A. Kemal KAŞKAR -
İlçemiz, sadece özel şahıslara ait çok sayıda bakımsız, yıkık dökük eski evleriyle değil, terkedilip unutulmuş yıkık dökük eski kamu binalarıyla da büyük sorunlar yaşıyor yıllardır.
Bu kamu binalarının başında da ‘eski Devlet Hastanesi’nin terkedilmiş viran hallerdeki bölümleri geliyor. Bu sorunumuzu yıllardır zaman zaman dile, gündeme getiriyoruz. Ancak ne yazık ki, hastane bahçesindeki eski kantin binasının bir bölümünün iyileştirilip ‘Kuran Kursu mekanı’ olarak kullanılır hale getirilmesinin ve bahçenin zemininin mıcırlanarak biraz olsun derlenip toplanıp bahçe içindeki yolun ortasına da kadife çiçekleri dikilmesinin dışında bir arpa boyu bile gelişme yaşanmış değil şu ana dek.
Aksine, durum kötüleştikçe kötüleşiyor …
Ülkecek, tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Buralar, bir ülkenin itibar makamlarıdır. Bu itibar makamlarında herkes buraya bakarak kararını verir" savunma sözleri eşliğinde trilyonlar harcanıp yapılan ‘Ak Saray’ı tartıştığımız şu günlerde, ilçemizdeki bu ‘mekan görüntüleri’nin ilçemizin itibarını nasıl etkilemekte olduğu sorusunu gündeme getirmek istedik.
İtibar sıfır!
Mekanları itibarla ilişkilendiren bu yaklaşımdan hareketle, ilçemizdeki bu mekan görüntülerini, bir kez daha, başta iktidar partisinin ilçemizdeki yöneticileri ve Muğla Milletvekilleri olmak üzere tüm siyaset erbabının gündemine sunuyoruz.
Bu görüntülerin, ilçemizin itibarını ‘sıfır düzeyi’ne indirdiğine dikkat çekerek!
Hiç kimse bize, ‘itibar-mekan ilişkisi’nin, sadece Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı gibi makam mekanlarıyla sınırlı olduğu savunusu yapmasın.
Üstelik kimi siyasetçilerimizin, zaman zaman hamasi nutuklarında adını anıp malzeme olarak kullandıkları Kanuni Sultan Süleyman’ın, "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" özlü sözünden hareketle, aslında en büyük makamın ‘sıhhat’ olduğu ve dolayısıyla ‘sıhhat müesseseleri’nin büyük önemi de dikkate alınırsa: En yüksek makam mekanlarının aslında ‘hastaneler’ olduğu da kabak gibi orta yere çıkıverir…
Ayrıca Başbakanlıktan yapılan Ak Saray açıklamasında dendiği gibi "Tüm bu imkânların gerçek sahibi sadece millet"se, bu sahiplik halinin sadece ve sadece Ak Saray’la sınırlanmaması, -adı üstünde- tüm ‘kamu binaları’ için geçerli olması gerektiği de açıktır.
Eski olsun yeni olsun, yıkık olsun dökük olsun, tüm kamu binaları için!
Dolayısıyla, ‘Ak Saray’a trilyonlarını "harcayabilen" bu milletin, ilçemizdeki bu ‘çok kötü tablo’yu biraz olsun iyileştirmeye, güzelleştirmeye, her şeyden önemlisi bu mekanları yeniden kullanılır duruma getirmeye harcayacak parasının da olması, daha doğrusu ‘milletin parası’nın küçücük bir bölümünün de buralara ayrılıp harcanması gerektiğini düşünüp savunuyoruz.
Yurttaşlar çok rahatsız
Yurttaşlar, eski Devlet Hastanesi binasının, yıllardır değerlendirilememesi bir yana, verdiği çok yönlü rahatsızlıklar yüzünden tepkili …
Hastanenin bir dönem ‘Semt Polikliniği’ olarak kullanılmış bölümü dahil, uzun yıllardır terkedilmiş bölümleri mide bulandıracak denli kötü durumdalar…
Camları, çerçeveleri kırılmış kapı ve pencereleriyle, bir ‘çirkinlik abidesi’ durumuna getirilmiş bu mekanlara, özellikle akşam-gece saatlerinde konuk olanlar, mahalle sakinlerine büyük rahatsızlıklar yaşatıyor.
Vahim durumu görüntüleme çalışmalarımız sırasında görüştüğümüz bazı mahalle sakinleri, hemen yanıbaşında ‘Beçin Kazıevi’ olarak değerlendirilen eski Jandarma binasını örnek göstererek; "Bu binalarda da ilçemizde ihtiyaç duyulan bir hizmet verilebilir rahatlıkla" diyorlar.
Bir yurttaş, "Huzurevi olabilir mesela" diyor ve ekliyor: "Hemen yanıbaşında sağlık kurumunun bulunuyor olması da çok güzel bir şey, bulunmaz nimet …"
Ve yurttaşlar haklı olarak soruyor:
"Bu binaların değerlendirilmesi için daha ne bekleniyor?"