“Hayatta ben en çok babamı sevdim”

Coşkun DOĞAN Babamı kaybedeli tam tamına 40 gün olmuş… Bir ağacın kök salması gibi hayatımızdaydı ve halen aynı yerde… Bir dostum bana şöyle yazmıştı… Gülün birisi solarken, diğer dalında yeni tomurcuklar açar

“Hayatta ben en çok babamı sevdim”
Coşkun DOĞAN Babamı kaybedeli tam tamına 40 gün olmuş… Bir ağacın kök salması gibi hayatımızdaydı ve halen aynı yerde… Bir dostum bana şöyle yazmıştı… Gülün birisi solarken, diğer dalında yeni tomurcuklar açar. Eskisi solar, yenisi filizlenir. Bu böyle sürer gider… Hayatın sessizliği içerisinde her şey aynı kalmıyor. İnsan ömrü boyunca çeşitli zorluklardan geçiyor. Ya da öyle olduğunu sanıyoruz. Hayat mücadelesi verirken, hep bir koşturmacanın içerisindeyiz. Hep bir şeylerin olması için uğraşıyoruz. Akıp giden zamanın karşısında duramıyoruz. İnsan hayata tutunduğunu zannediyor hep. Bir ayrıntı var ama. İnsanın dönüm noktası babasının varlığı ve yokluğuyla ikiye ayrılıyor. Söze nasıl başlanır ki! "Toprak gibi verimli, toprak gibi cömert Betine bereketine kurban olduğum"... Diyor şair… İşte sadece geriye toprak kalıyor... Babam demek benim için umut, mücadele, azim ve kararlılık demektir. Ben babama Sabahattin Ali’nin ‘Kürk Mantolu Madonna’daki karakter gibi tutkundum. Ben babama yine Sabahattin Ali’nin bir romanı olan Kuyucaklı Yusuf’un Kaymakam olan üvey babasına duyduğu minnettarlık duygusu gibi minnettarım. Ben babama Neşet Ertaş’ın sazının en kalın teli olan bam teli gibi sıkı sıkı bağlıydım. O benim sesime ses veriyordu. Neşet Ertaş diyor ki ‘Garibim bir babamdı’ "Gönülü kırmazdı bilerekten bilmeden insan velisini neyledin dünya vay dünya" … Babam aştı, buram buram emek kokuyordu. Bir tane semaverimiz var. Ondan içtiğimiz çayın önemini ben babamla birlikte öğrendim. O çayı içtikçe sanki hayata daha fazla tutunuyorsun. Belki de çayın içinde babamın muhabbeti vardı. O yüzden bu kadar tatlı geliyordu. Babam benim garipti. Garip hayatımız, mücadeleydi, zorluktu, ekmekti. Her şeydi yani gariplik. Biz garipliği babamızdan öğrendik. Mücadele, insanlık, onurluluk nasıl olunur, ondan öğrendik. En önemlisi de dürüst davranmayı ve karakterli bir insan olmamızı sağladı babam. Ben hayatta yalnız kaldığımı babam öldüğü zaman anladım. Babam candı, umuttu. Ben esas o zaman büyüdüm. İnsan hiç omuzunun bir tarafının çökük olduğunu anlar mı. Ya da böyle bir şey olur mu? Oldu. Benim bir tarafımdı babam. Dağ gibiydi benim babam. Aşılmazdı benim için. Zorluktu ama koruyucuydu. Kelimelerin yetersizliği düğümlendi boğazıma. Geçmiyor. Çıkmak bilmiyor. Ünlü şairin dediği gibi "...Hayatta ben en çok babamı sevdim…" Ya işte, ölüm de yaşama dahil mi…
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık