Hükümetin su işleri ‘çok kötü’!

A. Kemal KAŞKAR - Kapıkırı eski Muhtarlarından Orhan Serçin adlı yurttaşın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na hitaben 26 Mayıs Pazartesi günü gönderdiği "Bafa Gölü plankton patlaması kirliliği" konulu iletisine, 12 Haziran Perşembe günü, "Özel Kalem (Çiğdem Bağcı)" <[email protected]>’den verilen yanıtta, "Göldeki su seviyesinin, ideal kot olan +2.00 kotunun hep üzerinde olması nedeniyle Büyük Menderes Nehrinden Bafa Gölüne su alınması uygun görülmemiştir. 23.05.2014 tarihinde Bafa Gölündeki su seviyesi +2.41 dir. Bu alg patlaması, göldeki suyun ideal kot olan + 2.00 kotunun 41 cm üzerindeki seviyede gerçekleşmiştir" denildi ve ardından Büyük Menderes’in suyunun ne denli kirli olduğuna ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunuldu.   Büyük Menderes Bafa’dan daha kötü durumda! Büyük Menderes Nehrinin Ocak-Nisan 2014 arasındaki su kalitesinin "Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Tablo-2 Göller, Göletler, Bataklıklar ve Baraj Haznelerinin Ötrofikasyon Kontrolü Sınır Değerleri" tablosundaki parametrelere (PH, Askıdaki Katı Madde, Çözünmüş Oksijen, Toplam Azot ve Toplam Fosfor) göre değerlendirilmesi sonucunda, nehirdeki su kalitesinin, hem ilgili yönetmelikteki sınır değerlerden, hem de Bafa Gölü’ndeki mevcut su kalitesi değerlerinden daha kötü olduğunun belirlendiğine dikkat çekilen açıklamada; "Bu sebeple, Büyük Menderes Nehrinden göle su verilmesi halinde gölde olumsuz etki yaratacağından bu dönemde genel olarak Bafa Gölüne yeterli temiz su girişi sağlanamamıştır" denildi. Göl çevresindeki yerleşim birimleri ile yavru balık üretim çiftliklerinden göle doğrudan veya dolaylı yapılan deşarjların etkisiyle… Açıklamada ayrıca, ‘resmi açıklamalar’da bugüne dek ilk kez göl kenarında ‘yavru balık üretimi’nin de kirletici etkisine, genel değerlendirme içinde şöyle yer verildi: "Bafa Gölünde yaşanan plankton patlaması ve balık ölümleri haberleri üzerine Bölge Müdürlüğümüz personelince yerinde yapılan incelemede; Ani mevsim değişimine paralel olarak, göldeki su sıcaklığının artması ve göl çevresindeki yerleşim birimleri ile yavru balık üretim çiftliklerinden göle doğrudan veya dolaylı yapılan deşarjların etkisiyle organik madde yükünün (Azot, Fosfor) artmasına bağlı olarak gerçekleşmiştir. Plankton patlamasının önceki yıllarda olduğu gibi, acı su formu siyanobakteri (nadularia spumigene) türünün uygun ortam koşullarını sağladığı ve aşırı üreme gösterdiği belirlenmiştir. Plankton yoğunlaşmasının özellikle Bafa Gölü’nün Güneydoğu sahili (Kapıkırı Köyü civarı) boyunca yoğun olduğu görülmüştür. Bölgenin hakim rüzgar yönünün Kapıkırı Köyü bölgesi olması sebebiyle plankton yoğunlaşması bu bölgede daha fazla olmaktadır." Ergene Nehri kalmayınca ‘Arıtma Tesisi’ne de gerek kalmayacak! Bütün bu saptamaların ardından yazılabilecek şu soru kalıyor: Peki ya çare? Ve Ergene Nehri örneği!.. Biliyor musunuz bilmem. Ama bilseniz de, yaklaşık bir ay öncesinin şu haberini yinelemekte yarar görürürüm: Çevre Bakanlığı, simsiyah akan Ergene Nehri’ne atık su bırakan tesislere, atık su ve ağır metal içeren atıklarını temizlemeleri için 6 Mayıs 2014’e kadar verdiği süreyi 2 yıl erteledi. T24’ün haberine göre; Hükümet, Ergene havzasındaki bu soruna ilişkin 6 Mayıs 2011’de Ergene Havzası Eylem planı oluşturmuştu. Bu düzenlemeyle atıklara karşı kendilerine çeki düzen vermesi için tesislere 3 yıl da zaman verilmişti. Ancak bu sürenin dolmasına birkaç gün kala Çevre Bakanlığı, şaşkınlık yaratan bir genelge çıkardı. Bakanlık 22.04.2014 tarihli ve 2014/11 sayılı genelgesiyle sanayi atıklarının ve evsel atık suyun Ergene Nehrine arıtılmadan bırakılması da 2 yıl daha devam edecek... Güçlü, kararlı, duyarlı bir siyasi irade! Sorunlar ve kaynakları belli, biliniyor. Önemli olan, önceki pekçok örnekte olduğu gibi yine, çözüme yönelik adımların atılmasında gösterilmesi gereken -on yıllardır neredeyse hiç rastlamadığımız türden- güçlü, kararlı, duyarlı bir siyasi irade!