ÖNDER Haber -
İlçemizde, Ankara’daki kanlı terör saldırısına tepkiler dün de sürdü. Bu tepkilerden ilki, Milas Belediyesi Ana Hizmet Binası önünde Tüm Bel Sen tarafından yapılan basın açıklamasıydı… Açıklamada, "Buradan Emek, Barış ve Demokrasi mitingimizi kana bulayanlara sesleniyoruz. Bütün vahşetinize, bütün şiddetinize, bütün katliamlarınıza rağmen eşit, özgür, demokratik bir ülkede bir arada yaşamı ve barışı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz!" denildi… Dün ayrıca Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) tarafından 75. Yıl Milas Devlet Hastanesi önünde, Anadolu Eğitim Sen Milas Şubesi tarafından ise Atatürk Anıtı önünde basın açıklamaları yapıldı…
Milas Belediyesi’nde çalışan kamu emekçileri, ‘Ankara katliamı’nı protesto etmek amacıyla dün saat 10’da ana hizmet binası önünde toplandılar.
Üzgünüz, Öfkeliyiz, Yastayız
ve İsyandayız!
Patlamada ölenleri anmak için -ülkemiz genelinde gerçekleştirilen- bir dakika saygı duruşunda bulunulmasının ardından Tüm Bel Sen Muğla Şube Başkanı Gürkan Dere tarafından okunan açıklamada şöyle denildi:
"10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için işçilerin, kamu çalışanlarının, işsizlerin, yoksulların, mağdurların sesini duyurmak için "Savaşa İnat Barış Hemen Şimdi!" demek için, Saray’ın saltanatı uğruna aylardır kan dökenlere "Dur!" demek için, savaşa karşı barışı; baskı, şiddet ve zora karşı özgürlükleri ve demokrasiyi; yolsuzluğa, hırsızlığa ve sömürüye karşı emeğin mücadelesini hep birlikte yükseltmek için Türkiye’nin dört bir yanından toplanmıştık.
Konuyla ilgili olarak başvurularımız Ankara Valiliği’ne yapılmış (ve Valilikçe uygun görülmüş), bütünüyle barışçıl bir miting için gelmiştik.
Türkülerimizle, halaylarımızla, pankartlarımızla, sloganlarımızla ve coşkuyla miting alanına yürüyüşümüz başlarken patlattılar bombaları. Türkiye’nin göbeğinde, Ankara Garı’nın, binlerce polisin gözü önünde patlattılar.
Şu ana kadar son belirlemelere göre 98 kardeşimiz hayatını kaybetti, yüzlerce kardeşimiz de yaralandı. Bu yüzden Üzgünüz, Öfkeliyiz, Yastayız ve İsyandayız! Hiç kimse bize bu katliamın faili meçhul olduğunu söylemesin.
Bombaları tanıyoruz. 18 Mayıs’ta Adana ve Mersin’deki, 5 Haziran’da Diyarbakır’daki, 20 Temmuz’da Suruç’taki patlamalardan tanıyoruz; "aynı seriden" olduğunu biliyoruz.
Katilleri tanıyoruz. Katiller; diktatörlük hevesleri 7 Haziran seçimlerinde kursaklarında kalanlardır. Katiller; 400 vekil alamadıkları için ülkeyi iç savaşa sürükleyenlerdir. Katiller; yarattıkları terör ve dehşetin korkusuyla 1 Kasım seçimlerinden galip çıkmaya çalışanlardır. Katiller; aylardır AKrep’lerle, TOMA’larla, tanklarla, toplarla ülkeyi kan gölüne çevirenlerdir.
Amaçlarını biliyoruz. Amaçları; bizi korkutarak, bizi yıldırarak, bizi sindirerek on üç yıllık zulüm ve hırsızlık düzenlerini sürdürmeye çalışmaktır. Amaçları; Gezi İsyanı’ndan bu yana diktatörlüğe karşı direnen milyonlarca yurttaşın iradesini kırmaktır. Amaçları; halkın iradesine rağmen KaçAK Saray’daki iktidarlarını devam ettirmeye çalışmaktır.
Buradan Emek, Barış ve Demokrasi Mitingimizi kana bulayanlara sesleniyoruz:
Bütün vahşetinize, bütün şiddetinize, bütün katliamlarınıza rağmen eşit, özgür, demokratik bir ülkede bir arada yaşamı ve barışı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz!
Bizi korkutmaya, bizi yıldırmaya, bizi sindirmeye çalışanlara sesleniyoruz: Korkmayacağız, yılmayacağız, unutmayacağız ve affetmeyeceğiz! Hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelerine sabır niyaz eder, yaralı olan kardeşlerimize de acil şifalar diliyoruz."
Açıklamayı okuduktan sonra belediye çalışanlarına, sendika olarak iki günlük grev kararı aldıklarını da açıklayan Dere, "İşyerlerimizi terk etmeden iki gün grev yapacağız. Kurumumuza gelen herkesi öncelikle yaşananlar hakkında bilgilendireceğiz" dedi.
Başkan Tokat:
"Grev kararını destekliyoruz"
Dere’nin okuduğu açıklamanın ardından söz alan Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat ise, "Acımız çok büyük. Ama eminim ki, insan hakları ve çağdaşlık kazanacak. Sendikalarımızın almış olduğu iki günlük grev kararını destekliyoruz" dedi.
Açıklamalar ... Mesajlar ...
Kanlı terör saldırısıyla ilgili olarak gazetemize iletilen diğer açıklamalarsa şöyle ...
DİSK Yönetim Kurulu
Sarayınıza da, saltanatınıza da, savaşınıza da bin kere lanet olsun!
Saltanatlarını sürdürmek isteyenler Diyarbakır ve Suruç’un ardından bir kez daha katliam yaparak savaşa inat barış isteyenlerin Ankara’da katıldığı "Emek, Barış ve Demokrasi" mitingini kana buladılar.
Katledilen ve yaralanan arkadaşlarımızın sayısı hakkında şu anda kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Katillerin kim olduğunu anlamak için katliamın kimleri hedef aldığını görmek yeterlidir. Katliamın ardından ambulans yerine TOMA gönderenleri, yaralılara ve kitleye gazla saldıranları ve onları yönlendirenleri asla unutmayacağız! Barışı katledip barış isteyenleri kana bulayanlar, bu ülkenin aydınlık geleceğini bombalayanlar er ya da geç hesap verecektir!
Savaş isteyenler, katliam ve cinayetleri yaygınlaştıranlar şunu çok iyi bilsinler ki, son kişi kalana kadar barış ve demokrasi mücadelesini sürdüreceğiz. Ve bu onların son çırpınışları olacaktır.
Bu ülkede barış istemenin bedelini canlarımızla ödedik, bu vahşi katliamı yapanlar ve yaptıranlar da mutlaka cinayetlerinin bedelini ödeyeceklerdir.
Her ne yaparlarsa yapsınlar saltanatları yıkılacaktır!
TÜRK-İŞ Muğla İl Temsilciliği
TÜRK-İŞ Muğla İl Temsilciliği’nden, TES-İŞ Yatağan Şube Başkanı ve TÜRK-İŞ Muğla İl Temsilcisi Fatih Özçelik, TES-İŞ, MADEN-İŞ, BELEDİYE-İŞ, TOLEYİS, TEZ-KOOP İŞ, YOL-İŞ ve T. HARB-İŞ Sendikaları tarafından "Üzgünüz, Öfkeliyiz, Yastayız ve İsyandayız" başlığıyla yapılan açıklama şöyle:
Cumartesi günü Ankara’da Demokratik Kitle Örgütlerinin düzenlediği Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi öncesi yaşanan terör saldırısını Muğla’da faaliyet gösteren TÜRK-İŞ’e bağlı sendikalar olarak şiddetle ve nefretle lanetliyoruz.
Bizler, düzenlenen mitingin, işçilerin, kamu çalışanlarının, işsizlerin, yoksulların mağdurların haklarını yüksek sesle dile getirmek olduğunu, Emek, barış ve demokrasinin ülkemizde galip gelmesini,
Savaşa inat barış hemen şimdi demek için olduğunu biliyoruz.
Terör örgütünün amacının da, uluslararası güçlerin desteği ile Türk ulusunu parçalayıp bölmek olduğunu, bizi birbirimize kırdırmak olduğunu çok iyi biliyoruz. Yaklaşan seçim öncesi oynanan bu oyuna gelmiyeceğiz. İnadına barış inadına demokrasi diyeceğiz.
Türkiye’nin dört bir yanından mitinge katılan ve barış uğruna, emek ve demokrasi uğruna can veren tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
Üzgünüz, Öfkeliyiz, Yastayız ve İsyandayız. Bu menfur olayda faillerin biran once yakalanmasını, sorumluların da derhal istifa etmesini istiyoruz.
Allah, Türk Milletine böyle bir acıyı bir daha yaşatmasın…
İnadına Barış, İnadına Demokrasi diyoruz. Saygılarımızla.
Muğla Barosu Başkanlığı
Lanet olsun kandan beslenenlere, barıştan korkanlara! Ne kadar yükseltirsen yükselt dozunu ey terör, sana teslim olmayacağız, barış talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz!
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin öncülüğünde Ankara’da düzenlenen Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi sırasında gerçekleştirilen kanlı saldırıyı lanetliyoruz.
Barış talebini haykırmak için sokağa çıkan insanları katledenlerin barışı hedef aldığını biliyoruz. Şüphesiz ki saldırganlara verilecek en iyi yanıt, saldırıya uğrayanların "İnadına Barış" sloganlarıdır.
Yaklaşan seçim öncesi gerçekleştirilen bu karanlık saldırının, tüm yönleriyle aydınlatılması ve tüm sorumlularının yakalanarak hak ettiği cezalara çarptırılması için tüm yetkilileri göreve çağırıyoruz. Sorumluları istifaya davet ediyoruz.
Muğla Barosu olarak, kanlı saldırıda yaşamını yitirenlere Tanrı’dan rahmet; ailelerine, yakınlarına ve tüm yurttaşlarımıza başsağlığı, yaralılara acil şifalar diler, hukuki sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Savaşa inat, Barış hemen şimdi!
CKD Bodrum Halikarnas Şube
Başkanı Dr. Bedriye Gürkan
Ankarada yaşanan büyük katliam, hepimizin yüreğine ateş düşürdü. Ulusumuzun başı sağolsun. Bu katliam; zamanı, yeri, olay sonrası belirsizliğinin çarpıcılığı, önlenemeyişindeki aksaklıklar, hedef kitlesi vb. açısından inceden inceye planlanmış, ustaca kotarılmış kapsamlı ve çok önemli bir olaydır.
Sevgili ve değerli insanlarımıza, bütün yurttaşlarımıza, kardeşlerimize, herkese sesleniyoruz. CHP’li, Ak Partili, MHP’li, HDP’li ve hangi partiden olursa olsun, hangi siyasal eğilimde bulunursa bulunsun. Koşullar ne denli ağır ve zor, düşman ne denli güçlü, çıkış yolu ne denli olanaksız görünürse görünsün, her sorun çözümünü de bağrında taşır.
Şimdi, şu an; başat ve en temel yol göstericimiz ortak akıl, Yolumuz demokrasi, dayanağımız TBMM, dolayısıyla Milli İrade, daha açık bir anlatımla, Türk Ulusu’nun birliği ve onun temsilcileridir.
Atatürk ve arkadaşlarının mücadeleye BMM’yi kurarak, en zorlu savaş koşullarında bile TBMM’yi açık tutarak, her atacakları adımın kararını BMM’de alarak yürüdüklerini hiç unutmayacağız.
ABD Emperyalizmi BOP projesi kapsamında, "Arap Baharı" aldatmacasıyla, yönetim biçimleri -çoğunda yalnızca adında da olsa- "Cumhuriyet" olan, ancak hepsinin ortak karakteri "Laiklik" ilkesini barındıran bir dizi ülkenin rejimlerini yıktı. Parçaladı, istikrarsız duruma getirdi, iç savaşlar çıkardı. Bu ülkelerin başına kendisinin yaratıp besleyip büyüttüğü vahşi, radikal islamcıları bela etti.
Şimdi sıra, o ülkelerin önder kabul ettiği, öykündüğü Atatürk Devrim ve ilkeleriyle bir güneş gibi parlayan Türkiyemize geldi. Burada çok zorlanıyorlar. O yüzden alçakça, vahşice, akıl almaz katliam ve yöntemlere başvuruyorlar. Çünkü unuttukları bir şey var: Türkiye deneyi esastır ve kaynaktır. Bizim insanımız, dünyanın ilk muzaffer antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı vermiş, bilgiyle, emekle ve erdemle devletini ve cumhuriyetini kurmuştur. Bizim insanlarımız Mustafa Kemal’in yurttaşlarıdırlar.
Yapılmak istenen Cumhuriyeti yıkmak, biçimsel durumdaki demokrasimize bile tahammül edemeyip onu ortadan kaldırmaktır.
ABD emperyalizmi Darbe yapmak istiyor, bunun koşullarını hazırlıyor.
Darbe istiyor çünkü; darbe yönetiminde, şeffaflığın tüm biçim ve yönleri yok edilir, kitle denetimi ve örgütlenmesi ortadan kalkar, kapalı kapılar ardında istediğini daha kolay yapabilir.
Darbeye hazırlık yapıyor. Bir tedhiş ve korku ortamı yaratarak, insanları akıl tutulmasına sürükleyerek çaresizliğe mahkum ederek, herkesin her şeye razı olacağı -darbeye bile- bir durum yaratıyor. Bu arada, ulusal iradeyi devreden çıkarmak ya da ortaya çıkışına engel olmak için, seçimleri ertelemek, ötelemek, başarabilirse hiç yapmamak istiyor.
‘Ortadoğu Projesi’ndeki "küçük" ortağı PKK da, darbe olursa silahlı terör eylemleri haklılık kazanır diye bekliyor.
Ve en acısı, Kürt yurttaşlarımızın ve HDP’nin içindeki "çatışmaya son-barış hemen şimdi" diyen ve her gün daha da güçlenen eğilimleri boğmak, güçlenmesini engellemek, bir gözdağı vermek istiyorlar.
Başarılı olamayacaklarını, Ulusumuzun ve onun bir parçası olan ‘Cumhuriyet Kadınları’nın bu başarısızlığın güvencesi olduğunu bir kez daha haykırıyoruz.
Belediye-İş Sendikası Muğla
Şube Başkanı Ender Akbay
Cumhuriyetimizin başkenti Ankara insanlık dışı terörün kalleş yüzüyle bir kez daha karşılaştı.
Tamamıyla sivil, barışçıl, resmi makamlar tarafından izin alınmış bir eylemde, Ankara’nın en merkezi yerinde yapılan kalleşçe saldırı sonucu; onlarca yurttaşımız yaşamını kaybederken, yüzlercesi yaralandı.
"Ama" demeden, "ancak" demeden nereden gelirse gelsin, kim yaparsa yapsın, hangi amaçla yapılırsa yapılsın insanlık dışı, terör eylemlerini şiddetle ve nefret kınıyoruz. Terörle, tehditle, kan dökerek ülkemize bu acıları yaşatan bu sapıklar ve onların işbirlikçileri, amaçlarına asla ulaşamayacaklardır.
Masum insanları kalleşçe öldüren bu alçaklar, terörle bir yere varılamayacağını, bir sonuç alınamayacağını ve büyük bir gafletin içine düştüklerini mutlaka anlayacaklardır.
Bu saldırıyı yapanlar ve arkasındaki kirli güçler mutlaka ortaya çıkarılmalıdır. Bu halk er ya da geç, kandan, gözyaşından beslenenlerden, çocukları yetim, ana babaları evlatsız bırakanlardan mutlaka ama mutlaka hesap soracaktır.
Hiçbir güç, hukuk karşısında bu hesabı vermelerini engelleyemeyecektir. Bu hain saldırıda yaşamlarını yitiren vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Ailelerinin ve halkımızın başı sağ olsun.
CHP Muğla İl ve
İlçe Başkanlıkları
Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde, Ankara’nın göbeğinde, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne sadece beş yüz metre mesafede patlayan hain bombalarla 86 vatandaşımız hayatını kaybetti, 186 vatandaşımız yaralandı. Tarihe "Kanlı Cumartesi" olarak geçecek bu saldırının hedefinde, bu ülkede huzur isteyen, demokrasi isteyen, adalet isteyen milyonlar var.
Bu saldırının hedefinde, bu ülkede huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşamak isteyen, kendi ülkesinde güven içinde hayatını sürdürmek isteyen vatandaşlarımız var.
Bu saldırının hedefinde Türkiye’nin birliği, kardeşliği ve huzuru var.
Kandan, kaostan, şiddetten ve ölümden beslenenler ne yaparlarsa yapsınlar kaybedecekler. Kendi ikbali için kan dökmekten çekinmeyen eli kanlı şebekeler yerle bir olacaklar.
Huzur, birlik ve demokrasi isteyenler, bu ülkede birlikte barış içerisinde yaşamak isteyenler mutlaka kazanacaktır.
Canımız yansa da, çok öfkeli de olsak, sağduyumuzu korumalıyız.
Bu ülkede "Önce Türkiye" diyenler, ellerinde pankartlar ve dudaklarında en güzel şarkılarla demokrasi ve barış içerisinde yaşamak isteyen altın gibi gençler, dürüst ve namuslu insanlar varken, demokrasi ve barış dolu günler mutlaka doğacaktır.
İçinden geçmekte olduğumuz bu karanlığın faillerinin bir an önce bulunarak adalet önüne çıkartılmasını istiyoruz. Güvenlik ve istihbarat kurumlarının hangi gerekçeyle böyle büyük bir zaaf içerisinde olduğunun araştırılmasını talep ediyoruz. Bu olayda ihmali olan tüm siyasi sorumluların gecikmiş de olsa istifa etmelerini bekliyoruz.
Türkiye bu tabloyu hak etmiyor. Türkiye her güne kanla, katliamla, şiddetle, terörle uyanan bir ülke olmaya layık değil. Teröre ve şiddete karşı atılacak her adıma; CHP olarak koşulsuz, amasız destek vermeye hazırız. Bu güzel ülkede bir daha asla böyle olayların yaşanmaması için herkes sorumluluk bilinci ile hareket etmeli ve gereken adımları tereddütsüz atmalıdır.
Bu memleketin bütün evlatlarına, bütün vatandaşlarımıza açık çağrıda bulunuyoruz: "Türkiye bu acıları yaşamaya, her gün çocuklarının ölümüne uyanmaya ve felaketlerin esiri olmaya mahkum bırakılamaz."
CHP olarak biz bu ülkenin makul insanlarının sesi olmaya, bu itiraza öncülük etmeye, bu ülkede güven ve huzur ortamını yeniden inşa etmek için sorumluluk almaya hazırız.
Genel Merkezimiz, miting ve siyasi propaganda faaliyetlerini önümüzdeki 3 gün için durdurma kararı almış bulunmaktadır.
Bu hain saldırıda hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, sevenlerine ve ailelerine sabır, milletimize baş sağlığı, yaralılarımıza sağlık diliyoruz.
Hizmet Sektörü İşveren
Sendikası Başkanı
Necmeddin Şimşek
Ülkemizin birlik, beraberlik ve huzuruna yönelik olan bu saldırılar karşısında, millet olarak sağduyumuzu korumalı, aklıselimle hareket etmeliyiz.
Şiddetten çözüm ya da gelecek bekleyenlerin insanlıkla ilgisi olmayacağı bilinmelidir. İnanıyoruz ki devletimiz bu saldırının faillerini en kısa sürede bulacak ve yargı önüne çıkaracaktır.
Toplum olarak sağduyumuzu korumalı, demokrasimize olan inacımızı artırmalı, böylece terörün amacına erişmesini engellemeliyiz.
Saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar diliyoruz.
Anadolu Eğitim Sen
Milas Şubesi
10 EKIM 2015 Cumartesi günü Başkentimiz kalbimiz Ankara'da organize edilen "barış, emek ve demokrasi" mitingine ülkemizin dört bir yanından, çeşitli meslek örgütlerinden binlerce barış yanlısı masrafları kendi cüzdanlarından ödeyerek cepleri "barış türküleri" dolu olarak katıldılar.
Tek amaçları hep bir ağızdan "BARIS" diye haykırmaktı."Durdurun akan kanı" diyeceklerdi. "Biz Ortadoğu değiliz, birbirimize düşüremezsiniz, biz kardeşiz" diyeceklerdi. Tek silahları fikirleriydi. Tabancalarla, tüfeklerle gitmediler. Süngüleri yürekleriydi. Meydanî "BARIŞ" sloganıyla inleteceklerdi. Belki iktidara yanlışını söyleyeceklerdi. Düzeltmesini isteyeceklerdi. Coplanmayı, gazlanmayı bekliyorlardı elbet. Ne de olsa bu "işin fıtratında" vardı. Ama ölmeyi beklemiyorlardı. Parçalanacakları akıllarından geçmemişti. Türkülerle gitmişlerdi 3. Sınıf otobüslerde yol boyu. Hangi yolu kullanacaklarını bilen tecrübeliler vardı. Bi de ilk kez Ankara’yı görecek olanlar. Heyecandan uyumadılar gece boyu. Ülkenin durmuş kalbine masaj yapmaya gidiyorlardı tekrar hayata dönmesi için…
Gün ağardı, tarihi gar tüm ihtişamıyla karşıladı onları. Dağ gibi arkalarında duruyordu. ‘ben varım korkmayın’ der gibi. Hazırlıklar başladı. Kol kola girildi. Tanışıldı uzak köşelerden gelenlerle. Bir bardak sıcak çay için beklendi sıra. Biri dedi Ankara’ya kış gelmiş’ durdular halaya. Biraz eğlenmek, biraz ısınmak fakat çokça kaynaşmaktı istedikleri.
İşte o anda patladı bombalar, göğü yırttı çığlıklar. Kol kola kaynaşanların parçaları karıştı birbirine. Hainler kıskanmıştı bu halayı. Gözleri dönmüştü. Öldürmek yetmezdi onlara. Parçaladılar, bedenleri, kan gölüne döndürdüler tarihi garın gözleri önünde. Dayanamadı bu acıya yaşlı çınar, görmemişti böylesini. O da dayanamadı silkeledi camını çerçevesini. Kan, gözyaşı, çığlık hepsi karıştı birbirine. Sirenler, anonslar, yakarışlar, anamlar, şehadetler karıştı halayın türkülerinin yerine Ankara’nın soğuğuna. Buz kesti gar, buz kesti meydan. Yayıldı soğuk bir yangın gibi yurduma. Dört bir yandan yükseldi figanlar, ahlar, vahlar. Ne çare gitti canlar.
Unutmayacağız ciğerimizi sökeni, unutmamacığız 10 Ekim’i. Ve asla affetmeyeceğiz bize bu en kara Ankara gününü gösterenleri.
Milas Eğitim-İş Temsilciliği
Cumhuriyet’in Başkenti Ankara’da çeşitli demokratik kitle örgütlerinin ve siyasi partilerin düzenlemiş olduğu mitingde, Tren Garı önünde en az iki ayrı yerde meydana gelen patlamada 100’e yakın yurttaşımızın yaşamını kaybetmesine ve yüzlerce yurttaşımızın yaralanmasına neden olan terörü bir kez daha lanetliyoruz. 7 Hazirandan bu yana ülkemizin her yerinden çığlıklar yükselmekte, yüreğimize ateş düşmekte, içimiz yanmaktadır. Emperyalizmin emrindeki terör örgütlerinin kanlı yüzünü bir kez daha ortaya koyan bu alçakça saldırıları şiddetle kınıyoruz.
13 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarı ve saray, iç- dış barışımızı bozmuş, ülkenin barışını, birliğini, kardeşliğini emperyalizme tercih etmiştir. Saray ve şürekası, 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan halkın iradesini hiçe sayarak ülkeyi büyük bir uzlaşı içinde yönetecek hükümeti kurmak yerine, yurttaşlarının can güvenliğini dahi koruyamayan basiretsiz bir geçici hükümete ülkeyi mahkum etmiştir. Türkiye’yi sonu olmayan bir karanlığa sürüklemek amacıyla var gücüyle hareket etmektedir.
Ülkemizde meydana gelen bombalı, kanlı eylemlerin failleri bir türlü ortaya çıkarılmamaktadır. AKP hükümetinin biran önce hesap vermesi gerekmektedir. Başkentin göbeğinde bir mitingin güvenliğini sağlayamayan bir hükümet sorgulanmalıdır. Siyasal iktidar, olayın faillerini ortaya çıkarmadığı sürece soru işaretlerinin adresi AKP hükümeti olacaktır. Olayın faillerini ortaya çıkaramazlarsa bu ülkenin İçişleri Bakanı ve emniyet teşkilatının başındaki insanların "ama"sız, mazeretsiz olarak istifa etmeleri gerekmektedir. Çünkü bu bomba aslında Başkentin kalbinde "İnsanlığa" atılmıştır.
Terör, farklı inanç ve kültürlere sahip yurttaşlarımızın ülkemizde kardeşçe ve barış içerisinde yaşam bulduğu ulusal birliğimize ve bütünlüğümüze yeniden kasteder hale gelmiştir. Bir tarafta insanlarımızın ölümleri üzerinden iktidarını sürdürebilme çabası varken, diğer tarafta küresel terörizmin gücünü yönettiğini sanarak insanlarımızın ölümleri üzerinden bölgesel iktidar hesaplarının yapıldığı olağan üstü kaygı verici bir süreci yaşamaktayız. İçinden geçtiğimiz bu kritik süreçte öfke ile değil akılcı davranmak, ülkemizi kan gölüne çevirmek isteyen güçlere meydan yaratmamak zorundayız.
Biliyoruz ki terör nereden gelirse gelsin insanlık suçudur. Bu nedenle Suruç’ta ölen gençlerde, Dağlıca’da şehit edilen askerlerde, Diyarbakır Hani yolunda çocuğunun ve eşinin gözleri önünde şehit edilen poliste ve son olarak Ankara’nın göbeğinde yaşanan insanlık dışı katliamda ölen emekçiler ve gençlerde bizim evlatlarımız, yurttaşlarımızdır.
Bunun için; Ankara’daki katliamda kaybettiğimiz yurttaşlarımızı anmak ve acıyı paylaşmak,
Yurttaşlarımızın en temel hakkı olan yaşama hakkına sahip çıkmak,
Terörü, terörü siyaset edinenleri ve terörden nemalananları kınamak için bu basın açıklamasını kamuoyuna sunuyoruz.
SES Muğla Şube Başkanı
Fatma Yarış
10 Ekim’de Ankara’da Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için toplanmıştık. Saray’ın saltanatı uğruna aylardır dökülen kanlara dur demek, savaşa karşı, barışı savunmak için yollara düştük.
Kamu emekçilerinin, işçilerin, halkların özlemlerini haykırmak, umutlarını yaşatmak için, kandan ve savaştan beslenenlere karşı "Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi!" demek için gelmiştik.
Türkiye’nin dört bir yanından, emek, barış ve demokrasi taleplerimizi haykırmak için gelmiş, kadını erkeği, genci yaşlısı, barış türküleriyle birlikte halaya durmuştuk.
Türkiye’nin göbeğinde, Ankara Garı’nın önünde, binlerce polisin gözü önünde patlattılar bombalarını. 128 canımızı aldılar aramızdan. Canımızdan can gitti, yüreklerimiz dağlandı. Annelerimizi, babalarımızı, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı kaybettik.
İki gündür yüreğimiz yanıyor, içimiz kanıyor. Üzgünüz, öfkeliyiz, yastayız ve isyan ediyoruz. Bizler patlama sonrasında canlarımızı kurtarmaya çalışırken, polislerini gaz bombaları ile üzerimize salanlar, yüzümüze sırıtarak "güvenlik zafiyeti" yok diyorlar.
Hiç kimse bize bu katliamın faili meçhul olduğunu söylemesin. Ankara’nın orta yerinde göz göre göre bombaları patlatanları, yakın tarihimizin en vahşi saldırısına göz yumanları biliyor, katillerin hepsini tanıyoruz.
Katiller; diktatörlük heveslileri 7 Haziran seçimlerinde kursaklarında kaldığı için, ülkeyi kan gölüne çevirip, yaşanan ölümler üzerinden "oy avcılığı" yapanlardır.
Katiller; yarattıkları şiddet, korku ve katliam atmosferinde "tek başına iktidar" olmak için ülkeyi ateşe atıp, kendilerini kurtarmaya çalışanlardır.
Emek, barış ve demokrasi mitingimizi kana bulayanlara ve katliama seyirci kalanlara sesleniyoruz:
Bütün vahşetinize, bütün şiddetinize, bütün katliamlarınıza rağmen eşit, özgür, demokratik bir ülkede bir arada yaşamı ve barışı savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!
Bizi korkutmaya, yıldırmaya, sindirmeye çalışanlara sesleniyoruz: Ne kadar saldırırsanız saldırın, korkmayacağız, yılmayacağız, unutmayacağız ve asla affetmeyeceğiz!
Hepiniz döktüğünüz kanda boğulacaksınız! Kanlı ellerinizle işlediğiniz bütün suçlardan yargılanacak ve hesap vereceksiniz!
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak katliamda kaybettiğimiz arkadaşlarımızı anmak, faşist katliamı protesto etmek için dünden itibaren üç gün yastayız. Bugün ve yarın bütün Türkiye’de Grevdeyiz!
Acımız büyük, yaralarımız derindir!
Katiller ve arkasındaki güçler bulunana kadar bize rahat yok!
Katliamın sorumluları hesap verene kadar susmayacağız, yılmayacağız ve asla affetmeyeceğiz!
Hepimizin başı sağ olsun!
Eczacılar Uyarıyor: Barışla
Savaşmayın!
Bölge Muğla Eczacı Odası, Türk Eczacıları Birliği ve tüm eczacı odalarımız olarak bizler
10 Ekim 2015 günü Türkiye’de yaşanan en büyük terör saldırısında yaşamını yitiren resmi rakamlara göre 95 kişinin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve 400’e yakın yaralıya acil şifalar diliyoruz. Tüm aile, yakın ve dostlarının acılarını paylaşıyoruz. Bu saldırı tüm halkımıza yapılmıştır. Acıları, acımızdır.
Bizler sağlık çalışanları olarak sağlığın en önemli koşulunun içeride ve dışarıda barış olduğunu biliyoruz.
Bizler sağlık çalışanları olarak;
Halkın sağlıklı yaşama hakkının,
Yaşam hakkının ve
Güvenlik hakkının Anayasa ile devlete verilmiş bir görev olduğunu hatırlatmak istiyor,
Ülkenin kalbinde yaşanan bu terörist saldırının barışa, özgürlüğe, adalete ve demokrasiye yapılmış olduğunun tüm toplum kesimlerince idrak edilmesini istiyoruz.
Bizim birlikte ve huzur içinde yaşamamızın tek koşulu toplumsal barıştır. Toplumsal barışı korumak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Çünkü ölen biziz, bizim insanımız.
Bu nedenle üç günlük Ulusal Yas süresi boyunca eczane vitrinlerimizi karartacak ve siyah kurdelelerimizi beyaz önlüklerimizin üzerinde taşıyacağız.
Unutmayacağız, unutturmayacağız.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.