Bu tarihi doku hepimizin

ÖNDER Haber / Adem KANKAYNAR -

Bu tarihi doku hepimizin

Binlerce yıllık geçmişiyle övündüğümüz, farklı medeniyetlere başkentlik yapmış ilçemizin kent kimliğini oluşturan ‘Tarihi Milas Evleri’ kurtarılmak için adeta çığlık atıyor.Sahipleri tarafından kaderine terk edilen bu evler, birer birer yıkılarak yok olurken, birçoğu da ayakta kalmak için deyim yerindeyse büyük bir mücadele veriyor.

 

Çoğunluğu 19’ncu yüzyılda inşa edilmiş bu yapıların birçoğunun yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalması görenleri üzerken, tarihi değerleri tescillenmiş ve sayıları yaklaşık 100’ü bulan bu ev ve konaklar, ilçemizin özellikle ilk yerleşim yerinde bulunuyor.

Oldukça dar sokaklardaki ve hepsi de iki katlı, cumbalı ahşap yapı olan bu evler, özgün baca yapılarıyla dikkat çekerken, bu yapıların birçoğu günümüzde sahipleri tarafından kullanılmadığı ve terk edildiği için yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.

Konaklarını ve evlerini yeniden kullanabilmek için tadilat yapmak isteyen mal sahipleri uzun süren prosedür ile onarım maliyetinin yüksekliğinden şikâyet ederken, birçok ev de birden fazla varisi bulunduğu ve gerekli anlaşmalar sağlanamadığı için kaderine terk edilmiş durumda.

Bugüne kadar gazetemizde ve ilçemizdeki diğer yayın kuruluşlarında bu türden defalarca yapılmış haberler herkesin malumu. Kaldı ki bu haberler de öylesine veya iş olsun diye yapılmış haberler değildir.Amaç, konuya dikkat çekilmesini sağlamak ve aralarından bir tanesinin bile kurtarılmasına katkıda bulunmaktır.Çünkü bu yapılar ilçemizin kent kimliğini oluşturan en önemli örnek, kaybettiğimizde yerine asla bir daha koyamayacağımız eserlerdir.

 

Anıtlar Kurulu ve süreç …

Mal sahiplerine veya böyle bir tarihi yapıyı satın alıp restore edecek insanların karşısına ise ‘bürokrasi hazretleri’ çıkıyor ve sanki ‘bu yapıları restore ettirmeyin dercesine, uzayıp giden ve yıllar süren bir süreç başlıyor.

Her şeyden önce tescilli bir evin restorasyonu için öncelikle rölövesinin ve buna uygun restorasyon projesinin hazırlanması gerekiyor.Daha sonra Anıtlar Kurulu’ndan restorasyon için onay alınması ve Anıtlar Kurulu’nun konuyu gündeme alıp görüşmesi, karar vermesi için de raportörlerin birkaç kez gelip gitmesi ve raporlarını hazırlamaları gerekiyor.Tüm bu işlemler ve ardından Anıtlar Kurulu’nun restorasyon için onay vermesi için çok uzun bir zaman gerekiyor. Durum böyle olunca da ev sahipleri böylesine bir uğraşın içine girmek istemiyor, daha işe başlamadan gözleri korktuğu için vazgeçiyor.

Her ne kadar tescilli yapıların yeniden ayağa kaldırılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı ‘Taşınmaz Kültür Varlıklarının Onarımına Yardım Sağlanmasına Dair Yönetmelik’ kapsamında hibe yardımları yapsa da, evini restore etmek isteyenler bu hibe yardımlarını yetersiz buluyor.

Turizmin giderek kıyılardan iç bölgelere kaydığı, kültür turizmini yılın 12 ayına yaymayı hedefleyen ve bu uğurda da önemli bir çaba harcayan Milaslılar, tarihi bir eve sahip oldukları için adeta cezalandırıldıklarını düşünüyor.

Bu yapıların tapuları mülk sahiplerinde olsa da yaşayan tarih ve sivil mimarlık örnekleri içerdiğinden bu yapılar, gelecek kuşaklarındır.Bu nedenle çocuklarımızın geleceğini bencilce kullanmak sanırız insanoğlunun manevi duyguları ile bağdaşmaz.Çünkü Milas’ın medeniyetlere başkentlik yapmış; tarihi, kültürü, örf ve adetleriyle görülmeye değer bir ilçe olduğuyla övünürken, sahip çıkılmazsa gelecek kuşaklara, torunlarımıza anlatacağımız bir Milas da kalmayacak.

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık