“Bahar güzel günleri müjdeliyor,karanlık bulutlar dağılıyor!”

Bu yıl da İzmir’de düzenlenen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü yürüyüş ve mitingine Yatağan ve Milas’tan katılan Türkiye Maden İşçileri Sendikası Yatağan ve Havalisi Şubesi ve TES – İŞ Yatağan Şubesine üye yaklaşık bin maden ve enerji işçisi, eş ve çocuklarıyla birlikte sabah saatlerinde Yatağan ve Milas’tan otobüslerle İzmir Gündoğdu meydanına hareket ettiler.

T. Maden - İş Yatağan ve Havalisi Şubesi’nden edinilen bilgiye göre, Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Merkez Yöneticilerinden Genel Sekreter Tamer Küçükgencay, Genel Mali Sekreter Zekeriya Aydın ve Genel Teşkilat Sekreteri Yasin Karatay’ın da katıldığı mitingte Türk - İş Konfederasyonu adına söz alan Türk-İş 3. Bölge Temsilcisi Süleyman Yıldırım, emek örgütleri adına miting alanındakilere seslendi.

Konuşmasına, Nazım Hikmet’in “Hürriyet Kavgası” şiirinden “Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler, dalga dalga aydınlık oldular, yürüdüler karanlığın üstüne. Meydanları zaptettiler yine…” dizelerini aktararak başlayan Yıldırım, daha sonra özetle şunları söyledi:

“Merhaba, öncelikle 1977 Taksim ve 10 Ekim katliamında yaşamını yitiren Barış karanfillerimizin şahsında tüm barış, emek ve demokrasi şehitlerimizin anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Siyasal çıkarlar uğruna karanlık dehlizlerde planlanan, gerçek katillerin halen yakalanmadığı katliamları ve gerçekleştirenleri bir kez daha lanetliyoruz. Vahşi kapitalizmin insafına terkedilen işçi sağlığı ve güvenliği politikaları nedeniyle Kozluca’da, Soma’da, Ermenek’te, ülkenin dört bir yanında iş cinayetlerinde yitirdiğimiz binlerce emekçi kardeşlerimizi saygıyla anıyoruz.

Dostlar, bu yıl da OHAL’i gerekçe göstererek Taksim’i yasakladılar. Yasaklarla hafızamızı, bilincimizi sileceklerini sanıyorlar. Ne 1 Mayıs katliamının gerçek katillerini ortaya çıkarma kararlılığımızdan vazgeçtik ne de mücadele tarihimize sahip çıkma sözümüzden zerre kadar taviz vermedik vermeyeceğiz. Er ya da geç emekle özdeşleşen alanları özgürleştirecek, yasak zincirlerini kıracağız. Son iki 1 Mayıs Bayramımızı OHAL şartlarında kutlamaya çalışıyoruz. Taksim yasağı dışında da birçok ilde bildiri dağıtmamıza engel oldular, sloganlarımıza sınır getirmeye çalıştılar. OHAL Valilerinin sloganlarımızı yasaklamasına karşı hep bir ağızdan buradan haykıralım mı? ‘ZAM, ZULÜM, İŞKENCE, İŞTE AKP!’

Geçen hafta OHAL’i niçin uzattıklarını bir kez daha itiraf ettiler. AKP Genel Başkanı, sermayeye seslenerek, “Bir tane fabrikada grev söz konusu mu? Böyle bir şeyde biz anında müdahalemizi yapıyoruz. Ve OHAL anında bir çözüm kaynağı oluyor” diyor. Anayasayı, uluslararası sözleşmeleri OHAL’i fırsata çevirerek çiğneyenler yargı önünde hesap vermekten kurtulamayacaklar. Grevli gerçek toplu sözleşme hakkımızın, örgütlenme ve siyaset yapma hakkımızın yok sayılmasına, grev hakkımızın OHAL gerekçesiyle, idari işlemlerle ortadan kaldırılmasına izin vermedik, vermeyeceğiz.

