“Atatürk’ün biz kadınlara verdiği haklara ve değere sahip çıkalım”

25 Kasım, Kadına Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Milas Şubesi tarafından yazılı bir açıklama yapıldı.

Şube Başkanı Gülden Sökelioğlu imzalı açıklama şöyle …

ŞİDDET.... Erkek şiddeti nedeniyle kadınlarımız ve kız çocuklarımız hayatının baharında hayattan koparılıyor. Eşinden, erkek arkadaşından ayrılmak istediği için öldürülen genç kadınların ve cinsel istismara uğrayan kız çocuklarının sayısı her geçen gün artıyor... Ne yazık ki bu haberlere alıştırıldık. Şiddet, bir virüs gibi toplumun kılcal damarlarına kadar yayıldı. Şiddet; evde, sokakta, okulda, trafikte, otobüste ve her yerde var.

Herkes burnundan soluyor, biri diğerini eleştirse ya da öfkelense hemen dinamitin fitili ateşleniyor; şiddet sarmalı yaşanıyor. Kadına şiddet her yıl katlanarak artıyor: Kocası veya erkek arkadaşı tarafından, ateşli silahlar, kesici aletlerle öldürülen genç kadınlar... Okullarda cinsel istismara uğrayan kız çocukları... Şort giydiği için otobüste, erkek yolcu tarafından tekme tokat dövülen genç kız...

Çalıştığı işyerinde erkekler tarafından sözlü tacize (mobing) uğrayan genç kadınlar.... Okumak istediği halde okuldan uzaklaştırılarak zorla evlendirilen kız çocukları... Töre cinayetlerine kurban giden kız çocukları... Okullarda birbirini bıçaklayan öğrenciler... Cinnet geçirip karısını ve çocuklarını öldüren erkekler..

Televizyon dizilerindeki şiddet unsuru da toplumu kötü yönde etkilemektedir. Ayrıca devlet yöneticilerinin, siyasetçilerin söylemlerinde öfke, hakaret ve şiddetin olması da toplumu olumsuz yönde etkilemektedir...

İşsiz olan, bunalım geçiren gençler de şiddet sarmalına katılıyorlar.. Çünkü açlık ve yoksulluk insana her şeyi yaptırır. Bunalım ve cinnet geçiren birisi gücünün yettiğine şiddet uyguluyor; kadınlar, kız çocukları ve hatta hayvanlar da bu şiddetten nasibini alıyor.

Bianet.org sitesinin araştırmasına göre: 2016’da erkekler en az 261 kadın ve kız çocuğunu öldürdü.. 2015’de erkekler en az 284 kadını öldürdü. Sayı olarak verilen ve artık ölümlerine alıştırıldığımız kadınların her birinin umutları, hayalleri vardı.. Hayalleri, umutları hayatını paylaştığı erkekler tarafından yok edildi.. Aileleri; sevgisizlik, geçim sıkıntısı yok ediyor, parçalıyor.

Peki, kadına şiddet bu kadar artmışken, devlet tarafından yeterli önlem alınıyor mu, cezalar caydırıcı mı?

Maalesef...

Erkeklerin işlediği cinayetlere karşı mahkemelerde, takım elbise giydiği, kravat taktığı ve iyi hal indirimi gerekçesiyle çok az ceza verilmesi, suçluların ödüllendirilmesi anlamına geliyor. Suçlu olan erkek yeterli ceza almayınca, yine şiddet uyguluyor. Kadınlarımızın, kızlarımızın yaşam hakkı ellerinden alınıyor.. Oysa, yaşam hakkı kutsaldır ve bu hakkı devlet korumak zorundadır. Kadınlarımıza uygulanan şiddet; kadınların hakların bilincine varması, birlik içinde olması ve devletin yasaları ile mümkündür. Psikologlar ve uzmanlarla; toplumu eğitici, kin ve nefret yerine, saygı ve hoşgörüyü aşılayacak olan programlar yapılmalıdır.

Kadınlarımız yaşam haklarına sahip çıkmalıdır. Aksi takdirde özgürlükleri tamamen yok olacak... Suudi Arabistan’da olduğu gibi kadınlar; babası, kocası, erkek kardeşi ve oğlu olmadan sokağa çıkamaz hale gelecek. Suudi Arabistan’da kadınlara daha yeni araba kullanma ve maçlara gitme izni verildi.

İngiltere’de yaşanan bir olayı anlatmak istiyorum:

Genç bir İngiliz kız gece parka gider ve bir erkek tarafından sözlü tacize uğrar ve kız davacı olur. Mahkemede hakim, gence 7 yıl 7 gün ceza verir. Bir gazeteci, “bu kadar ceza çok değil mi?” diye sorunca hakim, “7 gün ceza, genç kıza laf attığı için, 7 yıl ise kızların gece sokağa çıkma özgürlüğüne engel olduğu için” der.

Kadına şiddete karşı, İngiltere’de uygulanan adaletin ülkemizde de uygulanmasını istiyoruz.

Büyük Önder Atatürk, Türk Kadınına şöyle seslenmiştir: “Ey! Türk Kadını, sen yerde sürüklenmeye değil; omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”

Atatürk’ün biz kadınlara verdiği haklara ve değere sahip çıkalım.