ÖNDER Haber / A.Kemal KAŞKAR -
‘Haziran Hareketi Milas Meclisi’ imzasıyla yapılan açıklamada, bir grup akademisyenin, aydın duyarlılığının gerektirdiği şekilde ülkemizin içinde bulunduğu durumdan çıkışı, yaşanan sorunların çözümü için devlete düşen sorumluluğun önemini bir basın bildirisiyle kamuoyu ile paylaştıkları anımsatılarak, “Bildirilerinde şiddeti, terörü övme yoktu, şiddeti teşvik etme yoktu, devlete veya kurumlarına yönelik bir hakaret yoktu, bir grubu başka bir grup üzerine kışkırtma yoktu…. Bildirideki temel amaç ülkemizin kanayan yarası olan ve hergün ölüm haberlerinin geldiği bölgede bir an önce BARIŞın tesis edilmesiydi. Barışı sağlayabilecek en büyük güç ise devletimizdi. Bu amaçla ve samimi olarak barış talebinin tek adresi olarak devleti harekete geçmeye çağırmışlardır …” denildi.
Son bölümünde “kamusal alanda cuma namazı izni”, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın adeta ‘başbakanlık makamı’ gibi davranmaya başlaması ve endişeleri artıracak türde açıklamalar yapması konularına da değinilen ve yetkililerden bu alandaki toplum duyarlılığını göz önüne almalarının talep edildiği “Bilim insanlarının, akademisyenlerin yanındayız” başlıklı açıklamada şu görüşler dile getirildi:
“Bu zorbalığı durdurun”
… Ama bildiride olmayanları Cumhurbaşkanı Erdoğan kamuoyuna şu üzücü sözlerle açıklıyordu. “Terör örgütünden yana olmak, haddini bilmemek, mandacı olmak, alçaklık.” Ayrıca sözkonusu akademisyenleri “karanlık, müsvette” sözleriylede aşağılıyordu. Üniversite yöneticileri ve savcılara yaptığı çağrılarla da soruşturmalar, gözaltılar, sabahın köründe ev basmalar başlatılmış ve akademisyenler, başta karanlık ve kirli bir geçmişi olan Yeni Akit gazetesinde ve rant peşinde olan bazı yerel gazetelerde pkk yanlısı olarak teşhir edilmiş, eli kanlı akp yalakası bir mafya bozuntusu tarafından tehdit edilmişlerdir.
Dünyanın ve Türkiye’nin akademik faaliyetlerini iyi bildiği, saygınlıkları, tutarlılıkları, duyarlılıkları ve ülkemize ve insanına olan bağlılıkları, başta öğrencileri ve meslekdaşları olmak üzere değerleri kabul edilen bu hocalarımıza karşı itibarsızlaştırma ve tehdit kampanyaları düzenlenmiş ve sürdürülmektedir.
Ne yazıkki aslında Dünya kamuoyunda gittikçe itibarsızlaşan ülkemiz ve üniversitelerdir. AKP iktidarı sürekli insanların algılarıyla oynamaktadır. Sözkonusu basın bildirisi üzerinde koparılan fırtınalar gerçek sorunları gözden saklayarak gündem saptırma çabalarıdır ve ülke insanı onların istediği tarzda düşünmeye zorlanmaktadır.
Hiç kimse düşüncesi, sözleri, okuduğu şiir ya da giyim tarzı nedeniyle hedef gösterilmemeli, Can Dündar ve Erdem Gül gibi gazetecilik yaptıkları için cezaevine konulmamalıdır. Can Dündar ve Erdem Gül bir an önce özgürlüklerine kavuşturulmalıdır.
AKP iktidarına sesleniyoruz, bu zorbalığı durdurun, bilim insanlarına, akademisyenlere, görevini yapan gazetecilere dokunmayın. Çünkü yaşanacak her türlü olumsuzluğun sorumlusu AKP iktidarı olacaktır. Tehdit edilen, haklarında linç kampanyaları düzenlenen, bazı üniversitelerde “Devletimizin yanındayız” başlıklı bildiriler hazırlayıp öğretim üyelerini ve öğrencileri imzaya zorlayan yalaka ve dışlayıcı kampanyalar düzenlenmektedir. AKP iktidarı, zor durumda bırakılan ve ölüm korkusunu hisseden bu akademisyenleri koruma altına almalıdır. Fikirleri değil silahları susturun…
Endişeler artıyor
AKP iktidarının rahatsızlık yaratan bir diğer icraatı, Laiklik ilkesini hiçe sayan uygulamalarıdır. Bu alandaki son uygulaması ise Kamusal alanda Cuma namazı izninini kanunlaştırmasıdır. Haziran Haraketi, her zaman Din ve Vicdan özgürlüğünden yanadır. Bu tür uygulamalar giderek “mahalle baskısı” haline gelecek ve istenmeyen sorunlar yaşanacaktır. Laiklik ilkesine sahip çıkan ülkemiz insanı bu tür uygulamaların son olmadığını, arkasından başka hangi değişimlerin geleceğini bilerek tedirgin olmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı ise Başbakanlık makamı gibi davranmaya başlamıştır ve ülkemiz insanının endişelerini artıracak türde açıklamalar yapmaktadır. Bu tür uygulamalar ülkemizi kamplaştırmaya götürür ve hiç istemesek de çatışma şartları oluşabilir.
Bu amaçla yetkililerden bu alandaki toplum duyarlılığını göz önüne almasını talep ediyoruz.