Baskın seçim kararı iktidarının ülkeyi daha fazla yönetemeyeceğinin ilanıdır. OHAL koşullarında baskın seçimle, hile ile dikta rejimlerini kalıcı şekilde kurumsallaştırmak, toplumsal ilişkilerimizi gerici, tekçi ve faşizan politikalar temelinde dizayn etmek istiyorlar.

24 Haziran’da yapılacak seçim gelecek on yıllarımızı belirleyecek nitelikte ve önemdedir. Biliyoruz ki, tüm dikta rejimler yıkılmadan bir gün öncesine kadar iktidarlarını sonsuz sanırlar ve öyle tanıtırlar. Bu şekilde barışa, özgürlüğe ve demokrasiye olan inancı zayıflatmak, umudu kırmak isterler.

Oysa 7 Haziran’da ve referandumda açığa çıkan Hayır iradesi bu topraklarda faşizmin ömrünün çok da uzun olmayacağının somut göstergeleridir. Halklara ve kültürlere beşiklik yapmış olan bu topraklar kutuplaşmaya, milliyetçiliğe, linç kültürüne, savaş politikalarına, gericiliğe izin vermeyecektir.”

 

Artık YETER!

Yıldırım, konuşmasının son bölümünde, Grev hakkının gaspedilmesine, İş güvencesi ve kıdem tazminatına dokunulmasına, Performans sistemine, İşçi cinayetlerine, Kadro sözüyle yıllardır kandırılarak, taşeron eliyle katmerli sömürülmeye, Mezarda emekliliğe mahkûm edilmeye, Ek ödemelerin maaşlara yansıtılmamasına, Mezarda emekliliğe ve emeklilikte sefalete itilmeye, Artan vergi dilimleri ile maaşların ele geçmeden erimesine, Ülkemiz bütçenin eğitime, sağlığa, emekçilere değil savaşa ve güvenlik politikalarına aktarılmasına, Eğitimin gericileştirilmesine, laiklik karşıtı faaliyetlere, Soruşturmalara, sürgünlere, cezalara, gözaltı ve tutuklamalara, Kadına yönelik şiddete, Çocuklara yönelik taciz ve istismara, Kadınları toplumsal yaşamdan dışlayan, daha ucuza ve daha güvencesiz çalıştırılmaya iten sözde “istihdam” paketlerine, En insani ve en temel haklar savunulduğunda “terörist” damgası yemeye, Ayrımcılığa, baskılara, gözaltı ve tutuklamalara, ihraçlara, Cezaevlerinde tek tip elbise dayatmalarına, Kentlerimizin, yaşam alanlarımızın, ormanlarımızın, tarım alanlarımızın, zeytinliklerimizin, kıyılarımızın, yağmalanmasına, Şeker fabrikalarının peşkeş çekilmesine, Üniversitelerin bölünmesine, OHAL ve KHK rejimine “Artık YETER” dediklerini belirtip, iktidara: “Uzatmayın, hesap verin!” diye seslenerek, “Bahar güzel günleri müjdeliyor, karanlık bulutlar dağılıyor. Abluka kırılıyor. Umut tohumları birer birer tomurcuk açıyor. Emekçilerin gerici, faşist, militarist kuşatmayı paramparça edecek kararlılığı ve inancı büyüyor” dedi sözlerini Nazım’ın Hürriyet Kavgası şiirinden şu dizelerle tamamladı:

 “… Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar. Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır. Safları sıklaştırın çocuklar, Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.”

 

Herhangi bir olaya meydan vermeden …

TES - İŞ Yatağan Şube Başkanı ve Türk - İş Muğla İl Temsilcisi Fatih Erçelik de, yaptığı açıklamada, “İzmir 1 Mayıs İşçi Bayramı etkinliği, herhangi bir olaya meydan vermeden günün anlam ve önemine binaen şarkılar, marşlar, sloganlar, halaylar çekilerek sona ermiştir. 1 Mayıs İşçi Bayramının, tüm üyelerimize, alınteriyle geçinen emekçilere kazanımlar getirmesi dileğiyle” dedi.