Atatürk ve Ekonomi

Prof

Atatürk ve Ekonomi
  • 01 February 2016, Monday 7:31
Prof. Dr. Ayhan ÇIKIN Atatürk dönemine ait ekonomi politikaları ve kooperatifçilikle ilgili bilgiler değerlendirildiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılabilir: Atatürk döneminde tarım, sanayi ve hizmetler sektörü birbirleriyle karşılıklı bir etkileşim dokusu içinde ele alınmıştır. Bu dokunun ülkenin her tarafına aktarılabilmesi için uygun insan tipinin yetiştirilmesi için “Köy Enstitüleri” ile “iş içinde eğitim” ilkesi hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Köy Enstitüleri eğitim projesi ile çevresini tanıyan ve çevrenin doğal, beşeri, ekonomik kaynaklarını değerlendirebilecek insan tiplerinin yaratılması hedeflenmişti. Öte yandan, Türkiye’nin kalkınabilmesi için tarımın önce bir “artık” (fazla ) yaratabilecek duruma gelmesi, daha sonra bu “artık”ın denetimli olarak sanayide kullanılması gerekliydi. Böylece sanayinin “tarımsal üretimi çerçevelemesi” düşünülmüştür. Kırsal alanlara devletin tarımla ilgili özendirme ve desteklerinin iletilmesi ve sonuçlarının izlenmesi gerekliydi. Bunun için Tarım Bakanlığı bünyesinde güçlü bir “Tarımsal Yayım Servisi” geliştirilmeye başlandı. Üretimin pazara sunum ve istem olarak yansıması için kooperatifçilik, sistemin tamamlayıcısı, fakat “olmazsa olmaz” bir yaklaşımla ele alınması gerekiyordu. (Atatürk’ten sonra bu politikalarda büyük sapmalar oldu. O dönemde hazırlanan tasarımlarla oluşan kurumların etkin çalışmaması için mevcut iktidarlar elinden geleni yaptı. 1980’lerden sonra da bu kurumlar, ekonomide “kara delik” yaratıyorlar diye “özeleştirme” kapsamında tasfiye sürecine sokuldular.) 1923-1938 dönemi, daha ziyade Cumhuriyet’in kuruluş dönemidir. Daha çok, Türkiye’nin eğitim, hukuk, ekonomik alanlarında temel alt yapılar üzerinde durulmuştur. Bununla beraber bu süreç içinde,kooperatifçilikle ilgili yedi yasa çıkarılması, Atatürk’ün sayısız konuşmaları, konu ile ilgili 1930’lu yıllarda Kadro, Kooperatif, Kooperatifçilik, Karınca, vb.. yayınların çıkarılması, başta üniversiteler olmak üzere birçok okullarda kooperatifçilik derslerinin okutulması, bu dönemde kooperatifçiliğin oldukça ciddiye alındığının birer göstergesidir. Konuyu salt Atatürk bazında değerlendirirsek şu sonuçlara da değinmek gerekir: 1.Atatürk, kooperatifçiliği önemli bir kalkınma aracı olarak görmüş, onun Türkiye’de gelişmesi ve yaygınlaşması için ömrü boyunca çalışmıştır. 2.Atatürk, kooperatifçiliğin fikri altyapısını geliştirmek için bu konuda düşüncelerini söylemiş ve konu ile ilgili fikir üretenleri de candan desteklemiştir. 3.Atatürk, kooperatifçiliğin yasal dayanaklarını ülke koşullarına uygun hale getirebilmek için TBMM’nin açılışından ölümüne kadar büyük bir uğraş vermiştir. 4.Atatürk, bir devlet başkanı için son derecede ayrıntı sayılabilecek kooperatifçilik olgusuna bizzat üye olarak, kooperatif kurarak, bu konuda öneriler ve yasalar geliştirerek, bu konu ile ciddi bir şekilde ilgilenen nadir devlet başkanlarından birisidir. 5.Atatürk, kooperatifçilik sorunlarının araştırılması ve bu konuda fikirler üretilmesi için kurumların oluşmasına (Türk Kooperatifçilik Cemiyeti gibi) önem vermiştir. 6.Atatürk döneminde kooperatifçilik son derecede hızlı bir gelişme temposu yakalamış, cumhuriyetin kurulduğu tarihte 2 adet olan kooperatif sayısı, onun öldüğü yıllarda 600’e, ortak sayısı da 175 binlere ulaşmıştır. 7.Atatürk döneminde kooperatifçilik, üniversite programlarında ders olarak yer almış, bu konuda çeşitli dergiler ve kitaplar yayınlanmıştır. Örneğin “Dr. Mehmet Ali, Mukayeseli Kooperatif Hukuku, İzmir 1932” - “Dr. Suphi Nuri İleri, Kooperatifler, İstanbul, 1935” gibi ciddi kitaplar yayınlanmıştır. Ayrıca Türk Kooperatifçilik Cemiyeti “Kooperatifçilik” ve “Karınca” dergileri ile Limancı Ahmet Hamdi (Başar) Bey de “Kooperatif Dergisi”ni yayımlamıştır. 8.Herbert Melzig, onun için şöyle demektedir: “Cihan tarihini araştıracak olursak, sözü ile işi birbirine O’nun kadar uyan hiçbir devlet adamı” yoktur 9.Dr. Suphi Nuri İleri’nin ifadesiyle “… ne liberal ve ne de komünist olan Kemalizmin en tabii ve makul ekonomik rejimi kooperatifçiliktir. İşte bugünkü Kemalizmin noksanı, işte yarın ki Kemalizmin biricik ideali.” (İleri, 1935, s. 360). Atatürk’ün bu idealini uygulamaya aktarmak için 1933’te “Birinci Sanayi Planı”na, “İdeal Cumhuriyet Köyü” diye bir proje eklenmiştir. 10.1930’lu yıllarda İstanbul Üniversitesinde görev alan G. Kessler’e, İktisat Fakültesi’nde kooperatifçilik dersleri verdirilmiştir. Kessler bu konuda şunları söylüyor: “Bugün dünya üzerinde ekonomik gücünü özençle baktığımız hiçbir ülke yoktur ki, o ülkenin ekonomisi kooperatifçiliğin omuzlarında yükselmemiş olsun.” Mustafa Kemal, bir eylem adamı olduğu kadar bir düşün adamıdır da. Ancak O, düşünce ile eylemi bir arada gerçekleştiren nadir insanlardan birisidir. Onun şu sözü bunun en güzel örneğidir: “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır… Benden sonra benimsemek isteyenler, bu temel üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık