Geçen 8 aydan kalanlar ve sonrası
Zülal GEZGİN CHP Genel Merkezinin talimatı gereği, önce Ağustos 2013, sonra -son tarih olarak- Eylül 2013’te olmak üzere aday adaylığı başvurusunda bulunabiliyorduk

Zülal GEZGİN
CHP Genel Merkezinin talimatı gereği, önce Ağustos 2013, sonra -son tarih olarak- Eylül 2013’te olmak üzere aday adaylığı başvurusunda bulunabiliyorduk. Son gün müracaat ederek Milas Belediyesi Meclis Üyeliğine aday adayı olmak, Aydın’da eğitim almak, taraf olmak, ekiple birlikte 114 köy 5 belde ziyareti ile geçen çok güzel bir 5 ay tamamlandı; 30 Mart’ta seçim yapıldı.
Kazancım, çok güzel dostluklar ve gerçekten yaşanamayacak kadar lezzetli, bir o kadar da heyecanlı ama daima seviyeli anılardı.
Bir kez daha yaşar mıyım bilmiyorum, ama aklımda en küçük negatif bir hatıra kalmadı.
Bu beş aylık hazırlık döneminde (süreç kelimesini sevmiyorum) bunca pozitif etki bırakan tüm arkadaşlara ve dostlara, tabiî ki ÖNDER Gazetesi çalışanlarına sonsuz saygı ve sevgilerimi sunarım.
Seçim sonrası günlük yaşantıma dönünce, MECLİS ne demektir, nereden gelmiştir konusu aklıma takıldı ve araştırmaya başladım.
Bu konuda bilgi vermek değil, konuyu araştırırken rastladığım dikkatimi çeken bir bilgiyi günümüze de ışık tutması açısından yazmak-paylaşmak ihtiyacını hissettim.
Meclis, herhangi bir konu üzerinde çoğunluğun toplanarak konuşmaların yapıldığı ve anlaşmaya çalıştıkları yerin adı. İlk örnek 1789 Fransız devriminden sonra kurulan KONVENSİYON MECLİSİ. Osmanlılarda Tanzimatla başlayan,
- MECLİS-İ VALA-YI AHKM-I ADLİYE (ŞİMDİKİ Yargıtay ve Danıştay),
- MECLİS-İ VÜKELA (Hükümet),
- Meclis-i Ali Tanzimat (Yüksek Kurul),
- Meclis-i MEBBUSAN (Millet Meclisi) Meclisleri var.
Karşılaştığım konu ise çok değişik:
11 ARALIK 1849 günü ilk kez OSMANLI MECLİS-İ UMUMİ toplanıp ‘’MEN-İ İRTİSA’’ adıyla bir kanun çıkartıyor. Bugünkü Türkçemizle RÜŞVETİ YASAKLAMA KANUNU.
Şimdiye kadar, ne geçmiş tarihlerde ne de günümüze kadar, dünya devletlerinde benzeri bir yasaya rastlanmamıştır.
Bu yasak, OSMANLI’da derhal uygulamaya konmuş, başkentte görevli tüm mülkiye ve ilmiye personeli ile devlet memurlarına yazılı olarak duyurulmuş. Ve o günden sonra, tamamı DOLMABAHÇE Sarayına gelerek padişahın karşısında sıraya geçip bu yasa için dinlerinin kutsal kitapları üzerine yemin etmişler ve bu yeminlerinde;
‘’HEDİYE ALMAYACAĞIMA,HEDİYE MALI YEMEYECEĞİME VE DE KİMSEYE VERMEYECEĞİME….’’ diyerek hayır dualar almışlar.
Bu yalnızca başkentte yapılmamış, eyaletlere de duyurularak, oralarda da devlet personeli en büyük amirin önüne geçerek yeminler etmişler.
Yeni okudum, bu vesile ile ama gerçekten kanım dondu. Sonuçta iki düşünceye kenetlendim. Birincisi; Osmanlıyı saraydan çıkmadan haremden bulmaya çalışan tarihçi ve dizi senaristlerine çok üzüldüm.
İkincisi ve en önemlisi ise, acaba günümüzde de böyle bir kanun çıkararak uygulasak DÜNYAYA REZİL mi oluruz dedim.
Ama, aslında buna ihtiyacımız da var.
Şimdilerde, yeni OSMANLICILIK sevdalısı siyasetçilerimiz ne düşünürler acaba bu yasa hakkında?





