama zeytinle ilgili bir enstitü kuralım dedik. Bu yönde bir teklifimiz vardı. Rektörümüz, enstitü kurmanın biraz zor olması nedeniyle, müdürlük kurulmasının daha kolay olduğunu söyledi. Bu nedenle Zeytincilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü kuruldu. Müdürümüz de atandı. Bundan sonraki süreçte bir yer tahsisi yapılacak… Yer tahsisinden sonra da artık faaliyete geçip önümüzdeki süreç için de yapılacakların planlanılması gerekiyor. Milas’ta aynı amaç için Tarım Bakanlığına ait bir kuruluşumuza bağlı olarak çalışan bir alan vardı, şu anda bir işadamımızın uhdesinde kirada… Onun da iki seneden az bir kira süresi kaldı. İki sene sonra kiralama süresi dolacak. Süresi dolduktan sonra orası devralınacak. Ama onun ötesinde geçmişte aynı kapsamda kullanılan, 30-40 dönüme yakın bir yerimiz var. İlk etapta orayı tahsis edeceğiz. Bu yer de, bahsedilen bu yere yakın; iki parça bir yer. Bu parçaların birinde zeytinler var. Burada önemli olan zeytin çeşitlerinin de geliştirilmesi. Bu bölgenin zeytini Memecik zeytini ama belki bazı çalışmalarla Memecik zeytini de geliştirilebilir. Zeytin ve zeytinyağı ile ilgili ne kadar sorun varsa onların ele alınacağı, araştırılacağı, yeni önerilerin geliştirileceği bir yer olacak orası. Bu merkez, sadece Milas’a değil, il geneline ve gerektiğinde il dışına, bölgeye de hizmet verecek… Bu bölgenin tamamına hizmet verecek bir merkez burası. Yakında o dediğim yerler tahsis edilecek, ondan sonraki süreçte de işadamımızın kira süresi dolduğunda, bu yeri bize teslim etmesiyle beraber bu yerin de merkeze tahsisi sağlanacak. Orada hem zeytin var hem bağ var. İhtiyacı kadar yerin, merkeze verilmesi gerekiyor. Hazine elinde de yeterince arazimiz var. İşadamının kirası altındaki yer için avantajımız; orada binalar var, zeytinler var… Burası olursa, merkezin çalışmaları bakımından kısa sürede çok hızlı yol alınması mümkün olur.   Milas’ta kurulacak olan Veterinerlik Fakültesi’nin binası hazır mı? Ayrıca Milas’ta yüksek öğretimi geliştirme anlamında bir dernek kurulabilir mi? Şu anda Üniversitenin bizden beklediği, binanın hazırlanması… Bina yapın, bize teslim edin; biz geri kalanını yapacağız diyorlar. Bina ile ilgili bazı hayırseverlere bu tip teklifleri götürüyoruz. Ama net olarak şu kişi yapacak durumda değiliz şu an. Burada da Belediyenin, Ticaret ve Sanayi Odasının, diğer Odaların, Sivil Toplum Kuruluşlarının hepsinin bir bütün olarak bu işin içine girmesi gerekiyor. Arkadaşlarımızın bu konuda destekleri var zaten. Milaslılar olarak biz, bir şekilde bu Veterinerlik Fakültesi binasını yapacağız.  Buradan halka duyurmakta yarar var. Milaslılar bu işi yapacak kapasitede olan insanlar. Ekonomik olarak bu işin üstesinden gelecek bir potansiyele sahip bir ilçeyiz. Kolektif olarak kaynak toplanabilir veya bir hayırsever çıkar, bu binayı ben yapacağım der… Bir hayırsever yaparsa onun ismini binaya verebiliriz. Bu da mümkün. Vatandaşlarımızdan böyle yardım da bekliyoruz. Dernek kurulamaz mı? Kurulabilir tabii. Bundan önce birkaç kişiye teklif götürüp bu işi bu şekilde çözebilir miyiz diye düşünüyoruz. Eğer buradan bir sonuç alamazsak, dernek kurup farklı bir çalışmanın içine gireceğiz.   TKİ lojmanlarıyla ilgili bir girişim var mı? Evet var. Burası özelleştirme kapsamı dışında tutuldu. 