“Öğretmenler sizin oyuncağınız değildir”
ÖNDER Haber - Türk Eğitim-Sen Muğla Şube Başkanı Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsilcisi Mürsel Özata, ‘dershanelerin kapatılması’ gündemine ilişkin yazılı bir açıklama yaparak, "Şayet ortada Hükümetin bir hesaplaşması varsa, bunu…
Milas Önder Gazetesi
ÖNDER Haber -
Türk Eğitim-Sen Muğla Şube Başkanı Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsilcisi Mürsel Özata, ‘dershanelerin kapatılması’ gündemine ilişkin yazılı bir açıklama yaparak, "Şayet ortada Hükümetin bir hesaplaşması varsa, bunu dershaneler üzerinden gerçekleştirme girişimleri bu ülkenin geleceği olan çocuklarımıza büyük zarar verecektir" dedi.
Bakanlığın, dershaneleri kapatma konusunda harcadığı enerjiyi dershanelerde ve özel okullarda KPSS’yi kazanamadığı için neredeyse haftada 40-50 saat derse asgari ücret karşılığı girmek zorunda kalan öğretmenlerin özlük ve ekonomik haklarını iyileştirme konusunda harcaması gerektiğinin de belirtildiği açıklamada, dershanelerin kapatılması tartışmalarının, eğitimin sorunlarının çözümü anlamında bilimsel bir adıma tekabül etmediğine dikkat çekilerek "Eğitim dışı amaç ve sebeplerle dershaneleri kapatmak hem ahlaki, hem de vicdani değildir" vurgusunun yapıldığı açıklamada daha sonra -özetle- şu görüşlere yer verildi..
Yıllardan beri söylediğimiz gibi, sınav ve eleme olduğu sürece yarış da olacak; dolayısıyla öğrenciler takviye yöntemlere ihtiyaç duyacaktır. Ayrıca bu aşamada dershanelerin kapatılması, merdiven altı dershanecilik faaliyetlerine de zemin hazırlamakla eşdeğerdir.
Öte yandan, kamuoyuna yansıyan haberde en dikkat çekici noktalardan birisi, Bakanlığın hazırladığı çalışmada, "Aday öğretmenler, yazılı ve mülakat sonuçlarına göre alınır" şeklinde yeni bir hüküm getirileceği iddiasıdır. Anlaşılan o ki, hükümet, mülakat sistemini önce kapatılan dershanelerin öğretmenleri üzerinde denemeyi planlamaktadır. Dönüştürülen okullarda iş bulamayan öğretmenlerin devlette çalışabileceğinin ifade edilmesi de bunun en açık kanıtıdır. Bu öğretmenleri, mülakatla MEB kadrolarına almak hiçbir şekilde akıl ile açıklanacak bir uygulama değildir, tam bir izansızlıktır. Buradan MEB’in çok bilgili (!) yetkililerine soruyoruz: KPSS’ye yıllardır hazırlanan, büyük emek veren, geceli gündüzlü çalışan öğretmenlere ve onların ailelerine nasıl hesap vereceksiniz?
Dershane öğretmenlerinin mülakatla devlet okullarına atanması demek, önümüzdeki dönemde tüm öğretmenlerin mülakatla öğretmen olarak atanması anlamına da gelmektedir. Böyle bir mülakat olması halinde, dershane öğretmenleri arasından da yandaşların seçileceği aşikârdır. Böylece milli eğitimde yönetici atamaları ile birlikte başlayan, şube müdürlüğü ile devam edecek olan ‘torpil’ halkası öğretmenlere de mülakat getirilmesi ile tamamlanmış olacaktır.
Ülkeyi yönetenler ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı bilmelidir ki; burası muz cumhuriyeti değildir, bu ülkede orman kanunları geçmez. Amaç MEB’de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin değil, AKP’nin öğretmenlerini hâkim kılmak ise, AKP’nin ideolojilerini çocuklarımızın beynine nakşeden öğretmenler ise, bu asla gerçekleşmeyecektir.
KPSS ve alan sınavından yüksek puan almasına rağmen, şaibeli komisyonlar tarafından düşük puanlar verilen öğretmenlerin ahını nasıl görmezden gelirsiniz? Din, iman diyerek, kul hakkı yiyen uygulamaları nasıl meşru görebilirsiniz? Öğretmenlik mesleğinin kaybettiği itibarını artırmak yerine, öğretmenlik mesleğini nasıl yerin dibine sokabilirsiniz? Öğretmenlik bu kadar ucuz bir meslek midir? Öğretmenler sizin oyuncağınız değildir.
Herkes bilmelidir ki; gerek dershane öğretmenleri gerekse diğer öğretmen atamalarında yazılı sınav dışında hiçbir uygulamayı kabul etmiyoruz. Başta Hükümet olmak üzere, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve MEB Müsteşarı Yusuf Tekin’e çağrımız, bu tür bir maceradan uzak durmalarıdır. Torpille okul müdürü, şube müdürü atamanız size yetmedi de, şimdi de öğretmenleri mi torpille atayacaksınız? Milletimizin bu ahlaksızlığa, göz yumacağını, sessiz kalacağını hiç kimse düşünmemelidir.
Öğretmenlerimizin mülakatla kirletilmesine asla göz yummayacağız. Şayet sözlü sınav getirilirse, Türkiye’nin her noktasında çok büyük eylemler yaparız; Hükümetin bu anlayışını milletimizin her ferdine anlatırız. Böyle bir uygulama, alçaklıkla eş değer bir uygulama olacaktır.
Şu da bilinmelidir ki; Siyasi ihtirasla değil ilmi, pedagojik gerekçelerle dershane konusu tartışılmalıdır. Eğitim-öğretim problemleri siyasi değerlendirmelerle değil, bilimsel kriterlerle yapılmalıdır. Dershaneler, ister kabul edin ister etmeyin aileler tarafından daha fazla anlam yüklenen, kısa zamanda çok soru çözme, test tekniği kazandıran aynı zamanda öğrenci takip sistemi ve kariyer planlama rolü üstlenen kurumlar olarak görülmektedirler. Hatta bazı okullarda rehber hizmeti yokken dershanelerde bu hizmet zorunlu olarak verilmektedir.
Hulasa; talep olduğu sürece arz olacaktır. Kapattık demekle dershaneler kapatılamaz sadece adını ve yapısını değiştirebilirsiniz ama asla yok edemezsiniz. Seçme sınavı yaptığınız sürece dershane ihtiyacı olacaktır. Eğer Milli Eğitim bakanlığı ortaöğretim ve yüksek öğretime geçişlerde sınavın olmadığı bir kriter getirmeyi başarırsa dershaneler kendiliğinden ortadan kalkacak veya sizin dediğiniz gibi özel okullara ve açık liselere dönüşecektir. Unutulmamalıdır ki; insanın fıtratı baskıya aykırıdır, bu tutum da demokrasi ile bağdaşmaz.
Bakanlığın, dershaneleri kapatma konusunda harcadığı enerjiyi dershanelerde ve özel okullarda KPSS’yi kazanamadığı için neredeyse haftada 40-50 saat derse asgari ücret karşılığı girmek zorunda kalan öğretmenlerin özlük ve ekonomik haklarını iyileştirme konusunda harcaması gerektiği kanaatindeyim.