“Gözümüzden vurdular, ama gördük görmemiz gerekeni”

ÖNDER Haber - ADD Milas Şubesi’nce düzenlenen etkinlikte, Can Dündar tarafından, Gezi Direnişinin birinci yıldönümü dolayısıyla hazırlanan ‘Gözdağı’ adlı belgeselin gösterimi yapıldı

“Gözümüzden vurdular, ama gördük görmemiz gerekeni”
ÖNDER Haber - ADD Milas Şubesi’nce düzenlenen etkinlikte, Can Dündar tarafından, Gezi Direnişinin birinci yıldönümü dolayısıyla hazırlanan ‘Gözdağı’ adlı belgeselin gösterimi yapıldı. Gezi Direnişi’nin 48 saatini (31 Mayıs-1 Haziran 2013) ve bu sürede bir gözlerini kaybeden 6 gencin öyküsünü içeren ‘Gözdağı’ belgeseli yaklaşık bir saat sürdü. 12 Haziran Perşembe akşamı Açık Hava Sahnesinde gerçekleştirilen etkinlik, Şube Başkanı Dr. Süleyman Koç’un sunuş konuşmasıyla başladı. Sözlerine, etkinliğin, hava tahminlerine göre yağışlı olmayan ilk gün olan 12 Haziran Perşembe günü yapılabildiğini belirterek başlayan Koç, Gezi Direnişi günlerinde ülkemiz genelinde yaşamını yitiren gençlerin isimlerini de anıp alkışlarla anımsattığı konuşmasını, "Bu akşam da, birçok etkinlik var ilçemizde. Atapark’ta ve Belediye Toplantı Salonunda müzik ve tiyatro etkinlikleri var. Bu nedenle, arzu ettiğimiz kalabalığı sağlayamadığımız için aile içi bir gösterim olacak. Gezi Direnişinin birinci yıldönümü için yapılan bu belgeseli ilgiyle izleyeceğinizden eminim" diye tamamladı ve belgeselin gösterimine geçildi. Yaklaşık bir saat süren belgesel, aralarında Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın da bulunduğu topluluk tarafından, zaman zaman hüzünlenerek zaman zamansa coşkulanarak izlendi ve "Gözümüzden vurdular, ama gördük görmemiz gerekeni" sözüyle alkışlar arasında sona erdi... ‘Gözdağı’ hakkında Can Dündar, belgeselle ilgili olarak bakın neler yazmış... Göze alanların gözünü aldılar. Ama daha milyonlarca göz var. Gezi, herhalde tarihin en çok görüntülenen eylemlerinden biri… Her göz, bir kayıt makinesiydi adeta; her telefon, bir kamera… O yüzden belgesele, çekilen o görüntüleri isteyerek başladık. Geçen Haziran başında "Çektiklerinizi paylaşırsanız belgeselimize katkı sağlarsınız" dedik. 1000’i aşkın görüntü geldi. Geçen bir yılı o görüntüleri ve haber çekimlerini ayıklayıp yayına hazırlayarak geçirdik. O arada Gezi’yi anlatan çeşitli belgeseller yapıldı. Biz, ana tema olarak "Görme"yi seçtik. Çünkü Gezi, bir anlamda Türkiye’nin kitlesel anlamda görmeye başladığı tarihti. Ve hiçbir eylemde olmadığı kadar fazla sayıda insan gözünü kaybetti. Adeta görenler, göremesin istendi. Biz de onların öyküsünü anlatmak istedik. Gezi’de gözünden vurulanları işledik. Gözünü kaybedenlerin son gördüğü şey, üzerlerine gelen bir plastik mermi veya gaz fişeğiydi. Yani şiddeti, herkesten iyi ve en yakından görmüşlerdi. Ve gözlerini kaybetmelerine rağmen, bugün olup biteni çoğumuzdan iyi görüyorlardı. Gözleri dağlansa da gözdağına boyun eğmemişlerdi. Afişimize onların bu yan yana ve dik duruşlarını yerleştirdik. Belgeselde de onların gözlerini kaybettiği Gezi’nin ilk 48 saatini anlatmayı denedik. Çünkü o 48 saatte yaşananlar, Gezi’nin tümünde olup biten her şeyi, itirazı, isyanı, dayanışmayı, şiddeti, öfkeyi, saldırıyı, direnişi içeriyordu. Ve aslında finalinde zaferi yani parkın kurtuluşunu da barındırıyordu. Onca ölüme, yaralanmaya, zulme, yasağa rağmen bugün o park, "İstediğimi yaparım" zihniyetine ağır bir tekzip gibi orada yemyeşil duruyor. Yapraklarını salladıkça, bir daha deneyecek olanlara da ibretlik dersler anlatıyor.   * * * "Gözdağı", sizlerin katkısıyla hazırlandı. Yönetmeninden, müzisyenine, grafikerinden arşivcisine kadar tamamen gönüllü çalışan bir yaratıcı ekibinin omuz vermesiyle tamamlandı. Böyle bir belgeselin yayını da Gezi ruhuna yaraşır şekilde olmalıydı. O yüzden bir televizyon kanalında yayınlamak yerine, onu doğduğu, ilham aldığı yerde, yani parklarda, meydanlarda, forum ortamlarında, üniversite kampüslerinde, kolektif alanlarında göstermenin, daha doğru olacağını düşündük. Sadece bir kentte göstermek de haksızlık olurdu. Mademki bu, bütün ülkeyi kapsayan devasa bir eylemdi, o halde belgeseli de eylemin hayata geçtiği her kentte gösterilebilmeliydi. Hatta Atina’dan New York’a, Madrid’den Berlin’de, itirazı olan herkesin yaşadığı şehirlere, kardeş "occupy" eylemlerinin yaşandığı diğer ülkelere gitmeliydi. Bu düşünceyle belgeselimizi halka, parklara, salonlara açmaya karar verdik. Bedava gösterim koşuluyla isteyen belediyeye, kolektife, öğrenci derneğine, sendikaya, kültür merkezine belgeseli karşılıksız olarak sunma fikrini benimsedik. Gezi’nin yıldönümünde, belgeselin anlattığı iki günde, yani 31 Mayıs ve 1 Haziran’da bu gösterimlerin yapılabilmesini umuyoruz. Bu site, belgeselin tanıtımının yanı sıra, gösterim yapmak isteyenlerle temas ve gösterim yer ve saatlerini duyurmak için kuruldu. Aşağıdaki mail adresinden belgeselimizi talep edebilir, nasıl temin edeceğinizi öğrenebilirsiniz. Birkaç gün içinde belgeseli hangi kentlerde, nerelerde izleyebileceğinizi de buradan duyuracağız. Gösterildiği yerlerden bize ulaşacak görüntüleri de siz ulaştıracağız... "Gözdağı", bu özelliğiyle de medyanın kıstırılmışlığına karşı belgeselin sokağa çıkışının bir örneği olacak. Tıpkı Gezi’de olduğu gibi…
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık