‘Tarım Ekonomisi Bölümü’ üzerine bir anı
Prof
Milas Önder Gazetesi
Prof. Dr. Ayhan ÇIKI
E. Ü. Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, eğitime 1976’da başladı. Doğaldır ki, bölüm için epey ön hazırlıklar yapıldı. Ben, bölümün açılması, ders programlarının hazırlanmasına çeşitli aşamalarda katıldım.
Aslında o sıralarda Türkiye’de en çok tartışılan konulardan biri, "Ziraat fakültelerinde Tarım Ekonomisi Bölümü olsun mu, olmasın mı"ydı. Bu konu sık sık gündeme gelmekteydi. Hatta zaman zaman Tarım Ekonomisi Bölümünün iktisat fakültelerine bağlanmasını da önerenler vardı.
Oysa tarımın kendine has bir özelliği vardır. Herkes sanır ki tarımsal üretim, sanayideki gibi belirli süreçlerden geçerek oluşur. Oysa tarımsal üretimin en temel özelliği, aile ile iç içe olmasıdır. Yani bir tarım işletmesi ile aile iç içeliği vardır.
Yani ekonomik birim işletme ile, sosyolojik birim aile bir aradadır. Bu en gelişmiş ülkelerde de böyledir. (Nitekim Birleşmiş Milletler Örgütü bu konunun önemini vurgulamak için 2014 yılını "Uluslararası Aile Tarımı Yılı" olarak ilan etmiştir.)
O nedenle tarım ekonomisi, bir sanayi ekonomisi gibi, bir kapitalist işletme ekonomisi gibi olamamıştır tarihi süreç içinde. Olamadığı için de tarımın kendine has bir ekonomisi, bir özelliği vardır. Bu anlayış doğrultusunda eğitim programlarını, ders içeriklerini hazırladık.
Tarım eğitimi nasıl olmalı? Tarım ekonomisi eğitimi nasıl olmalı? soruları çok tartışıldı.
Tabii burada en önemli özellik, tarımın teknik boyutuyla, sosyo-ekonomik boyutunu bir bütünlük içinde düşünmek gerekiyordu. O nedenle tarım ekonomisi eğitim programı, tarımı teknik, ekonomik ve sosyal boyutu içinde ele almalıydı.
Özetle, tarım ekonomisi eğitimi içine, hem teknik bilgiler, hem de ekonomi ve sosyal bilgiler dahil edilmeliydi.
O nedenle tarım ekonomisi eğitimi, oldukça karmaşık bir programa sahip olacaktı.
Bir taraftan tarım tekniklerini öğreteceksiniz, diğer yandan ekonomiyi ve kırsal kesimin sosyal yapısını öğrencilere vereceksiniz.
Bu karmaşıklığa rağmen, sanırım güzel bir eğitim programı çıktı ortaya. Bugün sanırım bu eğitim programı oldukça yerine oturdu.
Burada küçük bir anımı aktarmak istiyorum:
Sanırım 1990’lı yılların ilk yarısı… Prof. Dr. Refet Saygılı rektör seçilmişti. Ben sağlık sorunlarımla uğraşırken, bölüm arkadaşlarım rektöre kutlama ziyaretine gitmişler. Ben de sonradan gelerek ziyarete dahil oldum.
Baktım, bu konu konuşuluyor: "Tarım Ekonomisi Bölümü devam etsin mi , etmesin mi?"
Rektör Bey, "Ziraat Fakültesi’nde tarım ekonomisinin işi ne? Onu İktisat Fakültesi’nin bir bölümü haline getirelim. Orada devam etsin" gibi sözler söylüyor.
Ben sonradan geldiğim için konuyu birdenbire kavrayamamıştım. Arkadaşlar da fazla bir şey söylemeden rektör beyi dinliyorlar. Çünkü o sıralarda Rektör Beyin bir kararıyla Tarım Ekonomisi Bölümü Ziraat fakültesinden uçup gidebilir…
Bir şeyler söylemem gerektiğini düşündüm ve şunları söylediğimi anımsıyorum:
- "Sayın Hocam!... Söyledikleriniz mantıken doğru olabilir… Ama bu Amerikalı, bu Fransız, bu İngilizler …çok mu aptallar ki Ziraat Fakültelerinde Tarım Ekonomisi Bölümü kurmuşlar?… Şimdi bazı kişiler , "Türkiye’de tarım ekonomisi bölümüne ne gerek var diyorlar ?"
- "Hocam , bence tarım ekonomisi ne biliyor musunuz? Hakkari’deki bir dağın tepesindeki insanla, oradaki doğayı, iklimi, otu, çalıyı, bitkiyi, vb… bir sığırın, bir keçinin, vb… etine, sütüne dönüştürüp metropol kentlerdeki insanın önüne nasıl getirilebileceğinin ekonomik yapısını araştırmaktır. Ve ülke coğrafyasının her yanına dağılmış, adına köylü, çiftçi denilen insanların, başta aile emeği olmak üzere, elindeki üretim kaynaklarını ürüne, gelire dönüştürebilme mekanizmasını öğretmektir. Bunu iktisat fakültelerinde verilen derslerle gerçekleştiremeyiz. Olaya bu mantık çerçevesinden bakılmazsa, kısa bir dönem sonrasında tarımsal üretimin kaybolduğuna tanık oluruz …"
- "Kapitalist ekonomi her şeyi kâra göre ayarlar. Tarım kâr getirmez. Tarım yapan insanların çoğunda sadece işgücü geliri vardır. O bakımdan tarımın ekonomisi farklıdır. Orada sermayenin kârlılığından çok, emeğin getirisini araştırırsınız. Emeğini karşılayabiliyorsa adam üretimini yapar. Bunları bilmek, öğretmek zorundayız." …