Akbelen Direnişi’nin üçüncü yılı Karadam’da kutlandı..
Milas’a bağlı İkizköy’deki Akbelen ormanlarını korumak için beş yıldır mücadele veren, üç yıldır da çadır nöbeti tutan köylüler ve çevreciler, dün Karadam Köyü Meydanı'nda "Şirketleri değil zeytini, tarımı, köylüyü koruyun" diyerek eylem ve basın açıklaması yaptı. Büyükşehir Beleiye Başkanı Ahmet Aras ve Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz da etkinliğe katılarak destek verdiler..
İkizköy’deki Akbelen ormanlarını korumak için beş yıldır mücadele eden, üç yıldır çadır nöbeti tutan köylüler ve çevreciler Cumartesi günü saat 15.00’de Karadam Köyü Meydanı'nda "Şirketleri değil zeytini, tarımı, köylüyü koruyun" diyerek eylem ve basın açıklaması yaptı.
Köylü ve çevrecilerin eylemlerine Milletvekili Burcu Gül, Milas Belediye Başkanı CHP’li Fevzi Topuz, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Ahmet Aras ve eski CHP milletvekili Türk Halk Müziği sanatçısı Tolga Çandar türküleri ile destek verdi. Eylem ve basın açıklamasını Muğla, Aydın, İzmir ve Denizli il ve ilçelerinden STK, çevre örgütleri ve köylüler katıldı.
"EMPERYALİZME NE VERSENİZ DOYMUYOR"
Tolga Çandar “Emperyalizme gördüğünüz gibi ne verseniz doymak bilmiyor. Muğla milletvekili olarak Akbelen köylülerinin direnişini ve doğaseverleri yürekten kutluyorum, mücadeleden direnişten vazgeçersek, daha önce kaybettiğimiz köylerimiz topraklarımız gibi diğer köylerimizi de kaybedeceğiz” dedi. Eyleme katılanlar Çandar’ın Bodrum ve Milas türküleri ile oynadı.
"AKBELEN ORMANLARI HAKSIZ HUKUKSUZCA YOK EDİLDİ"
İkizköy, Akbelen ve Karadam köylüleri adına basın açıklamasını İkizköy Çevre Komitesi Sözcüsü Esra Işık okudu. Işık, açıklamada şunları söyledi:
* “17 Temmuz 2021 yılında Akbelen Ormanımız kesilmesin diye başlattığımız 7/24 fiili nöbetimizin ikinci yıl dönümü henüz geçmişken, 24 Temmuz 2023 günü büyük bir kolluk gücüyle Akbelen ormanı kuşatma altına alındı ve bir haftalık sürede darp ve şiddet yoluyla kesildi. Akbelen Ormanı, Limak ve IC İÇTAŞ holdinglerin iştiraki olan YK ENERJİ şirketinin madencilik faaliyetlerinin devam etmesi için haksız ve hukuksuzca kesildi. Biz İkizköylülerin, komşu köylerimiz Karacahisarlıların, Çamköylülerin köylerimizde, topraklarımızda üretme ve yaşamaya devam etme isteğimiz yok sayıldı.
* Anayasada yurttaşlara verilen çevreyi ve ormanı koruma ödev ve sorumluluğu ihlal edildi. Zeytincilik kanunu ayaklar altına alındı. Adalet yok edildi! Türlü baskı, zor ve şiddetle, yıllardır yaşadığımız topraklarımızdan gitmemiz isteniyor. Geçmişimiz, bugünümüz ve geleceğimiz olan köyümüzü terk etmemiz için türlü oyunlar oynanıyor. Kanunların yıllardır göz göre göre çiğnendiği bu yerde, köylerimizi yutmak isteyen iki koca holdinge karşı gelemeyeceğimiz ima ediliyor. Vazgeçeceğimiz, pes edeceğimiz sanılıyor."
"HAKLARIMIZIN HİÇBİRİNDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ"
Işık, yaptığı açıklamanın devamında ise şunları söyledi:
* "Adaletin parayla zenginlere satıldığı, topraklarımızın şirketlerce gasp edildiği ülkemizde, bir avuç köylü olarak yola çıkıp tüm Türkiye'nin desteğini alan mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Yakın zamanda MAPEG tarafından YK ENERJİ şirketinin talebiyle buradaki madencilik faaliyetinde 'kamu yararı vardır' kararına rağmen vazgeçmeyeceğiz! Bu ülkenin üreten, emek eden, doğasını ve toprağını koruyan, halkını besleyen köylüleri olarak, üretmekten de, bu toprakları savunmaktan da vazgeçmeyeceğiz!
* Bugün burada; yıllardır çığlıklarımızın yükseldiği köyümüzde, bize tarifsiz acılar yaşatılan topraklarımızda, 'kamu yararı nedir ve kimdir’i' göstermek için bir aradayız. Kamunun adı şirketlerin adı olmuş, kamu yararı şirketlerin karı olmuş, bu koca ülkeyi doyuran köylüler sürgün olmuş, geçinemez olmuş, aç kalmış. Kuşaklarca işlediğimiz topraklarımız, nefes aldığımız ormanlarımız, kadim zeytin ağaçlarımız hiç olmuş, açgözlü şirketlere peşkeş çekilir olmuş. Halkı koruması gereken askeri, jandarması, TOMA'sı, biber gazı, şirketleri korur; köylüyü darp eder olmuş.
* Ama bu düzen böyle gitmez! Kafasını mağdurdan yana değil zenginden yana çevirenler, gözlerini gasp edilen hayatlarımıza yumanlar, kulaklarını adalet çığlığımıza tıkayanlar, bizi aç bırakanlar ve ihmallerden öldürenler, kamu yararının içini boşaltıp adını değiştirenler bugün öğrenecekler: Tüm engellere rağmen birleşiyoruz!
* Bugün burada, İkizköylüler, Çamköylüler, Karacahisarlılar olarak yaptığımız buluşmaya mücadelemize gönül veren herkesin yanında, bizim gibi çeşitli yerlerde mücadele eden köylüler de katıldı. Denizli Avdan’da kömür madenine, Manisa Kalemoğlu’nda nikel madenine, Aydın Alamut’ta jeotermal santrale, Muğla Deştin’de çimento fabrikasına, Balıkesir Gökçeyazı’da altın madenine, İzmir Bergama’da sera patronuna karşı mücadele eden; kaderleri ortak, gelecekleri ortak köylüler olarak buluştuk.
* Bizler kendi hayatlarımızdan yola çıkarak biliyoruz ki bu ülkede toprağını, emeğini, yaşamını korumak için direnmek dışında bir yol kalmadı. Şirketlerin her yerde toprağımıza, ormanımıza, ürünümüze, emeğimize göz diktiğini biliyoruz. Yaşamak için, üretmek için, topraklarımız için, geleceğimiz için sonuna kadar direneceğiz!
"BURADA DOĞDUK BURADA ÖLECEĞİZ, MÜCADELEDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ"
Esra Işık açıklamasının devamında ise “Hepimiz İkizköyüz, hepimiz Akbeleniz, Karacahisarız, Çamköyüz, Kalemoğluyuz, Avdanız, Almutuz, Deştiniz, Gökçeyazıyız, Bergamayız… Bizler şirketlerin karı uğruna toprakları tarumar edilen, hayatları gasp edilen binlerce köylüyüz. Ve asla yalnız değiliz! İkiyüzlü şirketlere, onları koruyan güçlere karşı birleşerek mücadeleye devam edeceğiz. Eninde sonunda onlar kaybedecek; biz kazanacağız, köylerimiz kazanacak, mücadelelerimiz kazanacak! Biz bitti demeden bu dava bitmeyecek!, Ölene kadar mücadelemiz devam edecek ne toprağımızdan ne köyümüzden vazgeçmeyeceğiz, burada doğduk burada öleceğiz” dedi.
"TERMİK SANTRALİN KAZANLARINDA GENÇLERİMİZİN GELECEĞİ YAKILIYOR"
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras da konuşmasında termik santrallerin bölgede sadece çam ormanlarına, zeytine, ekolojiye su kaynaklarını zarar vermediğini belirterek “Termik santraller her şeyi yok ediyor. Gençlerimizin geleceğini yok ediyor. O termik santrallerin kazanlarında gençlerimizin geleceği yakılıyor. Bu nedenle termik santraller önce devletleştirilmeli sonra kapatılmalı. Çünkü Akbelen'de verdiğimiz mücadeleyi sürdürmezsek yok olmak üzere olan köy sayısı 4’ten 40‘lara kadar çıkacak. Sonuna kadar mücadeleyi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.