Elden giden ulustur

Mustafa İlker GÜRKAN / Avukat Haberlerde ilk duyduğum zaman -ki 125 ölü denilmişti- aileleri evlerinde çocuklarını arıyordu

Elden giden ulustur
  • 29 February 2016, Monday 7:32
Mustafa İlker GÜRKAN / Avukat Haberlerde ilk duyduğum zaman -ki 125 ölü denilmişti- aileleri evlerinde çocuklarını arıyordu. Ancak çocuklarını tanıyamıyorlar, DNA testi yaptırmak için çabalıyorlardı. Haber böyle veriliyordu. Türklük adına derin bir üzüntü ve utanç duydum. Tepkimi sosyal medya ortamında dile getirdim. Sevgili yurttaşlarım, arkadaşlarım.. Evlerin bodrumlarından, yıkıntılarından hiçbiri tanınmayacak hale gelmiş yüzlerce insan ölüsü çıktığı doğru mu?.. Bu nasıl olur? Bizim, yani Türklerin tarihinde (geleneğimize) böyle vahşi, insanlık dışı şeyleri kim dahil edebilir? Kim olursa olsun, Türklerle bir tarihi, bir vatanı, bir kültürü binlerce yıl paylaşan bir kavmin (yani Kürtlerin, yani ‘kardeşimiz’ dediğimiz insanların) çocuklarına böyle bir şeyi Türklük adına nasıl yapabilirler... İsterse şimdi emperyalizmin yedeğinde ayrılıkçılık yapan v.s unsurları olsunlar... Hatta fiilen emperyalizmin askerleri, örneğin U.S Army mensupları olsunlar.. Ne bileyim insanlık dışı fiillerin faili olsunlar... Türk, Kürt, Boşnak, Kafkasyalı ve diğer hangi etnik kökenden olursa olsun, Anadoluyu vatan bellemiş, emperyalizmi tarihte ilk kez yenilgiye uğratmış ve Cumhuriyeti kurmuş “Türk Ulusunun Medeni Cevherinin” neresinde böyle bir vahşet ve ilkellik kabul edilebilir? Anlaşılsın diye, tarih bilincimle, ulusal kimliğimle  soruyorum; Malazgirt’te Alpaslan ... İstanbul’da Fatih... Akdeniz’de Barboros... Kanije’de Tiryaki Hasan Paşa... İstiklal Savaşının ateşleri içinde en pespaye zulmün mimarı olan Yunanlılara karşı Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları, Mehmetçik ... Böyle şeyleri yapar mıydı? Yapmazdı, yapmadı da... Bu ulusun çocukları Çanakkale’de, Basra’da, Kafkasya’da, Balkanlarda savaştı; Makedonya dağlarında vuruştu; Sina, Libya ve Yemen çöllerinde dövüştü. Ülkesini işgal edenlere karşı vatanı için göğüs göğüse çarpıştı. Ama Cizre’de yapılanı yapmadı. Düşmanının ölülerine saygı gösterdi. Bu ulusun kurucu lideri uzak kıtalardaki gözü yaşlı annelere, mezarları bu topraklarda olan askerler (Anzaklar, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Hindistanlılar) için “üzülmeyin” diye seslendi, “Onlar artık bizim evlatlarımızdır”. Onurlu bütün ulusların çocukları gibi, bu ulusun mensupları da kan ve ateş içinde geçilen bir çağ dönümünde, savaşın da barışın da ahlakına uydu. Peki, şimdi biz kimiz? Buraya, bu duruma nasıl geldik? Burası bizim ortak vatanımız, Türkiyemiz, insanlarımızın evi. Acı bir “haber” daha verildi o günlerde..  Tam 145 olmuş tanınamıyacak haldeki  ölülerin  sayısı.. Savaş bu! Olmadık vahşet, dram-trajedi yaşanır. Savaş insanı insan olmaktan çıkarır… Bu durum bir yere kadar belki anlaşılabilir. Ama bu nedir? Korugandaki bir keskin nişancı, suikastçiyi mi imha etti ya da “muhkem” mevkiden ölüm saçan bir ateş merkezini mi? Kuşattığın ya da kıstırdığın bir kitle üzerine böyle gitmek, yaralıların hastaneye götürülmesini engellemek, cesetlerin günlerce sokak ortasında kalmasına yol açmak, yaralıları almaya gelen ambulanslara ateş açmak... İnsanlık dışı bir katliam yapmak... Bu ne! Bilinir savaş psikolojisidir, insan aklını oynatır. Cephede savaşan insanın ne hale geleceğini, ne yapacağını kestirmek zor değil. Ama “devlet” neden var? Hatırlayın Dersim öykülerini, “mağaralarda toplu imha” iddiaları hakkında neler anlatılıyor, neler söyleniyor, bu iddialar için ne cevaplar veriliyordu... Bugün daha beteri günlük basın bültenlerinin rutin haberi haline geldi. Yandaş basın olayı sıradanlaştırmak, küçültmek, önemsizleştirmek için elinden geleni yapıyor. Anadoluda yüzlerce yılda yoğrulmuş… Varlıkta ve yoklukta, iyi günde kötü günde sevinci, mutluluğu, sıkıntıyı ve tasayı paylaşarak oluşmuş ulusumuzun başına gelen bu “yarılma” Onun tarihindeki en büyük acıyı oluşturmaktadır. Deneyler var dünyada.. İçsavaşlar yaşamış ve sonra ulusun birliğini yeniden inşa etmiş örnekler var. İnceleyin, okuyun, araştırın göreceksiniz ki, “iç savaşın” galibi yalnız ve ancak ulusun birliğini savaştan sonra da yeniden kurabilenlerdir. Onlar ise; yine yalnız ve ancak “diğer tarafa” karşı; “içsavaşın” bilmem kaç bin yıllık tecrübeleriyle insanca davranmayı becerenlerdir. Siz.. Yıkılıp gideceksiniz, “dişine kan değmiş” olanlar, “iktidar ve ikbal hırsı” gözünü bürümüş olanlar... Gideceksiniz de.. evlatlarımıza çok kötü bir “miras“ bırakacaksınız. Kim ne derse desin… Ne yapılırsa yapılsın… Ulusumuz yarılmıştır! Kendi ellerimizle dayıyoruz ulusumuzun bağrına hançeri. Bilinen hamasettir, “vatan elden gidiyor” denir. Oysa ulus yaşıyorsa vatan yeniden kazanılır. Bir “asır” önce olduğu gibi… Ama bu yarılma başka bir şey. Çünkü elden giden ulustur!
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık