“Yasımızı türkülerle tutuyoruz”
Gülçin ERŞEN Güllük Alevi Kültür Derneği'nde 2 Temmuz 2015 Perşembe akşamı, 22 yıl önce Sivas Madımak Oteli'ndeki katliamda yanarak can veren 35 "Şehit" için anma etkinliği düzenlendi
Milas Önder Gazetesi
Gülçin ERŞEN
Güllük Alevi Kültür Derneği'nde 2 Temmuz 2015 Perşembe akşamı, 22 yıl önce Sivas Madımak Oteli'ndeki katliamda yanarak can veren 35 "Şehit" için anma etkinliği düzenlendi. Güllük'ün içinden ve dışından, yurtdışından, Alevi olan olmayan, onlarca kişinin ve Güllük'ten sorumlu Milas Belediye Başkan Yardımcısı Zeynep Mat'ın da katıldığı etkinlikte, öncelikle uzun zamandır birbirini görmeyen "canlar" kavuşma, görüşme, söyleşme olanağı buldular.
Etkinliğin açış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Murteza Eryılmaz, "Kerbela'dan beri egemen güçlerin, kendilerine karşı duranları, bir şekilde canlarına kastedip ortadan kaldırarak, bir kaos ortamı yaratıp güçlerini koruduklarını, Kahramanmaraş ve Çorum'dan sonra, Madımak'ta da bunun denendiğini" söyledi.
"Özgürlük için savaşıp Hakk'a yürüyen tüm şehitlerimizi unutmadık ve unutturmayacağız" diyen Eryılmaz, konuşmasını Aziz Nesin'in aşağıdaki dizeleriyle sonlandırdı:
Utanıyorum Şehidim,
Utanıyorum,
Yemekten,
İçmekten,
Senin annen ağlarken
Gülmekten utanıyorum!
Sanma ki;
Unutuyor,
Unutturuyoruz.
Unutanları barındırmaktan
utanıyorum.
Sen; vatan için bizim için
şehit olurken,
Seni görmezden
gelenlerden utanıyorum."
Bir dakikalık saygı duruşu sırasında Sivas şehitlerinin adını tek tek okuyan Ankara Hacıbektaş Veli Eğitim Kültür Derneği yöneticilerinden Canan Atlıhan, kısa bir konuşma da yaptı. Atlıhan, konuşmasına, Grup Yorum'un Sivas Katliamı anısına bestelediği aşağıdaki dizelerle başladı:
Gün tutuşur canım gece
tutuşur
Zindanlarda tutsak canlar
tutuşur
Gülüm toprak olur yele
karışır
Yürür gelir canlar yollar
tutuşur
_
Sivas ellerinde sazım
tutuşur
Söz tutuşur canım türkü
tutuşur
Teller bizi söyler diller
yarışır
Özgürlüğü yazan kalem
tutuşur
_
Canlar can olur da eller
tutuşur
Dost evinde canım sevda
tutuşur
Pir Sultanlar ölmez binler
yetişir
Akar gelir canlar tarih
tutuşur
_
Atlıhan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yıl 1993 Pirsultan Anma Etkinlikleri; sazıyla, sözüyle, semahıyla, sevgisiyle Sivas'a geldiler. Aynı Sivas sokaklarında şeriat çığlıkları yükseliyordu.
35 can, 35 güzel insan (2'si otel çalışanı) Madımak Oteli'nde tüm insanların, devletin gözü önünde diri diri ateşe verildi. İnsanlık yok sayıldı. Olay öncesi bu katliamın olacağının bilinmesine rağmen hükümet yetkilileri kıllarını bile kımıldatmadı.... İçeride canlar türkülerle, şiirlerle, saçlarını tarayarak, umutla kurtarılmayı beklediler, ama nafile. Kerbela’da olmayan su, Sivas Madımak'ın ateşini söndürmek için de bulunamadı! Yıllar süren dava sürecinde failler Meclis'e milletvekili olarak girdi; aramalarda bulunamayan failler malum belediyelerde işçi, memur olarak çalışıyordu. Yani failler devlet eliyle ödüllendirildi. Dönemin başbakanı davanın sonuçlandığını, "Milletimize hayırlı olsun" diyerek duyurdu.
Alevi - Kızılbaş - Bektaşi yolu binlerce yıldır yakılma, sürülme, asimilasyon ve her türlü baskıya rağmen dimdik ayaktadır. Kerbela’da başlayarak yakın geçmişte Maraş, Çorum, Sivas, Gazi ve Gezi, bugün yaratılan İŞİT, yolumuzu engelleyemeyecektir."
En son söz alan Alevi Dedesi Kasım Erdoğan da özetle şunları söyledi:
"Güllük Alevi Kültür Derneği'nin, herkesin sevgi, saygıyla, birbirlerini incitmeden görüşlerini özgürce tartışabilecekleri bir ortam olmasına çalışıyoruz... Biz Aleviler Türkiye'de yaşayan bütün inanç topluluklarına saygılıyız, 72 milletle dostuz. Bizim düşman olarak gördüklerimiz; katlimize ferman verenlerdir... Bizler çocuklarımıza lekesiz, kansız bir tarih bırakacağız... 2 Temmuz 1993'te canlarımızı yakanlar, insanlık suçu işlemişlerdir. 12 yaşındaki Koray Kaya, şiirini okuduktan sonra katliamı çok önceden planlamış gerici yobazlarca yakıldı. 13 yaşındaki Berkin Elvan'ı da katlederek, sokaklarda yuhalattılar. İşte bu yobazlara hiçbir sevgimiz, saygımız olmadığını vurguluyoruz. Sivas Madımak Katliamı, 'Evrensel Hukuk'un tanımına göre de insanlık suçudur. Hakimler, bunu ve verdikleri 'Zaman Aşımı' kararının evrensel hukukla bağdaşmadığını biliyorlardı... Katliamı yapanları, göz yumanları lanetle kınıyoruz. Geleceğe umutla, tüm canlarımıza sevgi ve saygıyla bakıyoruz."
Dilek fenerleri uçuruldu
Konuşmaların ardından, dernek binası önünde toplanan bazı üyeler, dilek fenerlerini yakarak, barış ve sevgi dilekleriyle uçurdular.
Şiirler, deyişler ve türkülerle süren etkinliğe önce Mehmet Kaplan, sazı ve sesiyle eşlik etti. Sonlara doğru da Gamze - Hakan Yurdakulol çifti müzikleriyle katılımcılara duygu yüklü anlar yaşattılar. Solist Gamze Yurdakulol, "Olay olduktan sonra, biz Kızılay'da yürümek istedik. Yürütmediler, yasımızı tutturmadılar. Yasımızı türkülerle tutuyoruz biz de" dedi.
Gece geç saatlere kadar süren etkinlikten sonra, 10 - 15 kişi deniz kıyısındaki kafelerden birine oturduk. Kimimiz kahve, soda, bazılarımız rakı, bira yudumlayarak saatlerce söyleştik. Oruç tutanlarmız vardı; "Sahur hazırlığı için kalkalım" dedik. Topluluk, iyi dileklerle vedalaşarak evlerine dağıldı. İşte, şeytana, Yezid'e, yobaza verilebilecek en güzel karşılıklardan biri de buydu.
(3 Temmuz 2015 / Güllük)