Muğla Barosu’ndan 25 Kasım’da Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Çağrısı
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Muğla Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı komisyon adına Av. Müge Kızılırmak okudu.
“2025, Şüpheli Kadın Ölümlerinin Cinayetleri Geçtiği İlk Yıl”
Komisyon, 25 Kasım’ın, Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı direndikleri için 1960’ta öldürülen Mirabal Kardeşlerin anısına Birleşmiş Milletler tarafından 1999 yılında ilan edildiğini hatırlattı.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine değinilen açıklamada, dünya genelinde kadınların üçte birinin şiddete maruz kaldığı belirtildi. Türkiye’de de şiddetin artarak sürdüğü vurgulanarak şu veriler paylaşıldı:
“Ekim 2025’te 19 kadın öldürüldü,
Bu kadınların %42’si aile bireyleri tarafından katledildi,
Aynı ay 22 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetti.
Açıklamada, 2025 yılının Türkiye tarihinde ilk kez şüpheli kadın ölümlerinin kadın cinayetlerinden fazla olduğu yıl olarak kayda geçtiği ifade edildi.
“Soruşturmalar Yetersiz, Deliller Görmezden Geliniyor”
Kadın cinayetlerinde artan şüpheli ölüm oranının, devletin etkin soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmemesinden kaynaklandığı kaydedildi. Komisyon, soruşturmalarda delillerin eksik toplandığını, yapılan ihmallerin şiddeti görünmez kıldığını söyledi.
Açıklamada, Ayşe Tokyaz ve Rojin Kabaiş dosyaları örnek gösterilerek, yaşanan ihmaller zinciri eleştirildi:
Ayşe Tokyaz’ın, hakkında ağır deliller bulunan eski polis memuru Cemil Koç’ın iki yıl boyunca tutuklanmaması nedeniyle korunamadığı,
Rojin Kabaiş’in ölümünde intihar iddialarıyla dosyanın üzerinin örtülmeye çalışıldığı aktarıldı.
Ayrıca 2150 gündür kayıp olan Gülistan Doku dosyasındaki belirsizliğin sürdüğü hatırlatıldı.
“Kadınlar Kutsal Aile Politikalarıyla İkinci Plana İtiliyor”
Komisyon, toplumsal cinsiyet eşitliği derslerinin müfredattan kaldırılmasını ve kadınların aile içinde tanımlayan politika anlayışını eleştirdi.
2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesiyle aile içi şiddetin görünmez kılındığı belirtilerek, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2026 bütçesinde yalnızca %1,2’lik payın kadınlara ayrıldığı, geçmiş dönem bütçesinin de önemli kısmının kullanılmadığı ifade edildi.
Kadınlara yönelik maddi desteklerin doğum ve evlilik teşviklerine indirgenmesi de eleştirildi.
“Ekonomik Yoksulluk Şiddet Döngüsünü Derinleştiriyor”
Sahada çalışan kadın avukatların deneyimlerine yer verilen açıklamada, şiddet döngüsünden çıkamayan kadınların en büyük engelinin ekonomik zorluklar olduğu belirtildi.
Nafaka ve Arabuluculuk Tartışmalarına Eleştiri
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından nafaka ve 6284 sayılı kanun tartışmalarının tekrar gündeme getirildiği ifade edilerek, aile ve miras hukukunda arabuluculuk uygulamalarının eşitsizlik yaratacağı vurgulandı.
Komisyon, “Kadın hakları kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz” mesajı verdi.
Muğla Barosu’ndan Devlete 7 Maddelik Çağrı
Basın açıklamasında kamu otoritelerine yönelik şu talepler sıralandı:
Şüpheli kadın ölümleri intihar olarak kapatılmadan titizlikle soruşturulmalı.
Her kadın için gecikmeksizin etkin koruma tedbiri uygulanmalı.
Kolluk ve yargı kurumlarındaki ihmaller yaptırımsız bırakılmamalı.
Sığınma evleri, danışma merkezleri ve izleme mekanizmaları güçlendirilmeli.
İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe konulmalı.
Toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri müfredata eklenmeli.
Muğla’daki kurul toplantılarına hâkim ve savcıların etkin katılımı sağlanmalı.
“Bu Ülkenin Kadınları Yalnız Değil”
Açıklama, Muğla Barosu’nun kadınların yaşam hakkını savunmak için tüm dava ve süreçlerin takipçisi olacağı vurgusuyla son buldu:
“Kadına yönelik şiddetin normalleştirilmesine, cezasızlığın kurumsallaşmasına ve kadınların yaşam hakkının gasp edilmesine sessiz kalmayacağız. Bu ülkenin kadınları yalnız değildir.”