Çekin elinizi eğitim ve öğretimden

Cafer METE / Emekli Halk Eğitim Merkezi Müdürü Dünya üzerinde yaşayan bütün anne, babalar çocuklarına düşkündür. Onların büyümeleri, cemiyete hayırlı ve faydalı bir kişilikle yetişmeleri, ilim, bilim ve meslek sahibi olmaları en büyük emelleridir. Eskiden atalarımızdan duyduğumuza göre bir annenin, babanın çocuğuna karşı üç görevi var derlerdi: 1- Askerliğini yaptırmak, 2- Evlendirmek, 3- Bir çift öküz, karasaban, boyunduruk ve varsa yeteri kadar arazi vermek ebeveynin görevi derlerdi. Bugün bu tamamen değişmiştir, okutmak, bir meslek veya sanat sahibi yapmak, yuva kurmasına yardımcı olmaktır. Atalarımızda olduğu gibi bugünkü anne baba da küçük yaştan itibaren çocuklarının eğitimi ve öğretimi üzerinde titremektedir. Yukarda saydıklarımın olabilmesi için çocuğun düzgün bir eğitim ve öğretimden geçmesi gerektiğine inanmayan yoktur. Bilmeden, öğrenmeden okulu bitiren hayatta bocalar kalır. Eğitim öğretim bir bütündür ezbere değil, yaparak, araştırarak öğrenilir. Amma biz Milli Eğitimi yaz boz tahtasına çevirdik, öğrenci ne yapacağını bilmiyor. Çünkü her milli Eğitim bakanı yeni bir şeyler uyguluyor, önce taşımalı eğitim dediler köylerde okulları kapattılar. Mart 2014’te Önder Gatezesinde yazdığım bir yazıda, eskiden görev yaptığım köyün İlkokulunun içler acısı durumunu sizlere aktarmıştım. Sayın Yetkililer, bugüne kadar eğitimde yaptığınıza bir göz atalım. Taşımalı eğitimle köylerde okulları kapattınız, Köylerde her hafta göndere çekilen ayyıldızlı şanlı Bayrağımız artık göndere çekilmez oldu, Köylerden, halkın güvendiği öğretmeni aldınız, Okullarda sınıfta kalmayı kaldırdınız, cemiyete yararlı eleman yetiştirmeye engel oldunuz, Sekiz yıllık kesintisiz eğitim, öğretimle 4+4+4’le sanayide çırak, kalfa ve usta yetişmesini önlediniz, 4+4+4’le eğitimi Osmanlı eğitimine çevirdiniz, Milli Bayramlarımızı, kutlama merasimi haline getirdiniz. Atamızın huzurunda saygı duruşumuza ve buket çiçek koymamıza izin vermiyorsunuz, mutlaka izin almamızı istiyorsunuz. Bizi bundan mahrum etmeyin. Okullarda sık sık, öğretmen ve idareci değişmesi öğrencinin psikolojisini bozar. Çalışkan ve başarılı idarecileri görevlerinden aldınız, bakalım kimleri getireceksiniz? Temel eğitimden orta öğretime geçişte niçin öğrencileri İmam Hatip liselerine mecbur ediyorsunuz? ‘Bir inat bin Murat’la kindâr ve dindar gençler mi yaratacağız? Düz liseleri Anadolu Lisesi haline çevirdiniz. Acaba arta kalan ve bir yere yerleşemeyenleri İmam Hatipe almak için mi düz liseleri Adanolu’ya çevirdiniz? Sevgili halkım; iki türlü eğitim şekli vardır, 1- Örgün eğitim, 2- Yaygın eğitim. Bakanlık örgün eğitimi halletti, şimdi sırada yaygın eğitim var. Örgün eğitimde 17 yıl, yaygın eğitimde 16 yıl görev yaptım. Amma bugün yaygın eğitim dediğimiz Halk Eğitimi Merkezleri, örgün eğitim haline gelmiştir. Bir de yasaya konan bir madde ile Halk Eğitimi Merkezi Müdürleri görevlerinden alınıyor. Yeni bir eğitim ve idare şekli verilmek isteniyor. Çok yanlış bir eğitim sistemine doğru gidilmekte. Buna dur denilmesi ve uygulamalı, araştırıcı bir eğitim sistemine ihtiyacımız vardır. Tepeden inme, her bakan değişiminde yeni bir metot yerine, Anayasa gibi bir milli eğitim politikası benimsenmelidir. Her bakan değişiminde sistem değişmemelidir. Eğitimi yaz boz tahtasına çevirenlere sesleniyorum; çekiniz elinizi eğitim sisteminden, bırakın ehil ellere. Bakınız dershaneleri kapattılar, iyi mi ettiler? Bir inat bin Murat’la eğitim-öğretim olmaz. Eğitim nazari ve ezberle değil uygulamalı, materyalle, araç gereçle olur. Bugün hangi okulda dört dörtlük laboratuvarınız var? Sevgili halkım; 1940 yılında kurulan Köy Enstitülerinin bir plan ve programı, hedefi vardı. Her ne kadar 1947 yılında yapılan politik baskılar olmuşsa da plan, program 1954’e kadar devam etti. 14 yıl içinde Köy Enstitülerinde hedeften sapma ve her yeni gelen bakanda programımız değişmedi. Bizlerde vatan, millet, Cumhuriyet, İstiklal Marşı, Atatürk sevgisi hedefimizdi. Bu sevgi içinde eğitim ve öğretimini tamamlayan Köy Enstitüsü öğrencileri, köylere öğretmen olarak gittiler. Hiç bocalamadılar çünkü uygulamalı bire ğitimden geçmişlerdi. Bizde şu inanç vardı: Köylünün, vatanın kalkınması için gece gündüz durmadan çalıştılar. İşte bu kalitenin ispatıdır. Ezberle değil bilfiil yaparak, yaşayarak öğrenmenin sonucudur. Köy Enstitülerinde uygulamalı olarak edinilen bilgileri köylüye ve çocuklara aktardıklarını biliyoruz. Köy Enstitülü öğretmenlere 1950’den sonra muazzam baskı vardı, amma bugünkü kadar kıyım ve öğrencinin öğrenmesini engelleyecek düzeyde değildi. O zamanki köy okullarında bile işlik ve uygulama bahçeleri mevcuttu. Eserler daha halâ mevcuttur. Şimdi okullar dört duvarla çevrilidir. Olmuyor beyler olmuyor. Neden Köy Enstitüsü plan ve programını uygulamıyoruz? Ülkemizi, halkımızı hep birlikte Atatürk ve Cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda kalkındıralım. Sayın yetkililer: 1970’li yıllarda Sayın Demirel’in milliyetçi cephe hükümetleri aynen sizin yaptıklarınızı denedi. Milaslı öğretmenleri Kars’a, Hakkari’ye, Trabzon’a, Erzurum’a ve çeşitli illere sürgün etti, ne oldu sorarım. Siz de yine öğretmen ve idareci kıyımlarına başladınız. Görevden alıyorsunuz, nereye verdiğiniz belli değil, tecrübe sahibi olmuş başarılı idarecileri harcamayın. Temel eğitimden orta öğretime geçiş sınavları yaptınız ne oldu? Çocukları yakınında bulunan okullara vermeyip 145 km uzaklıktaki İmam Hatip lisesine kaydını yaptırıyorsunuz. Böylece okul seçme hakkını elinden alıyorsunuz. Bu Anayasaya aykırı değil midir? Bırakın vatandaş çocuğunu istediği okulda okutsun. Son olarak rica ediyorum. çekin elinizi okullardan, öğretmen ve öğrencilerden. Sizden siyaset değil eğitim ve öğretim istiyoruz. Not- Milli Eğitim Bakanlığı Din Eğitimi Genel Müdürlüğü, yayımladığı bir genelge ile 952 İmam Hatip Lisesi’nde 675 bin öğrenci için Türkçe konuşmayı yasaklamıştır. Bu okullarda ikinci bir dil kullanılmaması gerekir ifadesi ile ... Karar sevgili halkımındır. Herhalde, yakında Latin harfleri de yasaklanır ...