Haydi, Muğla’da 1 Mayıs’a!

ÖNDER Haber -

Haydi, Muğla’da 1 Mayıs’a!

1 Mayıs Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’nde Muğla il merkezi Menteşe’de de miting yapılacak. Saat 10:30’da Stadyum altında toplanılacağı ve mitingin de Muğla Sosyo Kültürel alanda yapılacağı bildirildi.

KESK, DİSK (Genel-İş), Belediye İş, Tez Koop-İş, Birleşik Kamu İş, Muğla Tabip Odası, TMMOB, Diş Hekimleri Odası ve Güvenlik İş’in desteğiyle oluşturulan Düzenleme Komitesinden yapılan çağrıda, “Sömürüye, Yoksulluğa, Faşizme Karşı Emek, Barış, Eşitlik ve Özgürlük İçin Tüm Yurtta Alanlarda Olacağız! Ülkemizde yepyeni, mutlu bir hayatın filizlenmesini sağlayacak umut sende, bende, bizde; Umut Birliğimizde, Mücadelemizde, Dayanışmamızda!

Türkülerimizle, Halaylarımızla Kol Kola, Omuz Omuza tüm Muğla Halkını 1 Mayıs’a davet ediyoruz” denildi.

Düzenleme Komitesi adına Fatma Yarış tarafından okunan çağrı-açıklamada şu görüşlere yer verildi:

 

“İnsan onuruna yaraşır, özgür, eşit, laik ve demokratik bir yaşam istiyoruz”

Çalışma ve yaşam şartlarının giderek ağırlaştığı, her alanda AKP faşizminin zirve yaptığı, iş güvencemize göz dikildiği, kıdem tazminatının ortadan kaldırılmak istendiği, istihdam bürolarıyla modern kölelik koşullarının dayatıldığı, kadına yönelik şiddetin normalleştirilmeye çalışıldığı, çocuklara yönelik tacizin AKP eliyle korunduğu, ülkemizde çatışmaların tehlikeli şekilde tırmandırıldığı, AKP’nin ısrarla Ortadoğu’daki savaşı mezhepçi, milliyetçi, etnik politikalarla süreklileştirdiği koşullarda emekçiler ve ezilen halklar 2016 1 Mayıs’ına giriyor. Bizim ekmeğimiz her geçen gün küçülüp haklarımız, özgürlüklerimiz sınırlanırken bir avuç kapitalistten, rantiyeden, asalaktan oluşan mutlu azınlığın serveti büyüyor. Onların hayali gerçekleştikçe biz kaybediyoruz. Kayıt dışılığın, kuralsız, güvencesiz çalışmanın, Taşeron ve İş Cinayetleri Cumhuriyetinin merkez üssü haline getirilen bir ülkenin ezici çoğunluğunu oluşturan işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, tüm ezilenler olarak bu iki dünya arasındaki farkı her gün iliklerimize kadar yaşıyoruz. AKP, emek düşmanlığını yeni saldırı yasalarıyla, baskı, sürgün, soruşturma ve cezalarla hayata geçirirken; dil, din, etnik kimlik, kültür, mezhep farklılıklarını kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı siyasetini içte ve dışta savaş politikasıyla hayata geçiriyor. Biz işsizliğin, yoksulluğun pençesinde kıvranırken O’nlar ülkeyi baskı ve zordan beslenen yolsuzluk ve rüşvet düzenini “Türkiye’ye özgü başkanlık sistemi” ile tamamlamak için ülkeyi kan gölüne çeviriyor. Başta yaşam ve iş güvencemiz olmak üzere her alanda güvencesizliğe mahkûm ederek korku siyaseti üzerinden inşa ettikleri rejime teslim olmamızı, diz çökmemizi istiyorlar. Kamu emekçisiyle, işçisiyle, işsizi, kadını, genci, ezilen, yok sayılan, ötekileştirilen, yoksullaştırılan halklar olarak hepimiz iç içe geçmiş ortak sorunlar yaşıyoruz. Demokrasinin, adaletin, barışın, kardeşliğin, toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığı bir ülkede emeğin haklarından söz etmenin mümkün olmadığını her gün yaşayarak öğreniyoruz. En insani ve en temel haklarımızı savunduğumuzda “terörist” damgası yemeye, ayrımcılığa, sürgün edilmeye tutuklanmaya, katliamlara,  Başbakanlık Genelgeleri ve faşizan yasalarla hukuku ve adaleti rafa kaldıranlara tahammülümüz kalmadı! İnsan onuruna yaraşır, özgür, eşit, laik ve demokratik bir yaşam istiyoruz.”

