Bu, yayın yasağı değil, sansürdür *

Mustafa İlker GÜRKAN / Avukat Ankara olayları (Askeri Servis araçlarına yapılan ve 28 ölüm 61 yaralı sonucunu veren hain ve alçakça yapılmış bombalı saldırı) hakkında açılmış bir dava yoktur

Bu, yayın yasağı değil, sansürdür *
  • 22 February 2016, Monday 7:47
Mustafa İlker GÜRKAN / Avukat Ankara olayları (Askeri Servis araçlarına yapılan ve 28 ölüm 61 yaralı sonucunu veren hain ve alçakça yapılmış bombalı saldırı) hakkında açılmış bir dava yoktur. Olayın siyasi olup olmadığı –ki çok güçlü bir olasılıkla siyasidir- sanıkların kim oldukları (en azından siyasal kimlikleri) belirlenmemiştir. Olay bir katliamdır… Çok güçlü bir olasılıkla “siyasal bir katliamdır” ve buna karşı en sağlam çıkış “Çözüme en geniş ölçüde insanların kafa yorması, kitlelerdeki bilgilerinin toparlanması, analiz edilmesi, ayıklanmas v.b” faaliyeti içinden geliştirilebilir… “En geniş yayın en geniş saptırma, yanlış bilgilendirme v.b amaçlara hizmet eder” diye itiraz edilebilir… Devlet; toplumumuzdaki en görkemli örgütlenme, ama ne için var? Bunları ayıklayabilir… Elinde olanaklarla en sağlam ipuçlarını saptayabilir ve “doğru yolda” yürüyebilir.. Yayın yoluyla ortalığa saçılan; binbir tane haber, binlerce yanlış bilgi; yalnızca yeterli istihbaratı olmayan, yeterli istihbarata ulaşamayanların kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramaz… Ankara’daki katliam hakkındaki haberlere yayın yasağı konulması, daha önce de denenmiştir ve görülüyor ki, bir yararı olmamaktadır.. Sürekli “yayın yasağı konulması” neden?.. Bundan umulan “yarar” nedir? Burada, politikanın büyük-temel sorusunu soralım; terörizmin saldırıları, üstelik en kanlı, en alçakça saldırıları konusunda yayın yasağı konulması “kimin yararınadır?” ve “terör saldırıları hakkında yayın yasağı uygulanır” türünden bir kanun varmış gibi yapılan bu uygulama ne anlama gelmektedir? Öncelikle belirtelim; bu yayın yasağı, halkın haber alma özgürlüğüne yapılmış bir engellemedir. Hiçbir pratik / güvenlik / faillerin tespiti ve ele geçirilmesine yararı olmadığı tecrübe ile sabittir.. Ama terörün tabiatını, temel taktiklerini gözönüne aldığımızda, terörün temel düşmanı şeffaflıktır. Çünkü onun temel prensibi halkımızca çok güzel ifade edilmiştir; “Şuyu-u, vukuundan beter…”   “Basın Özgürlüğü Bütün Özgürlüklerin Anasıdır.” Bu söz, sayısız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararnda yer almıştır. Ama hatırlayınız, 15 Ekim 1982’de bu sözü, “12 Eylül’ün Danışma Meclisi” Başkanı Sadi Irmak söylemişti.. Anayasanın 28. Maddesi açıktır: Devletin sorumluluğu basın ve haberalma özgürlüğünü sağlamaktır. Tarih,  bugün vardığımız nokta bakımından olağanüstü derslerle doludur.. İşte Anayasa’nın ilgili hükmü: MADDE 28- (1) Basın hürdür, sansür edilemez….. (2) Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır…. (3) Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27’nci maddeleri hükümleri uygulanır. (Md. 26- Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti.. Md.27 -Bilim ve sanat hürriyeti) ……………… (5) Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hâkim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayım yasağı konamaz. ……………………………………. Bu kuralların özüne aykırı biçimde verilen “yayın yasağı” kararları, “sansür”ün kanuna uygun hale getirilmesinden başka bir anlam taşımaz. Eğer devlet bu kadar çok “yayın yasağı” uygularsa.. Bu sık uygulama, yasakların sıradanlaşması ve kanıksanma etkisi; bu uygulamaların yaygınlaşmasına, sık-sık uygulanmasına ve giderek “korkuya”, “çekinmeye” ve doğal olarak “otosansüre” yol açar...   * ‘abcgazetesi’ adlı haber sitesinde yayınlanmıştır.
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık