“Şu an, bir ‘devlet krizi’ yaşanıyor”
Sedat Atay / Eğitimci -
Milas Önder Gazetesi
Sedat Atay / Eğitimci - msedatatay@gmail.com
Bu başlık bana ait değil. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ait. 25 Aralık 2013 günü CNN Türk’te yayınlanan, Ahmet Hakan’ın ‘Tarafsız Bölge’ programında söyledi. Doğrudur. Ülkemiz AKP’nin iktidara geldiği günden beri giderek artan oranda devlet teamüllerinden uzaklaşmaya ve tek adam iktidarına doğru gidiyor. Bu süreç iki ayakta taban buluyor; Birincisi, cahil ve dindar kesim, ikincisi ise çıkarcılar ordusu.
Fakat biliniyordu ki, bu sonsuza değin böyle gidemez. AKP ve özellikle RTE güç kazandıkça kendilerini iktidara taşıyan müttefiklerinden uzaklaşmaya başladılar. Önce saf liboşlar elendi. Yasalarda yapılan değişikliklerle, Üniversiteler YÖK ve Cumhurbaşkanının atamaları ile kontrol altına alındı. Ardından yandaş gazeteler yaratılarak, gazete patronları üzerinde baskılar kurularak medya susturulmaya çalışıldı. AKP, en büyük ortağı FT ekibi ile birlikte kamu vicdanında netleşmemiş operasyonlarla ordu hizaya getirildi. Sonuçta küçücük bir gemiyi bile denize indirirken deviren ve on canın kaybına neden olan bir deniz gücüne indirgendi.
AKP iktidarı boyunca, üniversite, polis, yargı ve eğitim başta olmak üzere devletin içinde süratle çoğalan FT yanlıları, son HSYK seçimlerinde blok oy kullanarak güçlerini ortaya koyunca, baştan beri belli badireleri aşabilmek için AKP’nin göz yumduğu FT yanlılarını tasfiye etmek istedi. Bu konuda Mavi Marmara ve Oslo görüşmeleri ile zirve yapan AKP-FT çatlağı, dershanelerin kapatılmak istenmesi ile alevlendi.
AKP’ye gelene kadar 1970 yılından beri FT kimlerle işbirliği yapmadı ki; bu konuda çok deneyimi olan FT yandaşları. Davulu birilerinin omuzuna verir kendisi sürekli tokmağı elinde tutar. Davulu taşıyan sızlanırsa yeni davul taşıyıcıyı müttefikleri marifeti ile bulur ve yoluna devam eder. AKP, FT yandaşlarına hafif gelir. Çünkü yılların deneyimi ile ortaklık yaptıklarının zaaf ve açıklarını sürekli belgeler, yeri ve zamanı geldiğinde de kullanır.
AKP, baştan beri yasaları çıkarlarına göre değiştirerek yol alıyor. Zamanında Turgut Özal’ın MEŞHUR ’ANAYASAYI BİR KEZ DE BİZ DELSEK NE OLUR’ dediği gibi. Yargıyı ve polisi FT’ye kaptırması, AKP ve RTE’yi, FT’yi zayıflatmaya, hatta olabiliyorsa bitirme operasyonuna itti. Zamanlama doğru muydu? Tartışılır. Yerel seçimlerden sonra olabilir miydi? Fakat AKP ve RTE, FT yandaşlarının altlarındaki halıyı çekmekte olduklarını da gördüler.
Bu verilerin sonrasında ‘17 Aralık depremi’ gündeme geldi. AKP bu savaştan en az yara ile kurtulmaya çalışıyor. Ama karşısındakiler, deneyimli ve hazırlıklı. Fakat bir gerçek daha var ki; AKP ve RTE bayatlamış yemek gibi artık kokusu komşulardan bile duyuluyor. Doğal olarak yıllarını çıkar ilişkisi üzerine kurmuş olan FT yandaşlarının ahde vefası yoktur.
AKP ve RTE, durumu kurtarabilmek için üst mahkemelerden döneceğini bile bile, yasalara aykırı yönetmelik değişikliği yapıyor. Kısa vadeyi kurtarabilmek için. Bu arada herkese bağırıp çağırıyor. Fakat batan gemi misali, bir yeri tıkasan bir başka yer patlıyor. Kabine değişikliği ne kadar çare olur? Bunu da zaman gösterecek.
Bu süreç içinde CHP, iç dinamiklerinin çatışması içinde yerel seçime hazırlanıyor. Meclis aritmetiği de belli. Yerel seçimde alınacak sonuçlara göre erken bir genel seçim kaçınılmaz görünüyor. Bu verilerin ışığında, CHP Genel Başkanının, bazı duygusal küçük burjuvaların, ‘AKP gitsin’ çığlığı yerine sorumlu, tutarlı ve soğukkanlı yaklaşımlar sergilemesi, devlet ciddiyetidir.
Gelişmeleri herkesin dikkatli izlemesi gerekir. Sonu belli olmayan anti demokratik çözümleri ülkemiz kezlerce yaşadı. GÜN ’DEVLET KRİZİNDEN EN AZ ZARARLA ÇIKMA GÜNÜDÜR. Sorumsuz AKP, her türlü çılgınlığı yapabilir.
(26.12.2013)