A. Kemal KAŞKAR -
Güllük’te altyapı sorunları ve su-atıksu hizmetleri için ödenen yüksek faturalar, yurttaşları canından bezdiriyor.
Yurttaşların beldede en çok yakındıkları, Güllük’ün özelleştirilmiş olan altyapısının sorunları ve yüksek faturalı su-atıksu hizmetlerinden sorumlu olan şirket de beldenin altyapısından şikayetçi aslında.
İlçemiz merkezinde de yıllardır yaşanan (ve sürdürülmekte olan altyapı çalışmalarının tamamlanması ile çözülecek olan bir büyük sorun olarak) arıtma tesisinde ‘atıksuyun yanısıra yağmurlu günlerde yağmur suyunun da "arıtılmaya çalışılması" sorunu, Güllük’te bir de ‘deniz suyu’nun eklenmesiyle katmerlenerek yaşanıyor yıllardır.
Şirket yetkilileri, Güllük’teki alt yapının, kıyıya paralel kateden bölümünde, içine yıllardır ‘deniz suyunun’ da sızdığını ve sistemin yağmurlu günlerde bütün bu yükü kaldıramayıp taşınca, yalıdaki rögarlardan caddeye taşmalar yaşandığını belirtiyorlar.
Ve bu sorun, yıllardır çözülemiyor.
Çünkü, Büyükşehir modeline geçilince kapatılan Güllük Belediyesi’nin kesin kabülünü yapmadığı ve kesin kabulü yapılmadığı halde işletilmeye başlanan sistemde ortaya çıkan sorunların çözümü için muhatap arayışının sürdüğü ve dolayısıyla da bir türlü gerekli çözüm adımının atılamadığı söyleniyor...
Bunlar söyleniyor söyleniyor ve sistem, yıllardır atıksu-yağmursuyu ve denizsuyunu arıtmaya çalışıyor.
Bunun hiç de ekonomik olmadığı biliniyor ama gerekli adımlar da bir türlü atılmıyor, atılamıyor.
Şimdi umut MUSKİ’de!
MUSKİ yetkilileri, bir süredir, Güllük’teki bu yıllanmış sorunlarla ilgili bilgilenmeye çalışıyor.
Kapatılmış Güllük Belediyesi ile Akfen, Yüklenici Firma, İller Bankası arasında yaşanan bu sorun döngüsü, hukukun alanına da intikal ettirilmiş. Ama, Güllük Belediyesi’nin kapatılmasının ardından bu dosyanın akibeti de belirsiz.
Şimdilerde MUSKİ, bu dosya da dahil, Güllük Belediyesi ile şirket arasındaki sözleşmeyi, Güllük Belediye Meclisinin konuyla ilgili kararlarından oluşan geniş bir araştırma-inceleme çalışması başlatmış…
Yurttaşlarsa, bütün bu uzayan işlemlerin ve belirsizliklerin dışında, taşan atıksularla ve yüksek faturalarla burun buruna yaşamak zorunda olmanın-kalmanın büyük rahatsızlıklarını dile getiriyorlar.
Onları, kimin haklı kimin haksız olduğu değil Güllük’te yaşamak zorunda bırakıldıkları ve günden güne hızla düşen yaşam kalitesi ilgilendiriyor ve örneğin 17 Ekim Cuma günü, "Bugün itibari ile Güllük merkezde lağım suları … Atatürk heykeli ile Karaca restoran arasındaki yolun hali" gibi fotoğraflı mesajlarla dertlerini ilgililere ulaştırmaya çalışıyor ve zaman yitirilmeksizin bir çare bulunmasını istiyorlar…
Bir kez daha yineleyelim, çok yüksek su ve atıksu bedelli su faturaları ise cabası.
Kısacası yurttaşın canı burnunda…
Yağmursuz günde -bile- böyle olursa ‘yağmurlu’ günlerde neler olur?
Ve yakın yerleşmelerde aynı miktarda tüketime neredeyse 5’te biri oranında ödeme yapılırken, siz 200 TL su-atıksu parası ödemek zorunda kalsanız?.. Ne yaparsınız?
Haydi hep birlikte düşünelim…
Bir çağrı, bir de
düzeltme
Bu haberin sonunda, bir düzeltme eşliğinde, Milas Toplum Sağlığı Merkezimizi de göreve çağırmak gerekiyor.
Düzeltme ise şöyle:
Gazetemizde 15 Ekim Çarşamba günü yayınlanan "Dikkat, ‘salgın hastalık’ riski var!" başlıklı haberde göreve çağırdığımız İlçe Sağlık Müdürlüğünün görev ve sorumluluk alanı, bu durumları kapsamıyormuş meğer. Bilmiyorduk, bu vesileyle öğrenmiş olduk.
Böylesi tablolardan Toplum Sağlığı Merkezleri sorumluymuş.
Düzeltmiş ve her iki sorun noktasıyla ilgili olarak Milas Toplum Sağlığı Merkezi’ne çağrımı yinelemiş olayım.