Gülçin ERŞEN -
Deniz fenerleri, sinematografik nesnelerdir benim için. Özellikle denizi ve deniz kenarını çağrıştırdığı için severim. Güllük'teki deniz feneri, eskiden sıkça yürüyüşlerimi sonlandırdığım, Güllük'e gelen yakınlarımı götürdüğüm yerlerdendir. Geçen kurban bayramında oğlumla gitmiştik. O zaman çevresi çöplükten farksızdı. Bu durumun, bayram nedeniyle yoğun ziyaretçi akınından kaynaklandığını düşündüm. Geçen hafta sonu ailece zaman geçirmeye ve gün batımını seyretmeye gittik fenere. Deniz fenerinin yakın çevresi olmasa da, kayalıkların ve çalılıkların arası denize kadar bira şişesi, pet şişe ve çeşitli ambalaj atıklarıyla doluydu. Üzüldüm. Niye insanlar sevilen, manzara seyretmek, içip muhabbet etmek için geldikleri yerleri bu denli kirletirler? Aşağılardaki çöpleri, o sarp kayalardan aşağı inmek, uzanıp çalıların arasından toplamak zor olmasa, nerdeyse ben yapacaktım... Çöpleri temizlemek yetmez kuşkusuz, önemli olan kirletmemek...
Kül varili uygulaması
Çöp deyince, belediyenin son haftalarda dikkatimi çeken bir uygulamasına değinmem gerekir. Güllük'te çöp konteynerlerinin yanında, üstü kesik metal "kül" varillerinin bırakılmış olması, hoşuma gitti. Bu sayede çöp konteynerlerinin, tam sönmemiş soba külleriyle yanmasının ve bozulmasının önüne geçilmesi amaçlanmış, ayrıca kül kovasını buraya boşaltmak da kolaydır sanırım.
Çöp konteynerlerine ilişkin ilginç bir kullanım şeklini de görüntülemeden edemedim geçen hafta. Yurttaşın birisi, evinin önündeki çöp konteynerinin kapağını, bahçesindeki kümesin çatısı ve dal parçaları uçmasın diye ağırlık olarak kullanmış. Güllük'ün fırtınası ve fırtınayla karışık yağmuru malum.
Birkaç gün önce, yine şiddetli fırtına ve gök gürültüsü eşliğindeki yoğun yağmurlardan birini sabaha karşı yaşadık, elektriklerimiz 11.45 sularına dek kesikti... Epeydir bu kadar uzun elektrik kesintisi yaşamamıştık. Böylesi hava durumlarının ardından, özellikle Orjan'da oturanlardan gelen şikayet aynı: Zaten bozuk olan yollar ve çukurlar yağmur suyu ve çamurla doluyor, araç kullanılamaz hale geliyor. Ben ise taşan rögarlara değinip geçiyorum şimdilik.
***
İnşaatçıymışım meğer?!
Dünyanın öbür ucunda yaşamış, çalışmış, gezmiş, türlü değişik kişilerle tanışıp deneyimler yaşamış biri olarak, Güllük'te kendi hakkımda yeni bir şey öğrendim geçen hafta: Meğer ben bina inşaatlarının projelerini inceliyor, inşaatları denetliyor, gördüğüm "usulsüzlük"leri hem Milas Belediyesi'ne, hem Milas Kaymakamlığı'na, hızımı ve hırsımı alamayıp bir de Muğla Valiliği'ne, ayrıca Cumhuriyet Savcılığına şikayet ediyormuşum! Yapı işleri konusunda bu denli bilgili, yetkili, etkili olsam, üniversitede eğitimini aldığım, çok sevdiğim, 20 yılı aşkın süredir yaptığım gazetecilik mesleğimi sürdürmek için niye ısrar edeyim? Kıyameti yaklaştırmak istercesine habire apartman yapan şirketlerden birinde ya da belediye fen işlerinde çalışır, "köşe"yi dönerim!
Bu, burada benim hakkımda beni şaşırtan ilk vak'a değil. (Geçen yıl da yerel seçimlerde Milas Belediyesi meclis üyeliğine aday adayı olduğum yönünde haberler çıkmış, tekzip etmiştim.) Benim adımı kullanarak, resmi kurumlara şikayet dilekçeleri yazıp gönderen kişinin kim olduğunu, niyetini, amacını tahmin ettiğimizden gülüp geçmekle birlikte, (yinelenmemesi ve işlenen suçun cezasız kalmaması için) hukuksal tüm yollara da başvurmayı ihmal etmeyeceğimi duyurayım.
22 Kasım 2014 / Güllük