160 dönümlük bir saha orası. İçersinde lojmanlar, sosyal tesis var. Burası Özelleştirme İdaresinin uhdesinde şu anda. YEAŞ Genel Müdürlüğü orada devam ediyor… Belki buradan yer veya hazır bina alınabilmesi için milletvekillerimizin desteğine, üst düzey bir girişime ihtiyaç var.  Rektörlüğümüz, Özelleştirme İdaresinden, Veteriner Fakültesi yapacağım diye 40 dönümlük bir yer talep etmiş buradan. Bir ay önce Ankara’ya gittiğimizde Özelleştirme İdaresi’ne uğradık. Bu konuyu sorduk. Girişimlerimiz oldu fakat üst düzey siyasi desteğe ihtiyaç var. Seçimden sonra bunu siyasetçilerimizin gündemine getirip Maliye Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunup ya tamamını ya da bir kısmını Veterinerlik Fakültesi yapımı ve bundan sonraki diğer binalarla, yüksek okulumuzla ilgili bir saha olarak ortaya çıkarmayı düşünüyoruz ama biraz zaman alacak bu süreç… Üst düzey girişimleri gerektiren bir iş ama şunu da söyleyeyim: Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı 500 kişilik, 250 erkek-250 kız öğrenci yurdumuz bitmek üzere. Hemen onun yukarısında Veterinerlik Fakültesi yapılacak yerin tahsisi de yapıldı. Şu anda bunun için bir arazi sorunumuz yok. Orası 850 dönümlük bir alandı. Yurt-Hastane-Veterinerlik Fakültesi yapımı için parçalara bölündü. 250-300 dönüme yakın bir yer ayrıldı Veterinerlik Fakültesi için ama oranın inşaat maliyeti çok yüksek. Epey bir hafriyat gerekiyor. Kömür işletmelerinin yeri, yüksek okula sınır olduğu için, hem bu şekilde yüksek okulun alanını da biraz daha genişletmiş oluruz. Orası fakülte yapımı için daha uygun. Burada sorun çıkarsa, zaten yerimiz hazır, orada yapacağız.   Geçmişten bu yana hep konuşuluyor, yazılıyor… Mezarlık giriş ve çıkışında çok ölümlü kazalar oldu. Üçyol kavşağında da kazalar oluyor. Bu konuda birçok girişim oldu. Gelinen nokta nedir, bu sorunların çözümü için ne gibi çalışmalar yapılıyor? En fazla çalıştığımız konulardan bir tanesi bu. Geçmişte Karayolları Bölge Müdürlüğünü ziyaret ettik, Belediye Başkanımızla birlikte. Sonra bölge müdürümüz ekibiyle beraber buraya geldi. Yerinde incelemeler yapıldı. Daha sonra eski milletvekilimiz Ali Boğa, Karayolları ekiplerini buraya çağırdı. Onlarla birlikte gezildi. Sonraki dönemde Karayolları ekipleriyle birlikte ilde toplantılar yapıldı. İlçemizin sorunları aslında ilgili ortamlarda sürekli gündeme getiriliyor. Ben de özel takip ediyorum. Ne yapıyorum? Karayolları ile sürekli görüşerek, ilçemizdeki bu önemli sorunların çözümü için onlar nezdinde bir itici güç, onlar üzerinde bir baskı unsuru olmaya çalışıyorum. Karayolları’nın ilçemizde yapması gereken çok iş var. Mesela şu anda iki üst geçit yapılıyor; biri POMELON alışveriş merkezinin önüne, diğeri de Türkan Saylan parkına geçişlerin olduğu tarafta, MİTSO’ya yakın bir nokta. Yeni teklif ve taleplerimiz var; değerlendiriliyor onlar. Bunlar bir dizi girişimlerin sonucunda oluyor. Haydi başla demekle olmuyor. Bu konularda hem siyasi hem idari girişimler yapıldı. Burada emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. İlçemizin sorunlarının giderilmesi için parti gözetmeksizin tüm arkadaşlar uğraş veriyor. Sağolsunlar. Ben bir Kaymakam olarak bu ilçede neler yapabiliriz diye kafa yoruyorum, arkadaşlarla konuşuyoruz. İlgili kurumları arıyorum, takip ediyorum… Üçyol kavşağı ile ilgili olarak, Akıllı kavşak diyorlar, modern kavşak diyorlar; Söke kavşağının benzeri bir kavşak yapılması gündeme geldi. Karayolları Bölge Müdürümüz, bununla ilgili onayların alındığını bize ifade etti. Turizm sezonunun yavaşlamasıyla, bu çalışmanın başlayacağını söyledi. Son hali nedir, bir bakacağız, araştıracağız. Karayolları Bölge Müdürü, bu akıllı kavşak belli bir süre bizi götürür düşüncesinde. Daha sonra oraya ya bir alt geçit veya köprülü bir kavşak yapılması ya da geçiş hattının başka yere alınması gündeme gelecek. Tabii bunu Milaslılar olarak oturup konuşmamız gerekir. Bu farklı bir konu… Mezarlık kavşağı, maalesef, ölümlü kazalara neden olan bir yer. Bu kavşakta, bir alt geçit yapabilir miyiz şeklinde bir çalışma yapıldı. Onun son halini henüz bilmiyorum. Ama biraz daha yukarıdan TÜV-TÜRK’ün oradan U dönüşü yapılarak mezarlığa giriş verilmesi gibi bir şey duydum. Bunu daha tam kesinleştiremedim. Bodrum yönünden gelenler bu U dönüşünü kesmeyecek şekilde alttan batar geçişle yollarına devam etmesi düşünülüyormuş. Batar geçiş yapılabiliyorsa bunu yapacaklarmış. Yol eğimi kurtarıyorsa alt geçit yapılacak, kurtarmıyorsa sözünü ettiğimiz yerden, daha ileriden U dönüşüyle mezarlığa giriş yapılacak. Bu iki alternatif tartışma aşamasındaydı. Son haliyle ilgili bilgi bize henüz ulaşmadı. Üçyol’daki çalışma yapılırken mezarlık girişini de planlayacaklar.   Üçyol’daki çalışma kısa süre içinde başlayacak mı? Başlayacak diye bekliyorum, ama tekrar bir görüşme yapmam gerekiyor. Aslında ben görüşmemizin sadece zeytin üzerine olacağını düşünmüştüm. Bu soruların geleceğini bilseydim, önceden gerekli görüşmeleri yapardım ve bu konuyla ilgili son ve net bilgiler elimizde olurdu…   Sizinle her zaman bir araya gelmek mümkün olmuyor, hazır bir araya gelmişken bunları da sorayım dedim. Evet haklısınız. Aslında bizim Boğaziçi kavşağı da çok sorunlu bir kavşak. Oranın kamulaştırma sorunları var. EPDK’nın orada direkle ilgili bir kamulaştırması var. Karayolları onu bekliyor. Bu olduğu takdirde Karayolları orada kavşağı biraz genişleterek bir düzenleme yapacak. Onun dışında Kemikler, Dörtyol, Baharlı kavşakları… Bunların hepsi sorunlu kavşaklarımız. Bunlar dar, daha geniş olması lazım. Bunlar için de çalışmalar yapılıyor. Aynı zamanda şehir içinden geçen çevre yolu dediğimiz Söke yolunun standardının geliştirilmesi kapsamında bir kısım çalışmalar Karayolları tarafından yapılacak. Ören ve Güllük yollarının düzenlemesi de karayollarının çalışma programında.   Söyleşimizin sonuna geldik. Son olarak söylemek ve eklemek istediklerini nedir? Size teşekkür ediyorum. Bir saattir neredeyse, Milas’la ilgili konuşma fırsatı verdiniz. Şunu söylemek isterim. Milas, potansiyeli çok yüksek bir ilçe… Bu şehrin insanlarının, Milas’ın gelişim, Milas’ın hak ettiği yere gelmesiyle ilgili çok büyük çaba sarf etmeleri gerekir. Milas’ta yaşayan insanlarımız, belki bölgenin de özelliklerinden kaynaklı olarak rahat davranıyorlar, rahatlarına ağırlık veriyorlar. Milas’ın gelişimi çok önemli. Bu bölgede binlerce yıldır yaşanıyor, belki binlerce yıl daha yaşanılacak. O zaman çocuklarımıza daha iyi bir Milas bırakmak adına, ne gerekiyorsa, hep birlikte yapmamız, elele vermemiz gerekiyor. Bizim bir Bodrum’dan, bir Marmaris ve Fethiye’den hiçbir eksiğimiz yok. Fazlamız olduğunu söyleyebilirim. O zaman, Milas’ın hak ettiği yere ulaşmasını sağlamak da bizim görevimiz!.. Milas’ta un var, su var, şeker var; hep birlikte helvayı yapacağız…   (Fotoğraflar- Kaymakamlık Bilgi İşlem Bürosu)