 

Laiklik ve Anayasa

Açıklamanın son bölümünde, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın, İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği’nce düzenlenen “Yeni Türkiye ve Yeni Anayasa” başlıklı konferansta dile getirdiği “Laiklik yeni anayasada olmamalıdır. Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dini olarak bahsetmesi lazım” sözlerine tepkiler şöyle dile getirildi:

“Meclis Başkanı ve onun gibi düşünenler şu evrensel gerçeği çok iyi bilmelidir ki laiklik; dinsel etkinliklerin, devlet ve ekonomik yaşamdan ayrı olarak ele alınmasını, devletin dinsel esaslara ve güce dayanmamasını, gücünü doğrudan doğruya halktan almasını öngörmek demektir. Laik bir devlet, bireylerin bir dine sahip olma ya da dini ihtiyaçlarını tatmin etmedeki tavır, davranış ve eylemlerinde özgür olduğunu kabul etmek, hiçbir dine, inanç grubuna ya da mezhebe ayrıcalık tanımamak zorundadır.

Anayasa değişikliği gibi tüm toplumu ilgilendiren önemli bir konuyu doğrudan belli bir dini ve mezhebi referans alarak sürdürmek ise en hafif ifadeyle sorumsuzluktur. İsmail Kahraman, TBMM Başkanlığı koltuğunu daha fazla işgal etmeden derhal istifa etmelidir.

Bu noktada ülkemizde gerçek anlamda bir laikliğin hayat bulması için Türkiye’nin emek, demokrasi ve barıştan yana tüm ilerici güçlerinin güçbirliği yapması kaçınılmaz bir görevdir.

Türkiye’nin toplumsal yapısının, çalışma yaşamının baskıcı, ayrımcı ve tekçi bir anlayışıyla kuşatılması, savaş ve sömürü politikalarının din istismarcılığı ile örtülmesi ancak emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürütenlerin birleşik mücadelesi ile engellenebilir.

Çocuklara yönelik cinsel taciz ve tacizcileri kollamanın, doğanın ve yaşam alanlarımızın kâr hırsıyla talan edilmesine dur demenin, Sömürüye, Yoksulluğa, Faşizme, Gericiliğe, Kapitalizme, Emperyalizme Karşı Mücadeleyi Birlikte Büyüterek Emeğin, Eşitliğin, Özgürlüğün, Demokrasinin, Barışın Hâkim Olduğu, “BAŞKA BİR DÜNYA”yı kendi ellerimizle kurmaktan geçtiğini BİLİYORUZ!

Emekçiler olarak Birlik Mücadele Ve Dayanışma Günümüz 1 Mayıs’ta da Demokrasi, Eşitlik, Adalet, Barış ve Kardeşlik İçin Emeğin Saflarında Olacağız!”

 

“1 Mayıs Emeğin ve Alınterinin Bayramıdır”

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, 1 Mayıs İşçi Bayramı için bir kutlama mesajı yayımladı.

1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nın, dünyanın birçok ülkesinde haklarını arayan, emeğinin karşılığını isteyen ve insanca yaşama hakkı için mücadele edenleri birleştiren bir tarih olduğunu söyleyen Başkan Gürün, 1 Mayıs’ta meydanlara inen ve haklarını arayanların sesine kulak verilmesi gerektiğini belirterek, “Hangi sektörde çalışıyor olursa olsun vatandaşlarımızın daha iyi koşullarda çalışması, sendikal haklarının sağlanması, iş hayatında ayrımcılığa son verilmesi, herkesin emeğinin karşılığını alması, devleti yönetenlerin birincil hedefi olmalı ve bu hedefler için somut adımlar atılmalıdır. Sosyal devlet anlayışının hiçe sayıldığı, emeğinin karşılığını alamadığı için mücadele edenlerin engellendiği, işçi ölümlerinin kadercilik zihniyetiyle unutturulmaya çalışıldığı günümüzde 1 Mayıs İşçi Bayramı daha anlamlı hale gelmiştir. Daha güçlü ve üreten bir Türkiye için, işçisiyle, memuruyla tüm emekçilerin bir arada olması ve omuz omuza mücadele etmesi gerekiyor. Herkesin eşit temel hak ve özgürlüklere sahip olacağı, emeğin ve alın terinin karşılığını alacağı, sömürü düzenin olmadığı bir dünya düşüncesiyle 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutluyorum” dedi.

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık