81. yıldönümünde ‘Kadın Hakları’?!..
Oktay ÇAYIRLI - 5 Aralık Kadın Hakları Günü dolayısıyla, Milas Kent Konseyi Kadın Meclisi tarafından ilçemizde basın açıklaması ve yürüyüş gerçekleştirildi… Milas Kent Konseyi Kadın Meclisi üyeleri tarafından 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü dolayısıyla Cumartesi günü saat 13’te Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması gerçekleştirildi

Oktay ÇAYIRLI -
5 Aralık Kadın Hakları Günü dolayısıyla, Milas Kent Konseyi Kadın Meclisi tarafından ilçemizde basın açıklaması ve yürüyüş gerçekleştirildi…
Milas Kent Konseyi Kadın Meclisi üyeleri tarafından 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü dolayısıyla Cumartesi günü saat 13’te Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.
Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Pembe Sarı tarafından okunan açıklamada şu ifadelere yer verildi.
“Dünyadaki bütün kadınlarımız adına, ama en önemlisi de Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiği gündür.
Osmanlı döneminde kadınlarımız mirastan faydalanamıyor, nüfus sayımında bile sayılmıyorlardı. Birey olma hakları dahi yoktu. Günümüzde de halen kız çocuklarının okutulmadığı bir dönemde, kadın ve kız çocuklarının aile içinde fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalması toplumun kadına olan bakış açısının bir göstergesidir.
Kadına yönelik şiddet, ihlal edilen en büyük kadın haklarından biridir. Kadına yönelik şiddet; Birleşmiş Milletler (BM) genel meclisi tarafından 1993 yılında kabul edilen ‘Kadına yönelik şiddetin yok edilmesi’ bildirgesinde cinsiyete dayalı olarak gerçekleşen, kadınlarda, fiziksel, cinsel, psikolojik, herhangi bir zarar ve üzüntü sonucunda ortaya konulan özel ve kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış, tehdit, baskı ve özgürlüğün engellenmesi olarak tanımlanmaktadır.
Kadına sadece bir eş ve bir anne misyonu yüklemek, kadını siyasi ve sosyal hayattan dışlamaktır. Anayasanın 10. Maddesi der ki: ‘Kadın ve Erkek eşittir’.
Dünyada ilk defa 1906 yılında Finlandiya kadına seçme ve seçilme hakkı vermiş ve 19 kadın meclise girmiştir. Şu an Avrupa Birliği üyesi olan Fransa ve İtalya, kadına bu hakkı 1946 yılında, medeniyetin beşiği sayılan İsviçre ise 1971 yılında kadına seçme ve seçilme hakkı vermiştir. Türk kadını ise 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme hakkı 1933 yılında çıkarılan Köy Kanunu ile Kadınlarımıza muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkı, 5 Aralık 1934 yılında yapılan anayasa değişikliği ile milletvekili seçme ve seçilme hakkını birçok ülkeden önce almıştır. 8 Şubat 1935 yılında yapılan ilk genel seçimde 17 kadın meclise girmiştir. Günümüzde mecliste 82 kadın milletvekilimiz bulunmaktadır. Ancak bu sayının 100 - 150 milletvekiline çıkmasını umut etmekteyiz.
Siyasal alanda olduğu kadar sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda da kadının ön planda olması gerektiğini düşünmekteyiz. Kadın her alanda etkili ve aktif olmalıdır. Ancak bu şekilde daha çağdaş, daha ferah, daha özgür ve demokratik bir ülke olabiliriz.
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı vererek Türk kadınının medeniyet yolunda ilerlemesini sağlayan Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve minnetle anıyoruz.”
Kısa bir yürüyüş
Etkinliğe katılan kadınlar daha sonra bisikletler eşliğinde Atapark’tan başlayıp Atapark’ta sona eren kısa bir yürüyüş gerçekleştirdiler.
Yazılı açıklamalar ...
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü dolayısıyla gazetemize iletilen yazılı açıklamalar ise şöyle:
CHP Milas İlçe Kadın
Kolları Başkanlığı adına
Berrin Naz
Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimlerinden biridir.
1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde Muhtar olma, ihtiyar meclisine seçilme hakları 05.12.1934’te Anayasaya ve seçim kanununda yapılan yasa değişikliği ile tanındı. Kadınların kendi kaderi ile birlikte ülke kaderinde de söz sahibi olabilmelerinin yolu siyaset yapmaktan geçer. Kadınların erkekler ile eşit toplumsal varlıklar olarak toplum içinde yerlerini almaları bir uygarlık aşamasıdır ve Atatürk Devrimlerinin en önde gelenlerindendir. Türk kadınları erkeklerin bulunduğu her yerde uyanık ve etkin olmalıdırlar.
Türk kadını kendisine sunulan hakları kurtuluş savaşındaki başarısını ve gücünü unutmuştur. Dikkati başka yerlere çekilerek pasif hale getirilen Türk kadını haklarına, hürriyetine, vatanına bayrağına, ülkesinin, geleceğine, kültürüne, temel değerlerine kendisine sunulan yasal haklarına ve Atatürk’e sahip çıkmalıdır.
Kadın, toplumsal kalkınma sürecinin temel taşlarından birisidir. Ailede demokrasi olmadan, toplumda da demokrasi olmayacaktır. Atatürk, Türk kadınına bu hakkı birçok Avrupa ülkesinden önce vermiştir. Atatürk’ün biz Türk kadınına verdiği seçme ve seçilme hakkımıza sahip çıkmak zorunda olduğumuz bugünlerde Büyük Önderimizin anısı önünde bir kez daha saygı ve minnetle eğiliyorum.
MHP Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan
Bugün Türk Kadınına Seçme ve Seçilme hakkının verilişinin 81. yıldönümü. Yani 81 yıl önce bugün, demokrasi tarihimiz açısından önemli bir eşik aşılmış ve Türk kadınına hak ettiği değerin bir nişanesi olarak seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Bu hakkın verilmesi aynı zamanda dünyanın neresinde olursa olsun “hor” görülen kadınlara da bir ışık olmuştur. Dolayısıyla dünyada demokrasi bilincinin gelişmesi açısından da bu karar oldukça önemli bir yere sahiptir.
Öyle ki bugün “demokrasi” ve “insan hakları” dendiği zaman mangalda kül bırakmayan birçok “medeni” ülke o günlerde kadınlara ikinci sınıf hatta üçüncü sınıf insan muamelesi yapıyordu. Bu karar Türk kadınına duyulan güvenin ve verilen değerin bir nişanesi olarak karşımıza çıksa da aslında dünyadaki kadınlar için de bir umut kaynağı olmuştur. İşin aslı; kimi zaman Tomris Kaan, kimi zaman Süyün Bike Han, kimi zaman da Dilşad Hatun olarak karşımıza çıkan yüksek vasıflı Türk kadını 5 Aralık 1934 yılında modern dünyanın tam anlamıyla bir parçası haline gelmiştir. Türk tarihine adını altın harflerle yazdıran Türk kadını insanlık aleminin geleceğinde de söz sahibi olmaya talip olmuştur.
Açıkça ifade etmek isterim ki; kahraman ecdadımızın kadınlarımıza verdiği değer, duyduğu güven ve gösterdiği hassasiyet bugün de bizler için ders niteliği taşımaktadır. Bu değer, güven ve hassasiyet aynı zaman da bizim için en büyük referans kaynağıdır. Aslında resmi manada olmasa da kurtuluş mücadelesi gibi kutlu bir yürüyüşün kahramanı kadınlarımız bu temsil hakkını her zaman kendisinde görmüş ve bu hakkın gereğini Anadolu’yu Türk Milletinin yurdu haline getirirken de eksiksiz bir şekilde yerine getirmiştir.
Ancak; bugün görüyoruz ki Türk kadınına seçme seçilme hakkının verilmesi bir milat olsa da kadınlarımızın sorunları gün geçtikçe çığ gibi büyümekte ve çözüm beklemektedir. Neredeyse her gün cinayete kurban giden kadınlarımızı görmezden gelmek, kadına yönelik psikolojik ve fiziki şiddeti yok saymak haysiyetsizlikten başka bir şey değildir. Diliyorum ki, destanlaşan Türk kadını hak ettiği yere ulaşır. Umuyorum ki Türk toplumu kadını el üstünde tutan ecdadını daha fazla hatırlar ve kadına hak ettiği değeri verir.
Bu vesileyle Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 81. yıldönümünde bütün hanımefendileri tebrik ediyor; bu hakkı veren aziz devlet adamlarımızı da rahmet ve minnetle anıyorum.





