“Tehlikenin farkında mısınız!?”
ÖNDER Haber / A. Coşkun EFENDİOĞLU -
Hükümetin, bazı meslek odalarının kurumsal isimlerindeki ‘Türk’, ‘Türkiye’ ibarelerini kaldırma girişimi sonrası oluşan tepkilerin bir parçası olarak dün Ankara’da buluşan ve aralarında Milas’tan, Muğla’dan avukatların da bulunduğu 1000’in üzerinde Avukat tarafından imzalanan bir ‘Ortak Açıklama’ yayınlandı.
Açıklama şöyle …
Barolar ‘sivil toplum örgütü’ değil ‘savunma örgütü’dür!
Mevcut OKHK Rejimi’nde, en temel insan haklarından olan adil yargılanma ve özellikle savunma hakkının kullanılamaz hâle geldiği, yargı bağımsızlığının çiğnendiği adliye koridorlarında, mahkeme salonlarında, kamuoyunda dile getirilirken bu defa; “savunmanın örgütleri olan Türkiye Barolar Birliği ve baroları” hedef alan konuşmaları endişeyle izliyoruz. Gerek yapılan düzenlemeler, gerekse yürütülen soruşturmalarla savunmanın fiili olarak etkisizleştirilmeye, avukatların kriminalize edilmeye çalışıldığı bir ortamda; yürütme yetkililerinden duyduğumuz ifadelerin, 50 yaşına henüz girmek üzere olan Avukatlık Kanunumuzun, tarihi geçmişinin ve savunmanın toplumsal işlevinin demokratik hukuk devleti için önemini göz ardı ettiğini görmekteyiz.
Savunma örgütleri olan barolar ve sivil toplum örgütleri birbirine karıştırılmaktadır. TBB’nin ve baroların bölünmesi, her siyasi grubun kendi barosunu kurması, baro levhasına yazılma zorunluluğunun kaldırılması gibi sözcükler ortalarda dolaşmaktadır.
Hatırlatıyoruz; TBB’yi ve baroları siyasi görüşlere, gruplanmalara göre bölmek, avukatların baro levhasına yazılma zorunluluğunu kaldırmak; avukatlık mesleğine kabul, nakil, meslekten çıkarma işlerinin Adalet Bakanlığı’nın inisiyatifine geçmesi ve savunmanın zaman içinde bakanlık emrine sokulmasıyla sonuçlanır. Böyle bir müdahale her iktidara kendi hukukçularını avukat yapmaya, beğenmediği avukatları meslekten çıkarmaya, iktidara gelen her siyasi partinin hasım olarak gördüğü avukatlara aynı yöntemi uygulamaya kadar uzanabilecek bir süreci harekete geçirecektir.
Baroların bölünmesi, her siyasi görüşün kendi barosunu kurması; savunmanın müşterek sorunlarının tespitini imkânsız hâle getirecek, savunma örgütünün bağımsızlığını ortadan kaldıracaktır. Baroların tıpkı Orta Çağ’da olduğu gibi loncalara ayrılmasına, savunma alanının loncaların mücadele alanı hâline dönüşmesine yol açacaktır. Tekrar altını çizmek istiyoruz: Avukatlık Kanunu’nun 1. ve 76. maddelerine göre TBB ve barolar “savunma örgütü”dür. Sivil toplum örgütü değildir.
Hatırlatıyoruz!
Ülkemizde sivil toplum örgütü niteliğini taşıyan yüzlerce hukuk kurumu, platformu zaten faaliyet göstermektedir. Barolar ayrıca Anayasa’nın 135. maddesine göre savunma “meslek örgütü”, Avukatlık Kanunu 76. maddesine göre “hukuk kurumu”, Anayasa’nın 135. maddesine göre ise “siyasi baskı grubu” olarak demokratik hayatın vazgeçilmez kurumları arasında sayılmıştır. Anayasa’nın 135. maddesi ve Avukatlık Kanunu’nun 1., 97. ve 123. maddeleriyle baroların ve TBB’nin tüm otoritelere karşı bağımsızlığı teminat altına alınmıştır.
Barolar, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı korumakta, avukatların yargı örgütü içindeki işlevini geliştirmekte, yargının genel sorunlarını takip etmektedir. Barolar ayrıca meslek disiplin ve ahlakını koruyarak, adli yardım müessesesini ve CMK avukatlığını yöneterek adil yargılanma hakkına uyulup uyulmadığını denetlemede ciddi görevler üstlenmiştir.
Barolar, savunma örgütü olarak, avukatlık stajı eğitiminin verilmesi, avukatların mesleğe kabulü, mesleki dayanışmanın geliştirilmesi, mesleğin ortak ihtiyaçlarının tespit edilmesi amacıyla çok ciddi görevler yürütmektedir. Hatırlatıyoruz, barolar uluslararası belgelerle güvence altına alınmış, kaynağını Anayasa’dan alan ve kanunla kurulmuş evrensel savunma örgütleridir. Barolar ve TBB; Avukatlık Kanunu’nun 76., 95., 110. maddeleri uyarınca hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunma ve koruma görevi ile yükümlendirilmiştir. TBB ve barolar, üyelerinin katkılarıyla yardım sandıkları, sağlık sigortaları gibi ciddi fonlar oluşturup meslektaşlarına çeşitli hizmetler sunmaktadır.
Baroların parçalanması bu konudaki kazanılmış hakların da gayrimeşru biçimde gasp edilmesine neden olacak, yerleşmiş kurumları işlevsiz hâle getirecek, on binlerce avukatı mağdur edecektir. Unutulmamalıdır ki, darbe ve olağanüstü rejim süreçlerinde hakları çiğnenen mağdur insanlara kucak açan; onları her türlü zorluğa göğüs gererek ve her koşulda savunma haklarından yararlandırmaya çalışanlar, onların adil yargılanma hakkını savunanlar; öncelikle avukatlar, barolar ve TBB olmuştur. Üstelik avukatlar bu görevi, barolarının asker çizmeleri ile çiğnendiği, mühürlendiği, baro başkanlarının tutuklandığı günlerde bile yerine getirmekten kaçınmamışlardır. Avukatlık Kanunu’na yapılacak müdahalenin; “demokratik hukuk devleti” için, “insan hakları” için mücadele eden avukatların bugüne kadar savunma alanında sağladığı kazanımları, tüm örgütsel pratiği, mücadele hafızasını yok etmeye yönelik olacağını biliyoruz.
Herkesi, avukatlık/savunma mesleğinin tarihine, pratiğine, hafızasına sahip çıkmaya davet ediyoruz!
Savunma mesleğiyle ilgili tarafı olduğumuz uluslararası dokümanlar; BM / Havana - Avukatlığın Rolüne Dair Temel Prensipler, Avrupa Konseyi Avukatlık Mesleğinin İcrasındaki Özgürlükler Hakkında 9 Numaralı Tavsiye Kararı, AB Meslek Kuralları, Uluslararası Avukatlar Birliği Morelia Şartı, 21. Yüzyılda Avukatlık Meslek Kurallarına Dair Turin İlkeleri; Avukatların ve Meslek Örgütlerinin Bağımsızlığının Korunması, Devletin Uygunsuz Müdahale Yasağı, Baskıya Maruz Kalmama, Meslek Örgütleri Kurma ve Görevi Müdahalesiz Yapma haklarını koruma altına almıştır.
Hatırlatıyoruz, bu haklara yapılacak müdahale, bu kurumlar nezdinde, ülkemizde adil yargılanma hakkının ve savunma hakkının kurumsal olarak ihlal edildiği ülke olduğu iddia ve tartışmalarına bir yenisini eklemekten başka bir işe yaramayacaktır.
Savunma örgütlerinin parçalanması, bu örgütlerin iktidara tabi örgütler hâline dönüştürülmesi, tabi olmayanların ise dışlanması demokratik hukuk devleti ve avukatlığın bağımsızlığı açısından kabul edilebilir bir düşünce değildir.
Tüm avukatları, tüm baroları, TBB’yi ve herkesi, savunma alanında elde edilmiş kazanılmış hakları ortadan kaldıracak bu gelişmelere karşı; avukatlık/savunma mesleğinin tarihine, pratiğine, hafızasına sahip çıkmaya davet ediyoruz.