ÖNDER Haber -
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ve DİSK Basın-İş tarafından düzenlenen "Özgür Basın, Özgür Toplum İçin Dayanışma Çağrısı!" başlıklı toplantıda ‘Medyaya Yönelik Baskıları İzleme Komisyonu’ kurulması kararı alındı. Özgür Basın Özgür Toplum İçin Dayanışma Toplantıları’nın ise ayda bir yapılması karara bağlandı.
Toplantıya Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Ergezer Güver, , Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı ve GÖP Dönem Sözcüsü Uğur Güç, Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay, DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren, Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Deniz Yıldırım, TGC Bizim Gazete Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ünal Kurtul, Birgün Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Barış İnce, Cihan Haber Ajansı Haber Müdürü Abdülhamit Bilici, Kanaltürk ve Bugün TV Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros, Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, Cumhuriyet Gazetesi Haber Merkezi Müdürü Aykut Küçükkaya, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Yeni Asya Gazetesi Yazarı Faruk Çakır, Yeni Çağ Gazetesi’nden Kasım Öngen, Yeni Çağ Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Zeki Efe, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
‘Çok sesli toplum’!
TGC Başkanı Turgay Olcayto, toplantıda yaptığı açılış konuşmasında, "Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Ama en büyük yükü de gazeteciler üstleniyor. Uzun süren bir gazetecilik serüvenim var. Yaşımı da dikkate alırsanız, Menderes döneminden başlayıp 10 yılda bir devam eden sıkıyönetimleri, sıkıyönetim tartışmalarını, darbelerin çoğunu yaşadım. Ama ben basını bu kadar ince ince, içten bölmeyi beceren, basına bu kadar ağır baskılar yapan bir iktidarla karşılaşmadım. Uzun süre gazeteci arkadaşlarımız cezaevinde yattı. Halen cezaevinde meslektaşlarımız var. Gazeteciler, ‘terörist’ muamelesi görüyor. Bir başka deyişle ‘düşman’ muamelesi görüyor. Kendilerinden olmayan gazetecileri, gazeteci saymıyorlar. Ama biz de iktidardan yana olan gazetecilerin bir bölümünü gazeteci saymıyoruz. Çünkü bu arkadaşlar tetikçilik yapıyorlar, mesleği kötüye kullanıyorlar.
Toplantıya bütün basın yayın organlarını davet ettik. Davetlilerden bir bölümü gelemedi. Bu da iktidar sermaye baskısının bir sonucu. Türkiye’de çok sesli bir toplum yeşersin istiyoruz. Demokratik bir toplum olsun, sendikalaşma olsun, düşünceyi ifade özgürlüğünün önünde engel kalmasın, basın özgürlüğü çağdaş ülkelerdeki gibi olsun istiyoruz. Halk bilgilensin, halkın bilgi edinme hakkı kösteklenmesin, halka açılan iletişim kanalları tıkanmasın. Ama bunların tam tersini yaşıyoruz. Onun için diyorum ki; çok sesli toplumdan tek sesli topluma gidişin hazırlıkları var gibi geliyor. Geçici iktidarın oluşturduğu tabloya da baktığımız zaman bunu rahatça görebiliyoruz. Basın olarak ne yapacağız? Doğru söylemeye devam edeceğiz. İnadına, doğru, dürüst gazetecilik yapacağız. Bunu yaparken işten atılan gazeteci arkadaşlarımızın yanında, arkasında olacağız. Son günlerde işten çıkarılan gazeteciler, son derece nitelikli. Hem yurt dışında hem içerde tanınan, bilinen gazeteci arkadaşlarımız. Ama bunlar da ne yazık ki işsizler ordusuna katılmış bulunuyor. Bu tabloyu el birliğiyle değiştireceğiz. Kendi aramızda bölünmeyi önlemek için çözüm yolları bulmalıyız."
"Siyasal iktidar basın
düşmanlığı yapıyor"
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay, konuşmasında, özetle şunları söyledi:
"Türkiye gerçekten zor durumda. Bir iç savaş başlatan anlayışın bizim sektörümüze yansımaması mümkün değil. Bizim sektörümüz zaten yıllardır ağır baskı altındaydı. Son yıllarda temposunu daha da yükseltti. ‘Ya benim olursun ya da seni yok ederim’ denildi. İsim vererek gazeteciler tehdit ediliyor. Karşımızda siyasal bir iktidar var basın düşmanlığı yapan. Gazetecileri cezaevine gönderen. Cumhuriyet tarihi boyunca gazeteci ve yazar için en fazla dava açma rekorunu elinde bulunduran kişiyle karşı karşıyayız. Muhalif gibi görünen gazeteciler işten atılıyor. Mesleğimizi darmadağınık eden süreçte sorun siyasal. Çözüm de kısa vadede olur mu bilmem ama bu anlayışın siyasal iktidardan uzaklaştırılması meselesi. Ben bu toplantıyı önemsiyorum. Her dönemde basına baskılar oluyor. Ama gazetecilerin bir araya gelmesi çok önemli. Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz!"
"Barış dili"
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı/GÖP Dönem Sözcüsü Uğur Güç, yaptığı konuşmada, "Uzun süredir gazetecilik mesleği baskı altında. Aslında bu, daha önceki iktidarlar döneminde de gazetecilerin yaşadığı bir sorun. Eskiden de baskılar vardı ama gazeteciler daha örgütlüydü, birbirleriyle daha yakın temastaydılar. 90’larda kutuplaştırılan gazeteciler bu birlikteliği sergileyemediler. Bugünkü gazetecinin halinde en büyük etki, gazetecilerin birbirinden uzaklaştırılması oldu. Gazeteciler maalesef plazalarda gazetecilik yapmaya başladılar. Haber merkezileştirildi. Aynı manşetlerle çıkan gazeteler oldu. Tek tipleştirilen gazetecilikle karşı karşıyayız. Gelinen noktada biz gazetecilere çok büyük görevler düşüyor. Barış dilini konuşmamız gerekiyor. Nefret dilini kullanmamız gerekiyor. Kutuplaştırılmış ülkede gazetecilerin önemli bir misyon üstlenmesi gerekiyor."
‘Buluşmalıyız’
DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren ise, özetle şunları söyledi: "Gazeteciler şimdi niye bu kadar dağınık ve örgütsüz? Bu ülkede 15-20 yıldır gazetecilik yapan herkes bunun farkında. Çuvaldızı kendimize de batırmamız gerekiyor. Saldırıya uğrayan gazeteler, bir dönem sendikalı çalışanlarını işten atmıştı, sendikaları kovmuştu. Gazetecilerin üzerine düşen, örgütlenmek. Sendikalaşmak, meslek örgütlerinde buluşmak ..."
‘Basın özgürlüğü’
Toplantıda daha sonra, Aydınlık, Bugün, Cumhuriyet, Zaman, Evrensel, Birgün, Bolu Gündem gazeteleri, Bugün TV ve Kanaltürk ile Cihan Haber Ajansı yöneticileri, yaptıkları konuşmalarda, ‘basın özgürlüğü’ için dayanışma çağrısı ekseninde buluştular.