“EMEKÇİNİN SESİ OLMAK İÇİN ADAYIM”

ÖNDER Haber - CHP Muğla Milletvekili Aday Adayı, eski Maden-İş Sendikası Yatağan ve Havalisi Şubesi başkanı Süleyman Girgin, ilk aday adaylığı açıklamasını Milas’ta parti binasında yapmıştı

“EMEKÇİNİN SESİ OLMAK İÇİN ADAYIM”
  • 09 February 2015, Monday 7:51
ÖNDER Haber - CHP Muğla Milletvekili Aday Adayı, eski Maden-İş Sendikası Yatağan ve Havalisi Şubesi başkanı Süleyman Girgin, ilk aday adaylığı açıklamasını Milas’ta parti binasında yapmıştı. Taşeronlaşmaya ve özelleştirmelere karşı mücadeleyi hem bölgemizde hem de Ankara’da aktif olarak sürdüren ve Türkiye’de gündem oluşturan Tes-İş ve Maden-İş Yatağan şubelerinin mücadelesinin de sembol ismi haline gelmiş olan Süleyman Girgin, Cumartesi günü saat 14:00’de de CHP Muğla İl Başkanlığı’nda resmen aday adaylığını açıkladı. Girgin konuşmasında, CHP olarak sol politikalara önem verilmesinin altını çizdi. Yaklaşık 500 kişinin katıldığı basın toplantısında, CHP milletvekili aday adaylarının her birinin değerli birikimleriyle Muğla’ya hizmet edeceğini belirten CHP İl Başkanı Mürsel Alban, "partimizde bir çok arkadaşımız milletvekili aday adayı olmak için yola çıktı. İçinde Muğla ve memleket sevdası olan, birikimleriyle hizmet edecek arkadaşlarımız var. Bugün de direnişin simgesi sendikacı Süleyman Girgin kardeşim. Kendisine ve tüm aday adaylarımıza başarılar diliyorum" dedikten sonra, neden aday adayı olduğunu açıklayan Süleyman Girgin, yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Değerli parti büyüklerim, sevgili partili arkadaşlarım, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, odaların değerli temsilcileri, basın emekçileri. Bir kutsal görevden başka bir kutsal göreve adım attığım bu anlamlı günde sizlerle birlikte olmanın onurunu ve heyecanını yaşıyorum. 3 Şubat günü 15 yıldır yürütmekte olduğum aktif sendikal mücadele hayatımı noktaladım ve şube başkanlığı görevimden istifa ettim. Ancak bu, mücadelenin noktalandığı anlamına gelmiyor. Direniş ruhu ve azmimizle, edinmiş olduğumuz deneyimimizle siyasal alanda mücadele etme kararı aldım. Bu kararı almamda beni teşvik eden, tavsiye ve öneride bulunan bütün partililerimize, sendikalarımıza, sivil toplum örgütlerimize, oda, dernek yöneticilerine, işçi arkadaşlarımıza ve aileme teşekkür ederim. Hayatı yaratan nasırlı eller sözüm sizedir. Ekmeği pişirenler, tarlaları sürenler, binaları yapanlar sözüm sizedir. Emeğini sermayesine katan esnaflarımız, zanaatkârlarımız sözüm sizedir. Meydanlarda özgürlük türküsü söyleyenler sözüm sizedir. Hiçbir zaman eğriye doğru demeyiz. Biz, diktatöre diktatör deriz. Türkiye diktatör bir anlayışla, tek kişi tarafından yönetiliyor. 12 yıllık AKP iktidarı döneminde neler neler gördük, neler nelere şahit olduk. Şu geldiğimiz noktada yaşadıklarımızdan sonra duyduğumuz, gördüğümüz hiçbir şeye şaşırmaz olduk. İleri demokrasi diye diye demokrasiden nasıl uzaklaşıldığını, yargı bağımsızlığının nasıl yok edildiğini, anayasal kurumların nasıl tek tek ele geçirildiğini, düzmece delillerle insanların yargılandıklarını ve yıllarca hürriyetlerinden nasıl yoksun bırakıldıklarını, yukarıdan gelen emirlerle basın mensuplarına nasıl ayarlar verildiğini, gazetecilerin işlerine nasıl son verildiğini gördük. Devleti ele geçirme kavgasında 2 ortağın arası bozulunca tapelerin nasıl ortaya saçıldığını gördük. Bir soruşturmayı örtbas etmek için yüzlerce kolluk kuvvetlerinin ve yargı mensuplarının görevlerinden nasıl alındığını gördük. Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren örgütlere nasıl lojistik destek verildiğini gördük. Kamu varlıklarının nasıl yağmalandığını gördük. Toplum vicdanında hüküm giymiş 4 bakan’ın mecliste yüce divandan nasıl kaçırıldığını gördük. Dostlar, AKP’nin yeni Türkiye’sinde inancımıza, bedenimize, kimliğimize ve yaşam alanımıza doğrudan müdahale var. İtiraz yok, itaat var. AKP’nin yeni Türkiyesi’nde iş cinayetlerinde Avrupa birinciliği var.  Karın tokluğuna çalıştırılıp posasını çıkardığı işçilerin cesetleri var. Soma’da ve Ermenek’te iş cinayetlerine kurban giden madencilerin acılı eşlerine ve çocuklarına sorun AKP’yi! Yırca’da zeytinine, Validebağ’da koru’suna, Gezi’de parkına, İztuzu’nda plajına sahip çıkanlara sorun, makarnaya, bulgura, kömüre muhtaç bırakılan ve yardım bekleyen insanların vicdanlarına sorun AKP’yi. 16’sında, 20’sinde polis şiddeti ile öldürülen gencecik çocukların anne babalarına sorun AKP’yi, Ülkemizi AKP’den korumalıyız. Geldiğimiz noktada Tarım ve Orman Bakanına karşı, tarım ve orman alanlarımızı korur hale geldik. Enerji Bakanına karşı enerji kaynaklarımızı korur hale geldik, Çalışma Bakan’ına karşı çalışan kesimleri korur hale geldik, Adalet Bakanına karşı bağımsız yargıyı korur hale geldik. Görünen o ki bundan böyle Cumhurbaşkanına karşı da Cumhuriyeti korumaya çalışacağız. Ülkemizde olup biten bütün haksızlıklara karşı, baskı ve zulüme karşı, köleliğe karşı demokratik mücadelenin sürdürülmesi ancak özgürlük ortamında mümkündür. Siyasal iktidar bunu çok iyi bildiği için hak ve özgürlüklerimizi yok etmek için her gün yeni adımlar atıyor. Çünkü iktidarın sahipleri artık demokrasi tramvayından inmek istiyor. Vakti ile ne demişlerdi; "Demokrasi bir tramvaydır gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz" Bizim bildiğimiz demokrasiye inanmıyorlar zaten. Ama yağma yok, halkın gücü Haziran seçimlerinde  "Haziran ruhu ile" bu iktidarı alaşağı edecektir. Kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak ve bu dünya haramilere kalmayacaktır. Ne yapmamız lazım? Akarsu’ya düşman, zeytin ağacına düşman, emeğe düşman, kadına düşman, demokrasiye düşman; itiraz edene, hak arayana düşman, Cumhuriyet’e düşman iktidara inat, sol politikaların güler yüzünü anlatacağız. Soma’da ölen madenci çocuklarına,  babalarını öldürenin vahşi kapitalizmin doymak bilmez kâr hırsı olduğunu anlatacağız. Ölümlerin kader olmadığını, anlatacağız.Gelir adaletsizliğinin düzeltilmesinin ve sosyal adaletin sağlanmasının ancak para odaklı değil insan odaklı sol ekonomik politikalarla mümkün olabileceğini anlatacağız. Tarımsal üretimden koparılıp büyük metropollerin ucuz iş gücü haline gelen çiftçimize bunun sebebinin sağ ekonomik politikalar olduğunu anlatacağız. Yardıma muhtaç bırakılan insanlarımıza sosyal devletin makarna, kömür dağıtmaktan ibaret olmadığını anlatacağız. Sol’un insanın ve doğanın sömürüsüne karşı çıktığını, Sol’un insan ve doğa sevgisi olduğunu, canlı sevgisi olduğunu anlatacağız. Sol politikaların, kapitalizmin soğuk yüzü karşısında, merhametli elini anlatacağız. Çağrımız herkesedir. Gelin sol’un merhametli elini halkla buluşturalım. Gelin kavgacıların, rantçıların, zorbaların, emek ve halk düşmanlarının elinden ülkemizi kurtaralım. Gelin AKP bu ülkeyi sıfırlamadan bizler AKP’yi sıfırlayalım. Herkes hayata bulunduğu yerden bakar ve okur. Ben bir işçiyim, emekçiyim. Dünyaya bu penceren bakıyor ve okuyorum. Emekçi derken; sadece işçileri kastetmiyorum. Kamu çalışanlarını, emeğini saban ile buluşturan çiftçilerimizi, emeğini sermayesine katan esnaflarımızı, zanaatkarlarımızı, yani asıl sermayesi emeği olan herkesi kastediyorum. Yıllardır hep beraber sürdürmekte olduğumuz emek, bağımsızlık, hak ve demokrasi mücadelesini Muğla’dan memleketin kalbi Ankara’ya taşımaya adayız. Herkesin  sesi ve vicdanı olmak için Muğla’mızın ve ülkemizin sorunlarına bu kritik süreçte çözüm bulmak için, partimiz öncülüğünde çözüm bulmak için adayım. Emekçilerin fıtratında ölümün, kadınların fıtratında eşitsizliğin, kız çocukların fıtratında cariyeliğin olduğunu söyleyenler; bilesiniz ki sizin fıtratınızda halka düşmanlık var. Ama bizim de fıtratımızda direniş var. Sevgili Cumhuriyet Halk Partililer, sevgili Muğlalılar ve basın emekçileri; üyesi olmaktan onur duyduğum Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk partisinden, Muğla Milletvekilliğine aday adayıyım. Bizler; bu yolun sonunda, doğacak güneşi görüyoruz. Fabrikalarda biz, tarlalarda biziz. Biziz hayatı yaratan. Din farkı bilmeyiz. Dil farkı bilmeyiz. Sanki doğduk bir anadan.Selam olsun ülkemizin aydınlık geleceğine.”
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık