Ne olacak şu Güllük’ün su meselesi?

Gülçin ERŞEN -

Milas Önder Gazetesi

Güllük’ün yıllardır yılan hikayesine dönen, içme suyu, kanalizasyon, atık su meselesinde aynı sorunlar sürekli tartışılıyor ve gündemde. Milas Kent Konseyi Güllük Mahalle Meclisi Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı, Gazeteci Gülçin Erşen, bilgilenmek ve bilgilendirmek amacıyla, Akfen A.Ş. İşletme Müdürü Arzu Alagün ile 25 Ağustos Cuma günü 2 saatlik bir görüşme yaptı.

Aşağıdaki soruları yazılı ve sözlü olarak Alagün’e ileten Erşen, “Bir dokun bin ah işit” sözünü çağrıştırır biçimde, sorulara fazlasıyla yanıt aldığı gibi, Akfen’in yaşadığı çeşitli sorunları da dinledi.

Akfen A.Ş. İşletme Müdürü Arzu Alagün’e yöneltilen sorular:

1.Güllük ve Kıyıkışlacık’a su sağlayan Çamköy’deki kuyunun bulunduğu yerde herhangi bir görevli bulunmadığı, içme suyunun gerekli çökeltme, dinlendirme, klorlama vb. işlemlerden geçirilmeden sisteme verildiği söyleniyor, doğru mu?

2.Sitenizi de inceledim; Güllük’ün 2015 yılındaki nüfusunun toplam 12 bin 500 olacağı öngörülerek (Yerleşik 5 bin 800 ve yazın eklenen 6 bin 700 kişiyle); kapasitenin 2 bin 500 metreküp/gün olacağı belirtilmiş. İlk hizmete girdiğinde 1250 metreküp/gün kapasiteyle su basılıp arıtıldığı, bunun kademe kademe artırılarak 2 bin 500 metreküp / güne yükseltileceği de kaydedilmiş. Şu anda kapasite nedir?

3.Sisteme karışan yağmur ve deniz suları nedeniyle, arıtmaya gelen suyun kapasiteyi çok aştığını, bu nedenle özellikle kış aylarında suyun dörtte üçünün arıtılmadan denize salındığını, rahmetli eski müdür Mustafa Öztürk açıklamıştı. Şimdi durum nedir?

4.Bunun büyük ölçüde, kıyı boyunca İller Bankası’nın döşettirdiği boruların (ana kollektör hattının) uygun olmamasından, taşeron firmanın hatasından kaynaklandığını biliyoruz. Dava da sürüyormuş. En kısa ve yakın çözüm nedir? Bu konudaki aksaklığı gidermek Akfen’in görevi değil mi? Arıtmanın kapasitesi artırılamaz mı?

5.Arıtılmış suyun doğaya karışması ne şekilde oluyor?

6.Sitenizde, 2015 yılında yapılmış içme suyu ve (Belediye Çay Bahçesi) yakınından alınmış musluk suyu numunesiyle yaptırılmış analiz raporları var. Daha sonrakileri düzenli olarak yapıldığını belirttiğiniz halde niçin yayımlamadınız?

7.Su faturaları herkesin yıllardır şikayetçi olduğu başlıca konu. Birkaç yıldır zam yapılmadığını, katlamalı tarife uygulanmadığını biliyoruz. Ama, yüzde 50 atık su bedeli alınıyor halâ. Halk, “arıtılmayan suya en yüksek bedeli ödüyoruz” diyor. Bu konuda görüşünüz nedir?

8.Haziran ayında Mahalle Meclisi Yürütme Kurulu üyelerinden birkaçı arıtma havuzunun taştığını görüp fotoğraflarını çekmiş. Milas Belediyesi’ni ve MUSKİ’yi aramışlar. Bu gibi durumlar için aldığınız önlem, kapasite arttırma çalışmaları var mı?

9.Terfi istasyonlarındaki kötü koku en fazla şikayet gelen konulardan. Bu çevrede oturanlar, bir eylem yapmayı da planlıyorlar. Bunun pompanın çalışmaması nedeniyle biriken ve hatta zaman zaman taşan sulardan kaynaklandığı savunuluyor. Bir de, gece vidanjörlerle çekilen suyun doğaya verildiği söylentileri var. Bu konuda ne dersiniz?

10.Sizinle ve o zamanki Güllük Belediye Başkanı ile yıllar önce, denize giden yağmur kanallarından lağım kokusunun niçin geldiğini konuşmuştum. O zaman siz bazı konutların atık su hattını kanalizasyon sistemi yerine yağmur kanallarına bağladığını bunu tespit edip zabıtaya bildirdiğinizi söylemiştiniz. Belediye Başkanı da bunun doğru olmadığını, suların orada bekleyince, bakteri nedeniyle koku yaptığını savunmuştu. Ama, biz bazı inşaat şirketleri çalışanlarından sizin söylediklerinizi doğrulayan şeyler duyduk. Ayrıca, oto yıkama, halı yıkama şirketlerinin deterjanlı pis sularının bu kanallara karıştığını da biliyoruz. Bu konuda ne yapılmalı sizce?

11.Bu yıl iki üç günlük su kesintileri çok oldu. Bazıları bunun söylendiği gibi boru yenileme ve onarma çalışmalarından değil de arıtmanın arızalanmasından kaynaklandığını söylüyor. Bu söylentilere ne yanıt verirsiniz?

12.Bir de sular son bir yıl içerisinde aşırı kireçli akıyor. Musluk sularıyla çay demleyemiyoruz. Birçok kişi yemek yaparken bile kullanamadıklarını söylüyor. Bu neden kaynaklanıyor. Suyun kalitesi düzelmeyecek mi?

13.Daha önce Akfen (TASK) ile Güllük Belediyesi arasında imzalanmış olan sözleşme, son yerel seçimlerden sonra, bu kez tarafları Akfen ve Muğla Büyükşehir Belediyesi olmak üzere revize edilerek yürürlükte diye biliyorum. MUSKİ’nin bu sözleşmeyi feshetmek, hizmeti geri almak ya da Akfen’in devretmek yönünde bir girişimi oldu mu? (MUSKİ Genel Müdürü’nün açıkladığına göre Muğla Büyükşehir Belediyesi bu yönde Akfen’e istenilen parasal tutarı da belirtmesi koşuluyla bir teklif sunmuş. Akfen henüz yaptığı yatırımların parasal karşılığını alamadığını belirtiği halde, bir parasal bedel bildirmemiş. Doğru mu?)

14.Bildiğim kadarıyla Akfen sözleşme gereği belediyeye hem yıllık kazancından yüzde 20 hem de atık su bedeli üzerinden yüzde 20 ödeme yapıyor. Akfen’in Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne sözleşme ve yasalar gereği yaptığı ödeme ne kadardır? (Ortalama yıllık ve şimdiye kadarki …)

İşletme Müdürü’nden ayrıntılı yanıtlar geldi

Güllük ve Kıyıkışlacık’a içme suyu sağlanan Çamköy’de Akfen’in üç kuyusu bulunuyormuş. Şimdilik bunlardan ikisi yeterliymiş. Buranın güvenliği ve işleyişiyle ilgili Alagün şu bilgileri verdi:

“Çamköy’de personel istihdam etmiyoruz. Burası skala otomasyon sistemiyle izleniyor. Hareket sensörlü kameralar bulunuyor. Her türlü hareket, sıra dışı durum mesajlarla bildiriliyor (Bilgisayarlara ve cep telefonlarına) alarm devreye giriyor. 7/24 aktif vardiyamız var. Onlar hemen müdahale ediyor.”

Alagün, şu anki çalışma kapasitesine ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı (2015 için öngörülen ikinci etap devreye girerek, kapasite 1250 metreküp / gün’den, 2500 metreküp/güne yükseltildi mi?):

“İkinci etap ekipmanlar imalat aşamasında. Bayram sonrası montaj yapılacak. Nüfusa göre proje yapılır (İller Bankası’nın nüfus projeksiyonuna göre bazı hesaplama kriterleri var) ama, kapasite artırımı gelen atık suya göre düzenlenir. Nüfus mevsimlere göre değişken, halâ fosseptik kullananlar, kendi kuyu sularını ve arıtmasını kullanan siteler var. Şu an tam limitte çalışıyoruz. Havuzların inşaası bitince, ekipmanlar oturtuluyor. Çalışmamız bu şekilde. Atık arıtmanın çalıştığının göstergeleri var

Ana kollektor hattına deniz suyu, sisteme yağmur suyu karışması konusundaki sorumuza da uzunca bir yanıt aldık:

“Ben o dönemde yapılan bütün yazışmaları inceledim. Devir teslim aşamasında, bilirkişi aksaklıkları Güllük Belediyesi’ne bildiriyor. Belediye, İller Bankası ile yazışıyor. İller Bankası, aksaklıkların giderilmesi için başladığı çalışmayı (yaz sezonuna girilmesi, vb. şeyleri bahane edip) yarım bırakıyor. Akfen yapsın deniliyor. Oysa, bu bizim hatamız değil. İller Bankası da ana kollektör hattının yapımını bir taşeron firmaya vermiş (Grand İnşaat). Başlatılan hukuki süreç de tıkandı… Kesin kabul, resmi devir olmasa da işleyen bir sistem ve çalıştırılmak zorunda olan bir arıtma var. Keşke önce, çevre açısından birincil derecede önemli olan bu sorun halledilseydi.”

Yüksek lisans yapmış bir Çevre Mühendisi olduğunu bildiğim Arzu Alagün, özellikle kendi uzmanlık alanını ilgilendirdiği için arıtma konusu üzerinde fazlasıyla durmak istediğini belirterek, şu bilgileri verdi:

“Kanalın içindeki hidrolik seviyeyi, kabul edilebilir bir limitte tutarak, sistemi işler kılmaya çalışıyoruz. Bu oran (sistemdeki tuzlu su), bakterinin adapte olup arıtma prosesini olumsuz etkilemeyeceği seviyede tutuluyor. Belediye (Muğla Büyükşehir Belediyesi) ve İller Bankası, bir araya gelip bu durumu kabullendi. Bu durumdan en fazla zarar gören ise Akfen. İletkenliği fazla olan bu suyun yarattığı yıpranma ve maliyet çok yüksek. 2014’te kollektörler yenilendi. Pompaları vaktinden çok daha önce değiştirmek zorunda kalıyoruz.

Atık arıtmanın çalışıp çalışmadığının birçok göstergesi vardır. Bunlardan biri de atık çamurlarıdır. Biz atık çamurlarını bedel ödeyerek, atık bertaraf şirketlerine gönderiyoruz. Çok yüksek elektrik faturaları ödüyoruz. Terfi istasyonlarının ve arıtmanın ayrı elektrik faturaları var. İl Çevre Müdürlüğü ve MUSKİ bizi sürekli denetliyor.

“Yağmur kanalları bir an önce devreye sokulmalı”

Güllük’te yağmur kanalı ve altyapısı yok. Dere ıslahıyla olan iki yağmur kanalı, yağmur suyu toplama şebekesi değil. MUSKİ’ye yazdım; Milas Belediyesi’nin görev kapsamında dediler. Yağmur suyunu, şebekeye bağlamamalısınız. Özellikle Orjan sitesinin yağmur suları, TM-5 (5 numaralı) terfi istasyonuna büyük yük getiriyor. Bildiğim kadarıyla pazar yerinden geçip halk plajına dökülen kanala bağlı olan kanalizasyonlardan bizim tespit ettiklerimiz, sistemimize bağlandı. Halı ve oto yıkama yerlerinin deterjanlı pis suları da bu yağmur kanalına karışıyor. Oysa, yıkama yapılan alanı izole edip normal kanalizasyona akması sağlanmalı. Biz bunları Belediye’ye bildirdiğimizde, bilirkişi, uzman yerine, zabıta gönderiyor. Zabıta’da sorun yokmuş gibi rapor veriyor. Yerel yönetim gereğini yapmalı.”

Ben arıtma suyunun doğaya deniz altına döşenmiş borular vasıtasıyla karıştığını sanıyordum. Öyle değilmiş. Yeşil alan sulamasında kullanılıyormuş... Arzu Hanım bu konuda da şunları dedi:

“Körfez, kapalı bir ortam. Derin deniz deşarjına uygun değil. Alıcı ortama İl Çevre Müdürlüğü karar veriyor. Atık suları yeşil alan sulamasında; Jandarma’nın peyzaj alanının sulanmasında kullanılıyor. Sanıldığı gibi, hiçbir zaman dalyana vermiyoruz. Kapasite artırımı nedeniyle, deşarj alanını değiştirmek istiyoruz. DSİ, Tarım ve İl Çevre müdürlükleri ile görüşülüp saptanacak. Kentsel atık su arıtmanın bir deşarj alanının olması şart. DSİ’nin kurutma kanallarını kullanmak istiyoruz. Bunun bazı kriterleri var…”

Güllük Akfen A.Ş.’nin internet sitesinde, 2015’e ait bir iki veri dışında, içme ve arıtma suyu analiz sonuçlarını göremediğimizi belirtince, Arzu Alagün şöyle konuştu:

“Sürekli birinin web sitesiyle ilgilenip güncellemesi lazım. Belki ilerde bunun için ayrıca birini görevlendiririz. Sağlık ocakları, zaten her gün numune alıp İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderiyor. Bizim de kendi kontrol, denetleme, izleme çalışmalarımız var. Halk Sağlığı Laboratuvarından hizmet talep ediyoruz. Onlar iki noktayı yeterli gördüğü halde, biz dört beş noktadan numune almalarını istiyoruz. Bizi hem onlar, hem MUSKİ denetliyor. Bütün veriler arşivimizde var. İnceleyebilirsiniz.”

Parasal meselelerin iç yüzü ve çeşitli yönleri

Yüksek su faturaları ve yüzde 50 atık su bedeli alınması, Güllük’teki abonelerin en fazla yakındığı konu. Ancak, İşletme Müdürü’ne göre; yatırım ve işletme maliyetleri, sözleşme maddeleri hesaba katıldığında, İstanbul gibi büyük kentler düşünüldüğünde, bu fiyat yüksek sayılmaz. Ayrıca, geçmişte Güllük Belediyesi, daha sonraki yıllarda Muğla Büyükşehir Belediyesi, kendi aldığı paylardan vazgeçseydi, su bu kadar pahalı olmayacaktı. Bu konuda aldığımız yanıtlar özetle şu:

“Bu yatırımın hepsini biz yapıyoruz. Belediye tek kuruş harcamıyor. Formülasyonda, işletme ve imtiyaz payları var. Vatandaşın abone olurken ödediği su ve kanalizasyon katılım payları var. Bunları belediye alıyor. Belediye bu paylardan vazgeçseydi, su daha ucuz olurdu… (Yeri gelmişken, Nuriddin Erdoğan’ın yazışmalarında hep gündeme getirdiği, kredi kullanımını sordum.) Kendi özkaynaklarımız dışında, Akfen, İdare’nin onayıyla yurt dışı kredi de kullandı… Sözleşmede geçen 10 bin TL. imtiyaz bedelini Belediye’ye her yıl enflasyon oranında artışla ödemeyi sürdürüyoruz. Ayrıca, toplam tahsilatın yüzde 20’si ve atık su bedelinin yüzde 20’si Belediye’ye ödeniyor…”

(Arzu Hanım, bunun yıllık yaklaşık ya da ortalama tutarını, görüşmemiz esnasında söyleyemese de daha sonra bildirebileceğini açıkladı. Ancak, muhasebe ve matematik konusunda iyi olanlar, yaklaşık bir hesaplama yapabilir sanırım. Alagün, sorum üzerine, sözleşmenin hiçbir revizyon geçirmediğini söyledi.)

Kötü koku ve su kesintisi şikayetleri hakkında

Son bir yılda çok sayıda iki üç günlük su kesintileri yaşanması ve terfi istasyonlarından gelen kötü koku gibi en fazla şikayet nedeni olan konuları da, Alagün şöyle yanıtladı:

“Son iki yılda 10 kesinti olduysa, ikisi üçü borunun kendi kendine patlaması nedeniyledir. Diğerleri hep yol yapım çalışmaları nedeniyle yapıldı. Hattı parça parça yeniledik. Belediye ve Karayolları, kamulaştırma bedeli ödeyip geçiş hakkını almadığı için, işin aciliyeti de bahane edilerek, hattın yol kenarından geçirilmesi istendi. Karayollarının kamulaştırmayı yaparken yaşadığı sorun nedeniyle, bazı yerlerde çok dar bir alana özel borular döşemek zorunda kaldık. Müteahhit firmayla 650 bin TL. artı KDV ile “deplase sözleşmesi” yaptık. Hattın 3 bin metrelik kısmı yeniden yapıldı. Bütün bunlar işletme maliyetlerini artırıyor. Son depremde oluşan yarığın görüntülerini, ekipler çalışırken ben kendim çekip internet sitemize koydum. Hem boru kırılmış, hem de toprak seviyesi kaymış..

En fazla sorun TM-5’de (Orjan Sitesi ile Semiramis Plajı arasındaki terfi istasyonu) yaşanıyor. Suyun kullanım miktarı, sıcaklık, rüzgarın yönü, her şey kokuyu etkiliyor. Koku ölçümü çok zor. Kokuyu -maskelemeden- giderici kimyasallar kullandık, fanları yeniledik. Kışın daha geniş kapsamlı bir teknoloji satın alıp kullanacağız. Bunun için MUSKİ’nin Konacık’taki sistemini inceledim. Çünkü, orası da yerleşim yerinin ortasında ve koku şikayeti yok… TM-5’te çalışırken, örneğin pompanın montajını yaparken, suyu boşaltmamız lazım. Suyun az geldiği gece saatlerini kullanmak zorundayız. Tek vidanjörüm var, 13 metreküp su alıyor. Ruhsatlı 15 metreküptür. İşin çabuk bitmesi için vidanjörün suyu alıp hemen en üst kontrol bacasına boşaltması gerekirken, Jandarma’ya şikayet edip buna engel oldular, işimizi aksattılar. Vidanjör yolu uzatıp arıtmaya boşalttı.”

İçme suyunun kalitesi ve yüksek kireç neden?

Kendimi örnek vererek, musluk suyunu yemekte kullandığımı, ancak çay demleyemediğimi, ayrıca suyun çok kireçli olduğunu, son zamanlarda kireç miktarının arttığını belirtip, nedenini sordum? İşte yanıt:

“DSݸ Çamköy’deki su rezervlerinin seviye ve kalitesini izliyor. Bize de sonuçları bildirecek. Analizleri de biz yaptıracağız. MUSKİ üzerinden iletişimi sağlıyoruz. Buna göre bir farklılık olup olmadığı ortaya çıkacak. Güllük’teki su deposunun olduğu yer; içme suyu arıtma tesisinin kapı girişleri şifreli. Şifre kısıtlı sayıda, ilgili personelde var. Çevresindeki çitleri yükselttik. Ayrıca, elektronik güvenlik sistemiyle izleniyor…”

Arzu Alagün, konuştuğumuz konularda, önceden haber vermek koşuluyla Mahalle Meclisi’nin tesisleri gezebileceğini, yazışmaları, analiz sonuçlarını inceleyebileceğini belirtti ve “7900 abonemiz var. Eleştirilere açığız. Kendimizi revize edip, düzeltip, daha iyi hizmet vermek istiyoruz” dedi.

Kötü koku yayan terfi istasyonunda eylem

Aralarında sözleşen Mahalle Meclisi’nden ve Orjan sakinlerinden yaklaşık 30 kişi, 26 Ağustos Cumartesi sabahı, kötü koku yayan TM-5 terfi istasyonu önünde, tıbbi maskeler takarak eylem yaptılar. (Daha önce, akşamüzeri gittimizde pek algılamadığımız halde, o gün gerçekten berbat bir koku vardı ve maskesiz durmak mümkün değildi. )

Güllük Mahalle Meclisi Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı, Gazeteci Gülçin Erşen, toplananları bilgilendirmek için, önceki gün, Akfen A.Ş. İşletme Müdürü’nden bu konuda aldığı bilgileri aktardı. Yürütme Kurulu üyesi Faik Binici, ise Orjan sakinlerinin de görüşlerini içeren şu açıklamayı yaptı:

“Biz emekli insanlarız. Çoğumuz yaşlılık yıllarımızda havası temiz bir yerde, huzurla yaşayabilmek, tatil yapabilmek için bu evleri aldık. Ancak, koku nedeniyle misafirlerimizle balkonda oturup bir çay bile içemiyoruz. Pencerelerimizi kapalı tutmak zorunda kalıyoruz. Evlerimizi satıp başka yere de gidemeyiz. Zaten evlerin değeri de düştü. Bu kokuyu gideremiyorlarsa, bu terfi istasyonunun buradan kalkmasını istiyoruz. Gerekirse, daha geniş çaplı eylemler yaparız…”

(26 Ağustos 2017 / Güllük)